Üç Nokta
seni ne zaman düşünsem
yükseklik korkum derinleşiyor
dipsiz bir denizin renksiz suyuna karışıyorum
sen ben ve aşk üç noktaya dönüşüyoruz
sensizlik ölüm halim oluyor
sevinç ve kederin hurcunu sırtlayıp bir gece vakti
ve karanfil kokusu dudaklarına karışarak
süzülen
sessiz bir sal gibi yola düşer vedam
minarelerden el sallar sela
ölümüne istedim seni ve öldüm
omuzlardan gelen dalga sarsmasın beni
incitmesin anlamsız ve suskun o salda uzanan tenimi
toprak
ateş
ve sudan
bir öpüş mührü bas ki dudaklarımın ucuna :
şaşırsın musalla
sen ben ve aşk
duyguyu içeren bu üç noktadan
bir yazının cümle sonlarına hep yorgun düşeriz
aşk incinir
nereye saklansak hangi imgenin içine sığınsak ayak izimiz olur sözcükler
yüreğimize vurulur zincir
kavuşamıyoruz tandaki kan kızılım
aykırı kalmaktır bu
nokta gibi yalnız yaşıyoruz
tenimizde buz dağları sıralanıyor
ve sonsuz tane noktaya uyamıyoruz
uyamıyoruz
içimde gizlenen sana dair her hevesim
kömür kalem reflünde yakıyor boğazımı
gül yüzünü uzatıyorken
kırmızı gül, gül değil gülüm
ölümün kızıl kadehini hangi aşığa sorsan içmiştir ayrılıkta
bakışındaki bütün ışıklara mahcup oluyorum
kavuşamadı çıktı hesabın neticesi bu üç nokta
artık bana mehtabı sorma
gözlerindeki gece ışıltılarını sorma
gözlerim artık bende değil ki
bedenimse şimdiki yurdum gibi darmadağınık
kovdum ekin hareli saçlarından hasat almamış ellerimi
dilime gelince
kanlı bıçaklıyız artık
barıştıracak sensin beni benimle
(4)
şimdi bir yanım yersiz gök, bir yarım dağsız bayır hangi dileğe yazılmışsan çık artık! hiç abartmıyorum değmeden sana saklı o dudak payım susmayacak dinmeyecek bu yangın sen sustukça ben cayır cayır...!
ustaya saygılarla👍
(3)
hatırla; üç vakte kadar demiştin geleceğim... hala vakitsizim hala sensiz hala kulağım kirişte hala densizim hadi yık gölgemi gölgene ilelebet mutedil bir zelzele gibi salla beni sevinçle bir nokta kadar bile varsa sende yerim üç nokta boyu bile beklerim seni biriciğim...!
(2)
oyunsa bitir oyunsan bit artık kesip atalım artık virgülleri aramızdan çölsü dudaklara bir buse ol bir son dilek ama konuş ne olur susma bağla dilini yüreğinin sesine razıyım her ne çıkarsa bahtıma darılmam ama biliyorsun bir sana sarhoşum ki kolay kolay ayılmam...!
(1)
bir revolver gibi çapraz ateş bakma bana öyle bu suskunluğundan daha da beter yıllanmış zaman gibi yıkılma öyle üzerime asırlık yanıma vurma deli balta gibi düşürme aklıma çengelli dikenleri kaçışıyor kelebekler onlara bari kıyma hani her hırs bir günaha denktir her kul belasını kendinde arar ya işte aklımın kıtlaştığı o zamanlarda sığınırım şefkatli kucağına hangi fani var ki hatasız biliyorsun pusulam hala yüklemsiz isyanlarım hala rotasız...!
eyvallah hocam öncelikle ki ne denli özlediğimizi ne denli hasret kaldığımızı okudu önce gözlerim..
ve ne muhteşem bir salınım ne muazzam bir kelime konsensüsü..
baştan ayağa şiir...
ve tümüyle önce kendiyle sonra şiirle barışık dizeler..ve belki okuduğum en güzel finallerden biri ....
büyüksün usta büyüksün edip adam...👍