Yaz Kasidesi

Bu bahar geçti hazin, söyle bağlar utansın.
Bu mu dur şekli gülün, solduran yâr utansın.
Haziran korku verir, bülbülün gönlü yangın.
Güle bülbül kurutur, say da miktar utansın.

Denizin bağrı yanar,'Çimse' der 'Ah güzeller'!
Yele dermiş ' Geri dur', terle rüzgar utansın.

Bu âdet üzre bu yaz, geldi dondurma, kaymak.
Bizi yaz ortası buz, kestiren yâr utansın.

Kayığın üzre çıkıp, oynaşanlar utanmaz.
Beni kum üstü koyup, gitti kızlar utansın.

Kimi ak tenli gelir, ihtimal öpmesin Ay?
Hele bak şalla kapar,açmayan var utansın.

Suya mey döktü gurup, ben mi derdim ki yaksın.
İçerim böyle yakıp, içtiren yâr utansın.

Âlemin sevdiceğin yan,yatıp yanda dursun.
Beni hep böyle zebun, etti nazlar utansın.

Güneşin emri geçer, yaktırır dört cenahtan.
İtiraz yok ve naçar, kaç hükümdar utansın.

........

Haziran yaz başıdır, yaz diyen,' Yazdı.' dermiş!
Hükümet af mı eder, der ki muhbir utansın.
.......

Halimiz pür neşeden, kimsenin derdi yoktur!
Gariban kaldı diyen, sahtekârlar utansın.

Revâdır hakkı bilir, baş boğaz başta kalsın.
Fakirin hakkı mı var, varsa ambar utansın.

Kıyılar dalgalanır, hopluyor, gel ki görsün!
Seni üryan bırakan, iktidarlar utansın.

Âlimin hükmü nedir, dümbelek hiç mi bilmez?
Davulun fos mu çalar, fos de astar utansın.

Sıpalar oynamadan, merkebin keyfi gelmez!
Anıran dinlemeyen, bestekârlar utansın.

Âlimin en hasıdır, ihtisas barda görmüş!
Okuyan har ne bilir, bilmeyen har utansın.

O yaman ilmi bilen, ' olmamış' derse bitmiş.
İki laf bellemeyen, oldu serdar utansın.

Şiirin kırk dereden derlemek az mı gelmiş.
Bulamaz bin haneden, böyle defter utansın.

Bilumum derde kâdir, muskalar hiç mi bilmez?
Hekimin zulmü nedir? Kanlı neşter utansın.

Hüdâ bilmez mi alim, hangi kuldan çıkarmış.
O mühür yoksa beyim, olduranlar utansın.

Bu kulun cürmü ne az, Mevlâ'nın emri kısmet.
Kaderim böyle demez, bin günahkar utansın.

Yazımız yazdı yazan, yazmayım yoz mu yazsın
Şu şirin köşke dolan bunca uygar utansın.

Ayağın Ay öpe, dur! Gün, başın üzre dursun.
Seni sırt üstü atıp, daldıranlar utansın.

Merâmım şerh edemem, ah hâlim laf mı dinler?
Utanıp söyleyemem, inleten var utansın.

....

Övünür fahriyeden, çünki şart kendin övmek.
Beni gülden nazenin, söyleten yâr utansın.

Diyemem kimseye ben var mı bir özge yazmış.
Bu şiir üste şair var mı efkâr utansın.

........

Ayağım yer mi görür, içse göz sularından.
Ab ı kevser bu mudur, der ki kevser utansın.

Ne hazin şavkı vurur, yâr gözün aynalardan.
Beni sır camda boyar, böyle efkâr utansın.

Cemâlin söyleyemem, dillerim gayri dönsün.
Yüreğim böyle daim, dövdüren yâr utansın.

Tadamam şevk ile yâr, ah dudak demlerinden.
Utanır "Etme" diyor, gör de ağyar utansın.

Badeler oldu ziyan, akmasın leblerinden.
Ne ayıp öpme diyen, keş ziyankâr utansın.

Şarabın lezzeti çok, and içersem günahtır.
İçerim zahmeti yok, ver sitemkar utansın.

Hele gel gel salınıp, gel gülüm, gonca sensin.
Halimiz dönme dolap gül de gülzar utansın.

....

Ne vakit hamd edeyim, Rabb'imin affı çoktur.
Beni hep farzdan yarım, koyduranlar utansın.

Yaradan bolca verir, ülkemin derdi bitmez
Hüdânın emri sanar, müslümanlar utansın.

Haziran 2008

Özleşim Ölçüsü ile yazılmış bu ödüllü şiiri, bir mısrasına katkıda bulunan değerli bir dostuma ithaf ediyorum.

09 Nisan 2009 31 şiiri var.
Beğenenler (1)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (7)
  • Değerli hocamın "özleşim" ekolunun hoş ve taçvari eseriyle yüreğimizi, duygularımızı şahlandırarak sevecen bir ritime havalendiriyoruz. Divan Edebiyatımızın tarzına ve şiir nazmına hecenin ince bir ahenkte serpiştirilmesinin dizelerde dize geldiği şiirin şahaneleşmesini şavklıyoruz.

    Ve şairlik dizelerinizin her yerinde... Selam, saygı ve Edip'çe tebriklerimle...

  • 15 yıl önce

    tebrikler