Yanılsama / Düş Kararmaları
eteği sökük kahpe bulutların bağrından
yılışık bir mevsim eser bazen
gün batımına
usulca sokulurken yanınıza
ıslak hüzünlü akşam
dem tutar terli avuçlarınızda
kahrolası yalnızlık
o yaslı hüzzam şarkıların yaprakları
sürükleniverir adımlarınızın önünde
karayelde yas tutar kurumuş diliniz
hiç doğmamış sözcüklere gebe kalır
yutkunursunuz
özgürlüğünüze el konulan
gizlice boğulup gittiğiniz
derin çıkmazlara savrulurken
kıyıya vuran her köpüklü dalga
bir şeyler koparır içinizden
umarsızlık tüner omuzlarınıza
ayırdına varamadan
soğuk bir nisan kayar gider elinizden
dürtülere çöreklenip aniden
yalnızlığı sömürür bir çift nazlı göz
boşalır heybenin içi sere serpe
kahırlar diz çöker önünüzde
sığ bir noktaya odaklanıp
dağılırsınız
paramparça
ömrünüzün son durağında
kaç hazanı değişmişken bahara
kırık bir çerçevenin resmi düşer
kundaklanmış sabahlarınızın
tertemiz beyaz çarşaflarına
doğurgan bir hüzündür dil sürçmesi ayrılık
asi yanı ayaklanır dizi dizi umutların
bastırılır bıçak sırtı gizler
dağları bekler sinsi bir korku
dağılır
tuzla buz olur zaman
yürürsünüz günün üstüne üstüne
dudaklarınızın kıyısına vurur gülümsemeleriniz
doğrulur yine yeniden
dolarsınız kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne
gözlerini kırpmaya başlar kör olası yıldızlar
yarınlara sarılıp kızgınlıkla
bir dilek tutarsınız içinizden
umutla umutsuzluk arası
yorgun ve alabildiğine ıssız
filizlenen diri umutlar
başka baharlara bırakır kendini
dört elle sarılmak için gökkuşağına
güneş yağmurlarını bekler
devirir boynunu sonra
örtünür bir başınalığı
gözleri dolar
ansızın uzaklar vurur şakaklarınıza
adını mırıldanırken içinizden
süzülür yanaklardan iki damla yaş
güleç yüzü düşer turuncu ufuk çizgisine
boğulur gider dudaklarınıza değen en acı sözler
haykırışınız kayar
köpüklere bulanmış suyun üstünde
bumerang gibi size döner hep
vurur yüreğinizin en kızılca yerine
karşı duruşunuz alabora olur
elini bile tutamayıp
öpüp koklayamadıktan sonra
içinize çekemedikçe nefesini
ve duyuramadıktan sonra sesinizi
kaç yazar ki artık !
gözlerinin bağbozumunda pupa yelken
susakalır aşk !
04 / 2011 SIĞACIK
Dizelerime yürek sesi olan değerli arkadaşım Semiha EFE Hanımefendi ' ye içtenlikle teşekkür ederim . Sağlıkla , mutlulukla ve sevgiyle kalması dileklerimle...
I
Her şairin şiir hayatında miad şiirler vardır. Gelseydin Eğer... buna bir örnektir. Sevgili Ayhan "Gelseydin Eğer" adlı şiiriyle kendine bir çıta oluşturdu ve artık her şiirinde o çıtanın üstünde olması gerektiğini görüyor.
Uzun bir sessizlik dönemi geçirdi şair ve Yanılsama/Düş Karalamaları ile yeniden karşımıza çıktı.
Ayhan Helvacıoğlu'nun bu şiiri şairin yeni bir bakış açısına yelken açtığını gösteriyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse;
Şiirinde bu kadar güzel ve kendine has imgelerle karşılaşmak benim için süpriz oldu.
Şiir;
eteği sökük kahpe bulutların bağrından yılışık bir mevsim eser bazen gün batımına
Böyle başlıyor👍
İlk dizeleri okumaya başladığımda duraksadım. Ayhan şiirlerinde çok rastlamadığımız bir anlatımla karşı karşıyaydım ve heyecanla devam ettim.
o yaslı hüzzam şarkıların yaprakları sürükleniverir adımlarınızın önünde karayelde yas tutar kurumuş diliniz hiç doğmamış sözcüklere gebe kalır
Şaşırtıcı ve bir o kadar da başarılı betimlemeler ruhunuzu sarıyor. Hani bir şarkı vardır;
" Daha önceleri neredeydiniz..." der...
Sevgili Ayhan'a şiirde imge kullanımı ve bu imgeleri ustaca aktarması çok yakışmış...
Göne böyle muhteşem bir şiirle başlamak burksa da yüreğimi, kim bilir gün boyu daha kaç kez okuyacağım.
Gerçek şairler der ki ' şiiri yazdıktan sonra bana ait değildir artık okuyucunundur '
Nekadar doğru bir söz. Bu satırları sevgili hocamız Ayhan bey yazmıştır ama kim bilir kaç kişi 'benim' diye sarılacaktır. benim gibi 'kim ne derse desin bu şiir benim'
Tüm hüznüyle tüm burukluğuyla ve kaybedilmiş bütün baharlarıyla kabulüm.
Yüreğinize sağlık Ayhan bey çok beklettiniz ama değdi. Bilmem bu şiire sadece güzeldi demek yeter mi?
Tebriklerimle Bütün yüreğimle kutluyorum sizi...
usulca sokulurken yanınıza ıslak hüzünlü akşam dem tutar terli avuçlarınızda kahrolası yalnızlık o yaslı hüzzam şarkının yaprakları sürükleniverir adımlarınızın önünde karayelde yas tutar kurumuş diliniz hiç doğmamış sözcüklere gebe kalır
yutkunursunuz özgürlüğünüze el konulan gizlice boğulup gittiğiniz derin çıkmazlara savrulurken
Şiiri neresinden koparıp almalı şaşırıp kaldım, tümüyle alsam ne gecelere sığar ne gündüzlere ne tutulan dileklere nede hayal kırıklıklarına.
Güneş hep yağmurlarını bekler, bilse de kara bulutların önüne geçeceğini ve ışık saçan gözlerini kapatacağını yine bekler yine bekler.
ansızın uzaklar vurur şakaklarınıza adını mırıldanırken içinizden süzülürken yanaklardan iki damla yaş güleç yüzü düşer turuncu ufuk çizgisine boğulur gider dudaklarınıza değen en acı sözler
haykırışınız kayar köpüklere bulanmış suyun üstünde bumerang gibi size döner hep vurur yüreğinizin en kızılca yerine karşı duruşunuz alabora olur
Ne demeli bilmem ki yalnızca bu şiir güzeldi demek yeter mi ? Yetmez. Daha çok şey demeli, demeli ama, ben sustum, buğulu gözlerim konuştu bu defa. Ve kahırlar yine diz çöktü önümde.
yürürsünüz günün üstüne üstüne dudaklarınızın kıyısına vurur gülümsemeleriniz doğrulur yine yeniden dolarsınız kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne gözlerini kırpmaya başlar kör olası yıldızlar yarınlara sarılıp kızgınlıkla bir dilek tutarsınız sonra içinizden umutla umutsuzluk arası
Harika bir sesi vardı şiirin.Öfkeli bir üslubun harika benzetmeleri ile örülmüştü.
Tebrik ediyorum efendim.
eteği sökük kahpe bulutların bağrından yılışık bir mevsim eser bazen gün batımına
usulca sokulurken yanınıza ıslak hüzünlü akşam dem tutar terli avuçlarınızda kahrolası yalnızlık
Şiirin bazen çay gibi demini alması gerekir Şiiriniz demini yeterince almış Tebriklerimle çok güzel okunası dizelerdi... Saygılar