Yalnızlığımın Sessiz Kalabalığı
-I-
Yağmur yağıyor bu sabah yine,
akıp gidiyor caddelerinden sükûn,
buğulu camlardan görünürken şehir,
ümitlerimin son kırıntıları seferde.
İstanbul hüzne gebe.
Seyrediyorum!
-II-
Gülüşler suskun bu kuşluk vakti,
bir mermi teğet geçip zihnimi
kimsesizliğime saplanıyor.
Düşlerimi kefenleyip, içime defnediyorum.
-III-
Takılıp kalmış duvardaki saat,
bir çentik daha eklenmiş ahşap masaya,
dirhem ilerlemiyor hayat,
Ürperiyorum!
-IV-
Hal-i ruhzarım perişan,
Sırlı camlardan yansıyan ben miyim?
Deliriyorum!
-V-
Yenik düşmüş nefer sanki kalem,
boyası dökülmüş şu karanlık odama,
yalnızlığımın o iğrenç kalabalığına,
sessiz çığlıklarıma yüz sürüyorum.
-VI-
Sokak lambalarının bitişik nizam kalabalığı
ararken zamanın titrek gölgelerini,
kimselerin uğramadığı o kuytularda
yorulmak nedir bilmiyorlar.
Hissediyorum!
-VII-
Yalnızlığıma not düşmeye gebe
natamam şiirlerden siyaha aşina kalem,
kâğıt ona ram olacak yine
biliyorum!
-VIII
Tozlu sayfalarından acılar geçiyor hayatın,
bir film kurgulanıyor kare kare,
kırılıyor kanatları Zümrüt-ü Anka'nın
düşüyorum!
*Perdeler açılır, kapanır. Dekorlar değişir,yüzler değişir.Mühim olan rolünün hakkını verebilmektir.*
Perdeler açılır, kapanır. Dekorlar değişir,yüzler değişir.Mühim olan rolünün hakkını verebilmektir.🤐
hayat dediğin nedir ki
iki sala arası üç günlük rol değilmi
tebrikler şair dost 👍