Su Lekesi

Cam su ve malt
Düşüyor kalbim üşüyor
Adına yara dediğim oryantal ağrı
Beni oynayıp kaybediyor
Sadık bir ağızla öpüyorum
Hürmetli mor bir tenhalıkta
Ki ben orda değilim
Çözemiyorum saçlarını şifre
Düşüyor avuçlarımda güz
Delirdi yaramdaki kurt geçer be
Çok şey midir aşkı ölümsüz sus
Sakat bir atım vurun beni lütfen






Bir şehirde dövdüler beni anlamadım
Kırılmış aynaydım sokağına saçıldım
Ben daha çocuktum senin gülüşünde
Pencerende açıldım şubata gurbet
Dokundum özlemin yankısı
Kesilmiş saçlarım gibi sabırsız






Varılmayan uzaklık değilki
Orada sende olmadığım iftira
Yüzün çıkar hangi gözümü oysan
Çatladım sesimde sen sızarken içime
Yüzünü kapatma ağlarken ki göğün
Öpüşlere ayna diye bak
Su lekesi...






...

22 Ocak 2010 197 şiiri var.
Beğenenler (19)
Yorumlar (18)
  • 15 yıl önce

    keyifle okudum..

    tebrikler. sevgiler.

  • Şiiri ve şairin duruşunu bir şiirde neşredebilmek elbette mümkün değil.

    "Bir şehirde dövdüler anlamadım" "Orada sende olmadığım iftira" Dizeleri bir şehir, belki sokak bahsedilen yer iftiranın gözdağı izdüşümü. Şantaj saklı bu demelerde.

    Baktığımız zaman fiiller hep Görünen Geçmiş Zaman ekleriyle çekimli. Cumali Çorbacı şiirlerinde hep bu durum vardır zaten. Siz şiiri okursunuz ama o geçmişi şimdi yaşatabilir size dizeler.

    "Bu kubbede baki......." diyesim var.

    Şair geçmişi geleceği ve şimdiyi bermuda yapan adamdır. Bu denizin ayrıca kaptanıdır.

    Mesela "Kırılmış aynaydım sokağına saçıldım" Açıklama değil de (ki zaten gerek yok güzellik aşikar) "sokak" derken bir gelenekçilik çarpıyor gözüme. Zira çok şair bağlı olduğu kadının sokağından etkilenmiştir. Sokak meselesi ince nüans.

    Özlemin yankısıyla, kesik saçın sabırsızlığıyla ve her şiirde ortaya çıkan ay mevzusuyla tamamen bir üslup şiiriydi , çok beğendim.

    Tebrikler Cumali Bey

    Saygılarımca 😎

  • Cam, su ve malt

    "Zil, şal ve zül" tarzı.

    Bir başka Endülüsü dizelerin, yahut raksı. Lakin bu aliterasyon açığını ikinci dizedeki tunç durum kapatıyor.

    Hürmetli mor ise mor renginden mütemadi kaderi simgeliyor. Zira kaderin gözyaşı mor olur. Ayrıca su lekesi adlı bir başlıktan da suyu morumsu hürmete seyahat ettirebiliriz. Ardı sıra zaten ben orada değildim deyişi ise bu felek çemberine teğet geçmeyen bu çembere kasnak olan dize.

    "Sakat bir at olmak"

    Şair Tanrı'yı kişileştiren kimse midir? desem bu dize üstüne.

    Çünkü bu dize şairin kendini yaratması , yoğun renk kazanan bu benlik (freud)'un bahsettiği libido yani dışavurumun nesneyi aşıp iç çekilişe eskilerin deyimiyle inzivaya tekabül eder.

    Şair hayatı yoğun mu yaşamaktadır? Herkesin yaşadığını bir başka yaşamak şaire has olsa gerek.

    Beni öldürün, ama yaralarım "geçer be" ...

    Ben bu acıyı çekmek istemiyorum ama çeksem de olur. Tamamiyle tecahül'ü arif'e koşan bir vaziyet. İşte bu nümayişe orduluk eden kurgu budur!

    Şiir zihnin değil içgüdünün asarıdır. Zihin kalp ve ruh eksenlerinde eşgüdümün neticesidir şiir. Esrarını bu memelerden emen şiirin sütü de su lekesi gibi tertemiz olur.

  • Her şey bir yana şu dize:

    "Yüzün çıkar hangi gözümü oysan"

    Sanatın mahiyeti nedir sorusuna takriben 40 sayfalık bir prospektüs var. Adı "Sokrat'ın Savunması" yazarı ise Guardini. Yazdığı vakit ortalığı karıştıran bir yazar. Şöyle bahseder kendisi.

    "Fotoğraf bir sanat değildir. Zira cismin , eşyanın ; mesela bir evin odasını gösterse evin dış cephesi yetim kalır. Evin dışını gösterse diğer evler dışta kalır. Ufku işaret etse berisi gözükmez. Fakat sanat dalında bir şair bir müzisyen bir ressam hedefini olmadık yerden vurmaktadır. Parça bütün ilişkisinde bu tekamüle ancak belirli sanatlarla ulaşılabilinir."

    Şairin kaleminde Almanların "dichtung" kelimesinden mülhem olup yazdıkları şiirlerin kesifliğinde , bir kelimenin dahi oynatılamaması parçanın bütüne olan visalidir!

    Farid Farjad'ın eserlerindeki müzik kıvrımları nasıl bahsettiği albümün yahut parçanın adına şayan bir nükte kazandırıyorsa, ressamın paletinde kainat öylesi yansır.

    Sanat varlığı filozofmuşcasına çözüp bu hikmeti estetikle buluşturmanın genel adıdır.

    Şiirin ve şairin ölümsüzlüğü belki kıyamete yatkın bir mevzuu olup şiirde ve şairde baki duran büyü tamamiyle soyutun somutu çeperlemesidir. Böyle düşündüm.

  • 15 yıl önce

    su gibi aziz ol şair,

    işte şairlik kanda akar durur,

    ne yazar ki insan;

    kentin yalnızlıklarını

    içinde ki aşkın yalnızlığını

    birde katre katre hayatı

    hep yazınız şair dostum

    sevgiyle kalın...