Utanç
maviden uzaklaştı zaman
sis çöktü dağlara eski bir yalnızlıktan
seslerini de alıp gitti küskün anı kuşları
solgun gri bulutlar yine ağladı
sustu sonra
rüzgar indi
içimde yıkık bir şehirdi
ıssız sokaklarda canlandı gölgeler birer birer
ayazdı ellerimde gece
üşüyordu kaldırımlarda
her nereye baksam
açlıktan ölmüş çocuklar
kendi dillerinde hepsi
mecalsiz sorgularda
ve
bir ümitte sarınmış gölgesini
" anne " diyordu ararken annesini
gelmişe geçmişe saydırmak'tı dilim döndüğünce bu yolculuk
şimdi tüm yaşanmışlıklardan utanmak' tı sadece
öylesi nadir
öylesi küçücük
öylesi uzaklarda artık
-bu ölü çocuklar gibi-
şimdi çoktan geçmiş özlemleri
gülümsemişlikleri
ve
kırık dökük ruhların anı sayfalarında
-buram buram tüten hasretleri-
değil ki o eski gülücükler
maziye karışan zamanlarda
annemden emdiğim her bir damla süt için bile
bende kalan
çaresiz bir suçluluk duygusu
bu karanlık
bu yağmurlu
bu ayaz sokaklarda
bir utanç şimdi ...
09 / 11 / 2015 istanbul
Son derece içten duygular
naif kırılgan ve hüzünlü bir insanın sorgulayacağı ne çok şey dile gelmiş dizelerde
aslında insan olanın özellikle de dünden bugüne sorgulaması gereken bir utanç
ayrıca şiirinize konu olan Mina Urganın bir dinozorun anıları kitabında kendi hayatında da aynı utancı taşıdığını okudumdu
aynı utancı hepimiz taşımalıyız demiştim 😙
dünden bugüne daha beter oldu her şey😙
yine çocukların boynu bükük
beğeni ve tebriklerimle şair👑