Uykudur Kirpik Yosması, Oynaşacaksan Bekle Sıranı
/yedi uyuyanlar bilir hasreti
yıllardır
zamansız aşkların kutsal emaneti
uyudun uyudun uyudun
sen de dünyaya uydun
şu ahir ömründe
bensiz bir aşk'ı nasıl bulursun.../
ıssız bir yanaşma sabahın
duvarlarına iş(l)iyorsun
-çarpılacaksın-
az ötede mekruh mezarların
dilbaz efendileri
kırk dereden getirdiler suyu
-yıkanacaksın-
zaman çocuk gibi oynayacak
ikindinin kucağında
yatsı burkulacak
akşam zaten her akşam sokakta
seni sabahlar paklayacak
-imam öğlen kendi kazasında-
ölüp ölüp
yine öleceksin
sen kendini
böyle temizleyeceksin
-bende-
ölüm uyku mu...?
kirpik yosması
değil mi ki oynaşacaksın
bekle sıranı
direncin intiharını kırıyor sevmelerin
bir de alıp başını gitmelerin
sokağı dönüyor
önce kokun
ardından nefesin
adımlarını karıştırıyorsun
mahçup bakışlarımın
gözlerim kardeş kavgasında
önce kim görecek acaba...!
iki renk bakışlarım
kutsallığını bozuyor
adının hecelerinde
tam da aklıma düşmüşken
-sen-
kırıklarını topla
kırdıkların kalsın
nakarat kısımların yansın
adıma süzüldüğün geceyi hatırla
yaş/lanmışsın
ne kadar büyüdüm sende
-söylesene-
hangi elinle çizdin bana ait ihaneti
ve hangi gözün bana düşman
diğeri daha çok seviyor diye beni
hangi dudağın daha az kanıyor
ağlamaya müsait çığlığın
neden sessiz
ve neden yine bana gidiyorsun
kırıklarını kuruması için saçlarıma as
kırdıklarını yine koynumda uyut
-o sokakta-
anlamıyorsun
sen beni geçtin
de
ben senden geçemedim
-çıkmaz aşk sokağında-
alicengizoyunu
(...kendi halinde geçip gitseydin bunların hiçbiri olmazdı...ne diye döndün o "çıkmaz aşk" sokağına...)
El Ulema-ül Gafiliye ! El Şair-ül Cahiliye ! El ver be üstat ! El ver ki bu kervan yürüye ! Elaleme maskara etmeyesin bizi Elhamra'da şiire köle etmeyesin .............. El veresin yüreğindeki hüzne O çıkarsın seni de Bizi de düze .............