Yara Dağlayan Şiir
Allah'a koşuyorum
Sen çıkıyorsun karşıma
Sonra beni sevmeye uğraşınla tanıyorum seni
Seni; toplumcu realist
ve haylaz
yorgun argın
ve tutsak beyaz
Gözlerinde kırılmış bir kalemle yaziyorsun adımı sonra
Adımı; sürrealist
Ve hayâlbaz
Orgun ve dargın
Unutulmuş bir imtiyaz
Hatırla diyorum
Alnındaki iki çizgi arasından geçerken düştüğüm yeri
Beni
Unutuyorsun
Bir adem nöbeti yazıyorsun serzenişlerime
Şilteme mühürlediğin sayrılık
Sesime annemin silüeti değiyor
Başucum ayrılık
Unutuyorsun
Ağlama nöbetlerimden geriye ellerin kalıyor
Ellerin yüzüme kurduğu panayırda yed-i beyza
Allah'a koşuyorum
Sen çıkıyorsun karşıma
Gözlerine Kudüs kurulmuş son insan oluyorsun
Ve ağzında yasaklanmış elma parçasıyla
Sesime değip kalbimi doğruyorsun
Beni annemin gittiği yerden vuruyor zaman
Sen zamana yandaş oluyorsun
Bir kambur gibi dünya sırtımda ağrıyor
Sen beni telaşlarında
Sen beni rüyalarında
Beni arzularında katlediyorsun
Yeniden doğuyorum yüzüne çıkan yolları ezberleyerek
Kutsal bir mekân oluyor avuçların
Parmaklarının kurduğu çarmıha uzanıyor parmaklarım
Bunu ölmekten saymıyorsun.
Unutuyorsun
Duvarlara karalanmış hümanist bir sloganda ismimi
Fişlenmiş yüzüme astığım maskeyi soyuyor
Sorgusuna düştüğüm geceler
Kekeme bir çocuk koşuyor
Bir çocuk
Avuçlarında taşlarla
Recmime koşuyor
Sen susuyorsun
Utanç günlerimi yazıyor melekler
Ağzının güleç yerine
Evlâdiyelik bir keder içiyor ömrüm
Ömrüm
Kör bir çıban gibi zonkluyor takvimlerde
Sana merhabalar bırakıyorum
Sana ağrıyan bir aşk
Ve Allah'a koşuyorum
Bağrıma seni basarak!
(s)
'Allah'a koşuyorum Sen çıkıyorsun karşıma'
ilk bakışta küfür gibi algılanan derin bir kurgu, beşerden yaratana uzanan yol. Belki bir engel belki de yol haritası oluyor o insan. Sırf bu iki dize için bile olsa tebrik ediyorum.
'Gözlerinde Kudüs kurulmuş son insan' oldukça iddialı ve etkileyici.
Tebrik ediyorum!