Yalnızlığının Resmini Çizmek İsterdim Sana
İçindeki sızıyı daha ne kadar taşıyabilirsin diye
Soruyorum kendime.
Beni hayatta eksik kılan neydi!
Neydi bunca acı, bunca hüznü bir arada barındıran.
Kimseler acıtmaz artık beni diyordum
Bütün acıları yaşadım, bitti sanıyordum.
Erkenden büyütülmüş,
Küçükten olgunlaştırılmıştım çünkü.
Gözlerimde yetişkin insanların kederi vardı hep
Hep sakladım yıllarca, kimseler bilmedi
Sessiz kaldı çığlığı kelimelerimin...
Gecenin göğsünü ıslatan yüzüm
Hiç gülmedi nedense.
Kimsesiz düşlerimi örten soğuk mevsimler
Güneşi hasret kıldı yüreğime.
Kıyısından köşesinden tutunmaya,sığınmaya çalıştığım hayat
Hep kırdı beni.
Kırma hakkını kullananlar da elbet...
En acısı da teselli aradığım,
Sığındığım kapılarda yaşadığım kırgınlıklarımdı.
Ne garip!
Küçük yalanlarla acılarım gittikçe büyüyor
Sığmıyor içime.
Savruk düşlerimde seyrettiğim ıssız geceler
Hüzünlü güz gülüşlerini anımsatıyor nedense...
Oysa hüznümden arta kalan yırtık yıllar
Yalnızlığımın tek renkli günleriydi.
Geçmişim, bir yazın güzüne düşüyor hep kuşluk vakti.
Yanıtı koskoca suskunluk olan sorularda
Duygularım sabah alacası martı çığlığında
Paramparça dağılıyor.
Oysa yalnızlığımın rengidir
Avuçlarımda sımsıkı sakladığım.
Alacakaranlık düşerken bu kalleş kentin üstüne
Son renklerini de bıraktı saçlarıma ayrılık iklimi.
Artık ben hep hüzünlü olacağım,
Kafam hep dalgın, yüreğim buğulu.
Önemsiz saydığın her şeyin kirli suretleri düşecek ruhuma.
Ben senin hüzünlerini de taşımaya çalışırken
Sen başka baharlara dem vuracaksın.
Hiç yaşanmamış sayıp sileceksin bir kalemde her şeyi
Gün geceyi hapsedince koynuna
Sen de acımasızca soyunup
Yırtık bedenlerde hapsolacaksın
Ve karışacak nefesin başka nefeslere...
Yazmak gerekiyor belki de her şeyi
Sermek sabah alacalarının buğusuna.
Şimdi bir çok durakta mola verip
Çok kapılardan geçiyor her bir kelimem...
Nasıl da geliyorsun kalemimin ucuna kendiliğinden
Artık biliyorum çok sevmedin beni
Belki de hiç...
Yağmurda el ele hiç yürümedin benimle
Hiç dans etmedin,
Belki de mumları kendin için yaktın hep
Müziği kendin için dinleyip
Tütsüleri kendin için tutuşturdun ucundan kim bilir?
Hiç sormadığın, sorgulamadığın bir geçmişim vardı oysa
Bin başlı hüzünlerim vardı sakladığım.
Sormadığın için cesaretlenip de anlatamadığım
Nice ağlama günlerim, dolu kederlerim vardı biliyor musun?
Keşke ikimiz de bu kadar hüzün dolu olmasaydık
Bu kadar yalnız, ezik
Güvensiz olmasaydık hayata karşı keşke.
Tutup çekebilirdik hayatı kanayan çatlamış yerlerinden.
Oysa ne kadar geç yaşamışız
Öncelikli yaşamamız gereken her şeyi...
İçimdeki o masum , o saf küçük kıza ikimiz de güvenmedik.
Birazcık yardıma ihtiyacı vardı oysa
Az biraz da sevilmeye...
Hiç sesi çıkmadı, konuşmadı kimselerle
Hep utandı, hep sakladı duygularını güçlü görünmek adına.
Hep gözlerini aradı, yüreklerine dokundu insanların,
Boş bakan gözler, buza tutmuş yürekler vardı bir dolu...
Kim taşır bu kadar hüznü bir arada benden başka
Söyle sen taşır mısın?
Artık bana bile ağır gelenle kim uğraşmak ister ki!
Yırtık baharları açtırtmaya çalışman,
Kumruları vakitsiz uçurtma sevdan da
Hep bundan değil miydi?
Kıyısından tebessümleri kondurup dudak kıvrımlarına
Belki de zafer kazanmış gibi tadını çıkarıyorsun şimdi hayatın.
Oysa senin kazancın zafer değil,
Koskoca bir hüsran!
Bu, benim çağıl çağıl akmasını sağladığım
İçine dalıpta köpük köpük oynadığım,
Kayalıklarında ayaklarımı kanatıp, serinliğini hissettiğimde
Salya sümük ağladığım ırmağımdır...
Ben
Kendi payıma düşen yanlışı buldum ve adını koydum
Taze baharların çapkın çocuğu...
Sen
Bakışların çapkın, gözlerin hovarda dalarken hoyrat karanlığa
Zenginsin artık Karun kadar
Ve de özgür!
Şimdi
Onca ayak izini kirletmişken yüreğinde
Yalnızlığının resmini çizmek isterdim sana...
Sade olduğu kadar birz iç serzenişi edasında yazılmış ama durgun suları coşturur....
Yeter ki yazın.
Güzel, daha güzellerine. Kaleminz dert görmesin
Günün İncisi güzel şiiri kutluyorum içtenlikle...👍👍👍👍
Yürekten kaleme yansıyan ilham anlamlı ve farkılıydı, kutlarım paylaşan yüreği 👍👍daimiyle saygılar🙂🙂