Süreyya
Bir zamanlar Beyoğlu vardı...
Çekerek en güzel kıyafetlerimizi üstümüze
Uzanıverdik gün batımında Beyoğlu'na
Arnavut taşlarını arşınlayan
Rugan ayakkabılarımızın parıltısı
Heyecanla karışırdı yüzümüze...
Galatasaray idadisine vardık mı
Ver elini Pasaj...
Dolaşırken en pespaye haliyle akerdeon ortada
Vururdu şarkılar çakırkeyf yüreklerimizi
Kadifeden kesesiyle girer
Adalardan bir yar gelir bizlere ile çıkılırdı
Kadeh sayısı arttıkça efkar durumumuz da artar
Önce "Bir tatlı huzur almak için Kalamışa"
Ardından "Heybeli'de çıkmak için mehtaba "
Avaz avaz sevda dökülürdük ...
Ne çok vatan kurtarmış
Ne çok bilmişizdir her şeyi...
Memur deyip geçmeyin!!!
O zaman en gözde meslek bizimkisi
Topladık bir akşam eşi dostu
Çakıl'a gittik Sevim Çağlayan'a...
Ne kadındı beee!!!
Şarkımı söylerdi bülbüllemi yarışırdı bilinmez.
Burası "Agora Meyhanesi" dedi mi
Çiçek yağmuruna tutulurdu da
Konfetiler içinde delerdi yüreğimizi
Başka bir akşam da
Taksim Belediye'de Mediha Demirkıran var demişlerdi
"İçin için yakmak için gönlümüzü" kıymıştık 100 papele
Ne geceydi beeeee!!!
Ahmet vardı ondan önce
Ahmet Sezgin canım bizim Ahmet...
"Fırat kenarında yüzdürmüştü kayıkları" da
Ordan seslenmişti bana
"Senin en güzel yerin kahverengi gözlerin" diye...
Çıkıp gazinodan yalpalaya yalpaya dalmıştık
Beyoğlu gecelerine...
Eğer kadına gidilecekse adres belli!!!
Pınar çalışırdı bir evde
Ayın ondördü yüzlü taş gibi kızdı ve
Sevişirken hep gülerdi
Kaderine mi yoksa bizim halimize mi gülerdi
Hiç bilemedik...
Derken üstünüze afiyet
Üstüne üstlük bir de sevdalanmıştım
Emek sineması fuayesinde "İrlandalı kız" arası
Yemyeşil gözleriyle bir kenarda frigo yiyen kıza
Vurgun yemiş gibi mıhlanan ben
Zar zor iş telefonumu sıkıştırırken avuçlarına
Zelzeleye tutulmuş gibi dakikalarca titremiştim
Bir gün çalışıyoruz dairede
Dalmışım işin içine
"Çabuk telefona bak" sesiyle irkildim
"Merhaba ben Süreyya..."
Süreyya, Süreyya, Süreyya....
Düşmüyor jeton bir türlü
Affedersiniz çıkaramadım da sözleri
Zar zor döküldü ağzımdan.
"Benim
Fuayedeki frigo yiyen kız"
Siz O'sunuz deyip bayılıvermişim de
Kemal kapıp telefonu idare etmiş vaziyeti ve
Sağolsun kapmış İnci'de randevuyu
Sabah olmak bilmedi!!!
Ne giymeli ne etmeli nasıl davranmalı derken
Gün doğumunda uyuyakalmış da öğleye ancak
Gidebilmiştim işe
Ay sonu gelmiş cepte para yok
Sağolsun arkadaşlar toplamışlar aralarında
Birinden gömlek birinden kravat derken
Afilli bir delikanlıya dönüvermiştim
En az iki saat erken gittim İnci'ye
Gözüm habire saatte
Geçmek bilmiyor halden anlamaz meret
Ve işte o...
Kapıdan içeri girmesiyle
Herkesin gözü ona dönmüştü
Öyle muhteşem bir yürüyüşü vardı ki
Hemen oracıkta kalıverecektim genç yaşımda
Profiterol mü yedim kendimi mi yedim bilemedim
Sonrasında bir sinema randevusu koparmış
İstanbulu fetheden Fatih misali
Arşınlamıştım İstiklal'i baştan dibe...
Ahhh Süreyya ahhhh...
Ne kızdın sen beeee!!!
Her gece rüyamda her gündüz hayalimde
Değmezdi ayaklarım hiç bir yere
O gün Dünya sinemasında ne oynuyordu
Hiç hatırlamam...
Elini tutmak istiyorum ama
Buram buram terliyorum
Koca ilk yarı böyle geçti de
Ben hala "ya bozulursa" lardayım.
Antrakta kaptım iki frigoyu hemen
Gözlerinde yedim bitirdim kendimi
Zil çaldı yerimizi aldık ve yine aynı terane
Derken baktım avucum sıcacık
Süreyya bakmış benden hayır yok
Uzatıvermiş yangın ateşi ellerini avuçlarıma
Çok paramı yedi ama
Helal olsun...
Sabahlara kadar o gazino senin bu gazino benim
Yıktık Beyoğlu'nu hayatımın üstüne
Kadifeden kesesi
Gazinodan gelir sesi...
Gelir gelmesine de nereye payidar!!!
Yine soğuk bir gece
İlle maksime gidelim diye tutturdu Süreyya
Zeki Müren dinleyecekmiş haspa
Kapıdan görünmekle en öne buyur ettilerde
Daha o anda cız etti yüreğim
Aç gözler üzerinde toplanmış
Tepeden tırnağa soymaktalar Süreyya'yı
Derken Paşa aldı sahneyi
O İstanbul sesiyle inci gibi sıraladı şarkılarını
Bir el işaretiyle Şef bitti masada da
Tam üç şişe şampanya gönderildi sahneye
Bir de şarkı ricası iletildi Paşa'ya
"Bir muhabbet kuşuda ben olurum dile sen"
O gece son defa gördüm Süreyya'yı
Atın bunu dışarı diye öfkeyle bağırıyor
Etrafa göz süzmekten de geri kalmıyordu
Her şeyim bitti de bir tek
İçimdeki Süreyya bitmedi
Vurdum kendimi Türk filmlerine
Göksel Arsoy, Ayhan Işık derken en çok
Ahmet Tarık Tekçe'yi sevdim
Vesikali yarimler, susuz yazlar derken
Aliki Viyuklaki'ye takılı kaldım bir filmde
O gece Süreyya gitti yatağımdan
Duvarlara kazınmış Aliki sardı dört bir yanımı
Ahhh!!!!
Ne günlerdi o günler....
Şimdi ne madam kaldı pasajda
Ne atlas ne de elhamra...
Geceleri asalet kokan Beyoğlunun
Şimdi çakkıdılar çalıyor sokaklarında
Yıkılmış sefalet gecelere
Ucuz kadın kokusu sarmış İstiklali
Biz Kemal'le ayda bir uğrar olduk Cumhuriyete
İki tek atıp kulağımızda kalan eski nağmelerle
Şad ettik Gece Kirpikli Kadını
Aşkı sorgu sual eylemek isteyince de
Düzeyli ilişkiler de şimdi sevda dediler
Yatay olarak!!!
"Şiiri seslendiren sevgili Ali SEVİMLİ'ye en içten teşekkürlerimle..."
offffffffffffffffff
valla süperrr KUTLLLLLLLLLLLAAAAAAAAAAARRRIIIIIMMM EMEĞİ GEÇEN YÜREKLERİ👍👍👍👍
öncelikle bu şiiri ilk yayınlandığında okuduğumda ve baki bey'den dinlediğimde çok sevmiştim.
hala da baki bey'in yorumu benim için bir adım daha öndedir.
videodaki fotoğraf kareleri çok güzel. hazırlıyan arkadaşı tebrik ediyorum.
ama bu hali ve şiiri ikide bir kesen şarkılar tüm yapıyı bozmuş. şiirin tüm büyüsünü alıp götürmüş.
ben dinlediğim şiirin abiyane tabiri ile zırtpırt kesilmesini istemem...
belki çok düşük bir tondan şiiri bölmeden şarkılar alt fonda sürebilirdi.
şiir güzel. tabi doğru yorumlandığında daha bir güzel oluyor...
süper olmuş. 👍👍👍👍
tebrikler efendim içten dizeleriniz içten ve harika selam ve saygılar👍👍👍👍👍👍
okuması ayrı bir keyif verdi, dinlenmesi ayrı koca bir destan okudum, usta kalemden yine herzamanki gibi gurur duydum
dilin güzelliği duruluğu, kusursuzluğu da ayrı bir gurur emek verilmiş alın teri dökülmüş sanatın güzelliği sergilenmiş
sizi kutluyorum hocam sevgi ve saygılarımı gönderiyorum