Son Donkişot
Ben sırtında ölüm taşıyan karıncayım Anne
Bir cam bıçak uzun bir masal
Elleri sana benzerdi anımsadım
Balkonları vardı o şehrin
Bütün kadınlar kendini asardı
Cüzzamlı şiirlerim o zamandı
Çatladı esmer bir yontu
Büyümeye karar verdim anne
Yakarak bir düşü çekincesiz
Siyah bir mumya çözülür siyah
Bir tabutta tuzla yıkanır yara
Liflerinden kesilimiş narkozsuz
İçimden alma kendini
Yakılmış bir masal naif bir yalnızlığa
Kimsem ol dedim ki kimsen
İki göz arasında bir ceset tavsirisin sen
Zenciyim halaa ve ölmedim
Çiçeksiz bir türbede
Derin yüzünde parçalanmış aynalara
Dağılır lirik bir söylence
Duyuyormusun beni sesime gömülen hira
Tanrı çoktan unutmuştu değiştim
Gömleğimi siyah budra lekesi
Çıkardım derimi yılan ağustost'u
Cüzzamlı bir aşkın yazısız Alfabesi
Mezar taşı manifestosu-
Ağzından gece sızıyor bak
Etlerime yamıyorum ağladığın zamanları
Yüzüm akıyor bir pencerede yarasalar
Çarpıp düşüyorlar kör hüzünlere
Kar yağıyor eylül diyorum henüz
Geliyorum sana bir avuç sevgi
Bağrına bas/iki devrik cümle
Evimin çatısı yok mesela
Gurbetti ceplerim
Üşürdü ellerimde yoktu
O şehir de yoktu ihtimal
Aşk dediğim soyut bir yokluktu
YalanYansımaYanılsama
Şizofren bir donkişottum...
Gurbetti ceplerim
burası bile başlı başına şairin özgünlüğünü anlatıyor...
beni doğurma anne..
yaşam göğsünden duyulan bir şefkat kadar yumuşak değil!
usta...
harikasın...
çok çok harika dizeler.
ilk girişinden itibaren oku beni diyor şiir,okudukça kayboldum dizelerde.
alıp gidiyorum usta,çok çok harika
saygılarımla.
Tebrikler güzel mısralar okudum.