Yani Alabildiğine Katlindeydim
Sen
Yüzünde şiir bulundurmalı bence,
Yalnızlığıyla dost hayatı yaşayanlar derdin.
Ben o ara bütün harfleri kanatmışım,
İrisimden yağan gözyaşıyla
Yani alabildiğine katlindeydim!
Takvimlerin aralarında inti-har yaptığı bir an
Arala sır perdelerini.
Gözlerinde ki miminin düşürdüğü zifri
Daha kaç geceden söküp alacağım,söyle
Hangi şafakla
Kafa tutacağım gri'ye.
Akordu bozuk kahkahaların ardına gizlenirken suret
Kaç günaha
Mervan gibi bakacak bu gözler..
Anla;
O kara kalem ;aç muhatabın
Çapaklı kelimelerde aldırmıyor yokluğuna.
Ve kanatları tutuldu kelebeklerin artık,ömür istemekten
Duy;
Yak zehir zıkkımını
Hayatını parmak uçlarına tutuştur.
Bir yazgının oyalarına işlerken adını günbegün
Sen ölüm revadır diyen dudaklara ruj olup
Çoğul ayrılıkları oluştur!..
Aslı Aslı / Fatih Erol
Ramazan Bey..
Yazdıklarımından ne anladığınızı ben hala anlayabilmiş değilim..
Uzatmakta istemiyorum.Şiirin içindeki tezatlıklardan güzel sesler çıkarmak verken ıslık çalıyorsunuz!
Yine de emek verip kendinizce yorumda bulunduğunuz için teşekkür ederim..
Saygılar.
Burada iris göz yerine kullanılmış, oysa gözyaşı irisden değil göz kapağının kenarındaki bezlerden akar. Buradaki sözcük seçimi amacına ulaşsa da dizenin iç yapısı/ilik de takılma yaratıyor. Biçimsellik iç yapıyı direkt etkilemekte. Hatta hatta şiirin altında sizin de adınız yazılı olduğuna göre "...miminin düşürdüğü zifir" dizesindeki belirsizlik ile çapaklı kelimelerdeki ayrıntıyı el atabilirdiniz. Özetle şekil ve iç yapı şiiri karşılıklı zenginleştiir. Duygular zengin olsun da yazım hatası, sözcük seçimi, duraksama, aksama önemli değil yaklaşımı geçerli değil. Ayrıca eleştiriyi kendisince yapmış diyerek bir küçümseme eğilimi oluşmuş. Eleştiri elbette yapanın dışında bir kişi olamaz.
Önce şiirin hoş yönlerini dile getiriyorsunuz, sonra takıldıklarınızı. Fakat bu benimsenmiyor. Kayıtsız koşulsuz şiiri övmezseniz işte böyle yadırganıyorsunuz. Maksat eleştiri olsun değil, edebi paylaşımdır.
iyi dileklerle saygılar.
"Bir cümlem de Ramazan Topoğlu'na olacak" demişler sn. Fatih Erol. Biraz bozularak ve gergince. Bu durum karşısında bir kaç cümle daha sözümüz olsun.
Şiire ilişkin üç yorumun ilk ikisinde, şiirin iliği demekle kastedilen şiirin iç yapısına ilişkin beğenilerimi dile getirdim, ya okunmadı (okuma zorunluğu yok) ya da son yorumda değinilen acizlik ibaresi "yani" sözcüğünden duyulan hoşnutsuzluğun yarattığı minik bir gücenme ile önemsenmedi. Bu değerlendirmelerden yalnızca şekildi tarzın benimsendiği ortaya çıkmaz.
Sizin yerinde benzetiminizle şiirin iliği iç yapısı, duygu özü olduğuna göre, biçimselliğini de kemiği diyelim. Yazım kurallarında, net anlaşırlıkta (siz anlayamadıysanız biz ne yapalım demeye de yatkın olabilirsiniz belki de) tasarlanan amaç için seçilen uygun olmayan sözcüklerde kemik hastalanırsa ona koşut olarak ilik de hastalanır. Örneğin önceki yorumda değinmediğimiz iristen yağan gözyaşındaki "iris.
Çok güzeldi efendim...Kutladım.Selam,saygı...
Evet..
Aslı abla..
Siirinde bana ucundan kıyısından duygularına bir nebze yer verdiğin için çok teşekkür ederim..
Bu şiir senindir!
Bir cümlemde Ramazan Topoğluna olacak;
Eleştiriyi kendince yapmış ama hiçbiri şiirin iliği ile ilgili değil..Sanırım şekilci bir tarzı seviyor Beyefendi..
Her ne ise;
tekrar tekrar değerli şairimi,ablamı
kutlarım...