Son İstida
Ay, yüzünü sildi.
Söndü, çoban ateşimiz.
Sırtımızı dayadığımız aydınlık
Bir birine çatılı yüreklerimiz.
Umutlarımız!.. Öyle genç
ve el değmemiş.
Duruyor kederin gardırobunda.
Ağrısı göğsümün altında saklı ülkem.
Sevdaların kıraç toprağında
kaç bahar eskitti hasretin tohumu.
Kaç bahar, çürüdü kar altında.
Zulmün önünde eğilmeyen
güzel günlere adanmış
kavgamızın onurlu başı.
Ağıtlarında bir ülke yanan
yazgısını değiştiremediğimiz
anaların yaşlı gözlerinde ezildi.
Ve, daha doğmadan özgülleştirilen
umutları yüreklerine küçük gelen
Anadolu yüzlü çocuklar:
Affedin bizi.
Sözümüz sonsuzluğun boşluğuna düştü.
Savrulduk okyanusların hırçın dalgasında.
inkarlarımın çözüldüğü bir mabettir gözleriniz.
En isyankarlığımla yakardığım tüm insanlar;
/ 'sevişmenin anadili'ni unutmayın.Ki sevgiyle bakacak bir çift gözünüz olsun./
Ve savaşlarınız, ey! savaş elçileri.
Sözüm o'na insanlık ve
Tanrı için olan savaşlarınız;
o mabetde daha kaç çocuk vuracak...
Ve yazıcılar. Tarihin sayfalarına acıyı
yine, önemsiz bir dipnot diye düşecekler.
Ve saltanat. Sadece aktörlerini değiştirerek
ve günden güne sırtımızdaki kamburunu büyüterek
bir barikat gibi duruyor inancımızın önünde.
Ki;
/ inancımız, çelik bir mahfazada saklı duran sıcak töz./
Sizler beni ne kadar anlayabilirsiniz;
sınırları kendi dünyalarıyla çevrili insanlar.
Yüksek surlu kaleleriniz ne zaman yıkılacak.
Kırılacak mı bu vurdumduymazlığın tarihsel beli?.
Yüreğinizdeki çelik kilit açılmayı bekliyor milattan bu yana.
Bir yığın yılgınlık ertesi, atar yüreğim kıtkanaat.
Şakağıma dayatılmış inkarların girdabındayım.
Bu şiir kırkıncı yalanı şairin.
Yoksa!, bir sanrıdan mı ibaret;
bu savaş
ve zulüm.
Gözü yüşlı analar
ve çocuklar.
Ya da ben sarsak?.
'Çıkarıp attım etimden derimin rengini.'
Size bu son 'istida'dımdır ey! insanlar.
Sırtımda örselenmiş bir yaşam,
umudumda Anadolu yüzlü çocuklar!.
Hasretin tohumu başka bahara!
şiir intihara! teşne...
Umutlar
ihtiyarlamaz mı
sanıyorsun?.
Oysa;
/ öpmek isterdim alnından güneşi,
kucaklayıp gökyüzünde ki deniz maviyi./
10-01-2010
Penceresi yalın bir gereçeğe açılan, kuvvetli bir şiir okudum.
"umudumda Anadolu yüzlü çocuklar!. Hasretin tohumu başka bahara!"
Tebrikler İhsan bey...
Şiie evrensele ulaşmalı kendi tarlasından yeryüzüne ulaşmalı. Nazım ben Afrikalyım, Asyalıyım diyorsa rengini siliyırsa evrenselliğidir. İnsanlığı yeryüzü insanlığıdır. Milliyeti Dünya insanı olmadır. Savaşların tek nedeni ekonmiye dayanır. Devletler insanları birbirine düşman eden politikalar ütretir savaşı haklı göstermek için.
"Sizler beni ne kadar anlayabilirsiniz; sınırları kendi dünyalarıyla çevrili insanlar. Yüksek surlu kaleleriniz ne zaman yıkılacak. Kırılacak mı bu vurdumduymazlığın tarihsel beli?. Yüreğinizdeki çelik kilit açılmayı bekliyor milattan bu yana." analamk bilinç işidir. Bilinç ise devler politikalarında eğitimiyle medyasıyla istendik davranışlara dönüştürüleerek topluma verilir. Artık Zihnini kullanan değil zihni kullanılan oluyorlar.
çocuklar... yaşama hakkı elinden alınan güzellerimiz, şiir kan borcunu ödüyor.Ama çare olamıyorsa şiirin suçu değil. "Size bu son 'istida'dımdır ey! insanlar. Sırtımda örselenmiş bir yaşam, umudumda Anadolu yüzlü çocuklar!. Hasretin tohumu başka bahara! şiir intihara! teşne..." duygusu ile kurgusu ile şiirini okumaya doyum olmuyor,tebrikler İhsan can.