Yersiz Çekim
Zamanın dar penceresini tüm gökyüzüyle bağlayan odada,
Maviyi görebilen kadını olağanca güçleriyle taşladılar...
Oysa figan ediyordu Meryem, her gün mavi diye gördüğüne yana yana,
Odasını değiştirdiler Meryem'in, yanlarından itinayla kovdular...
Duvarın dört köşelisine, tavanın boşluğu eklendi...
Yer döşemeleri sarsıldı, rüzgâr fısıldadı dışarıdan...
Kitap kapakları gıcırdadı, lambalarda kış uykusunda kuzular var...
Bitkin gözüküyor bugün, her gün konuşan çerçeve
Yer çekimine kendini kaptırmış, çitlerin üzerinden atlıyor karıncalar...
Kapı deliğinden süzülen ışık, arada vızıldayan bal arısı
-Ve sanki bir çiçekmiş gibi Meryem'in çevresinde dolanır-
Elleri başında, gövdesini göğsüne dek çekmiş,
İçinde alerjisi olduğunu bile bile baharlara derin bir özlem var,
Ve hala kuzular lambalarda, çitlerde karıncalar...
Yer döşemesine gözünü dikince, bir dakika geçiyormuş gibi.
Bu odada her şeyin konuşmaya hakkı varmış gibi...
Meryem!
O dar pencerenin önüne diz çök.
Bak, maviye
İster mor gör ister pembe...
İstersen gök kubbe canlandır şu yersiz çekimde,
İstersen çekimlere böl eylemleri, uçtuğunu farz et...
Ellerin bulutların arasından geçiyor, can yakıyor dokunuşların,
Ve sadece tek bir söz hakkın var, o anda sana verilen
Söyle Meryem, karıncalar yoruldu atlamaktan
Ve bu gece lambalardan göçecek kuzular...
Eğer bulamazsan ne diyeceğini
De ki:
Göz görebildiğini farz eder, göremediklerini isteyerek,
İnsan görmek der de fazlasını ister, iki çift gözü bilmeyerek...
Yaşam dediğin pınarı gör ki akmaz, akıtsa damlatır ince ince
Gerçek odur ki, insan tek bir an gerçektir, toprak altına girince
Okurken ;
Livaneli'nin romanı geldi aklıma
Beğendim 👍