Umudunu Bırakma Çocuk
Dedenin kavalından
Aşığın curasından işittiğin yıllar,
Yıllar içinde, yıldırımlı yağmurlarla dağların öyküsü,
Govend,
Köylerin
Ve yavuklunla uçuk düşlerin
Çalındı...
Kerpiç evinin bacasından dumanın,
Patikada yalın ayak
Sakaların ardından koşuşturmaların,
Ot gölgesinde demli çayın,
Hep sesinde yankılanan o karlı dağın
Çalındı,
Kaldı adımların yarım
Ellerine damlıyor teri alnının...
Öyle zamandır ki
Gelip çattı tüfeğini harlı ateş başında zulüm,
Dönüyor akbabalar havada
Şeytani çizgileriyle karalayarak bulutları,
Korkarsın,
Susarsın
Dudağında her söz yarım,
Kana damlıyor sesleri akşamların
Öğrendin bir de kızıl rengi varmış gecenin,
Şimdi papuçlarını açlığın acısı ile bağlayıp sıkı
Yürü...
Tarlada,
Fabrikada,
Güneşi sırtındaki küfeye yükleyen çocuk
Hamalısın sadece ekmeğinin
Başkaca da hiçbir şeyin değil...
Unutulmuşsun,
Firari umutların,
Ha der
Kılıcını çeker düşman peşin sıra,
Nasıl açtıysa yollarını Musa' ya
Dönmez durulur
Öyle açar kilidini sular sana,
Yol uzak, ırak çocuk
Bu korkuyu bırak çocuk
Umudunu bırakma çocuk...
*Govend : halay / halaya durmak
Halaya durma(lar) yerine "govend" denilmesi, yani bir tek sözcük, şiiri farklı gösterebiliyor ve bölgesel dillendirilmiş bir istemmiş gibi yansıtıyor umudu. Genel anlamda bakıldığında ise daha kavrayıcı olabiliyor.
"Güneşi sırtındaki küfeye yükleyen çocuk", görkemli ve etkileyici bir betimleme.
Güzel şiir. Kutluyorum.
bu kalemi çok seviyorum..
tebrikler
şair yüreğini kutluyorummm👍😙