Yıkık Pegler
onlar
aşktan
ve dostluktan vazgeçmeyen
lehçesi meneviş kokulu akçakavaklardı
nasırlaşmış ellerinde hayatın
kırılmış dal uçlarını emzirmeye çalışıyorlardı
kaybedecek canlarından başka bir şeyleri yoktu
sandıklar dolusu yoksulluk istiflediler
tutturarak sonsuz türkülerini
keder yeliyle göçüp gittiler
kuyuların başında havlanmış sicimler, kulpu kırık bakraçlar
taşlıkta lehim artıkları soğuk demir çubuklar
kilelik koyu kızıl kazanlarda hedik kokusu kaldı
pestil lekeli yamalı savanlar tavan arasında kat kat
büktükleri kırnaba geçirerek anahtarları
kanatlı kapılarına siyah bir nehir çizerek gittiler
boşaldı yüzyıllık avlular
kara betonlu çarklarda kil kokusu
dişleri dökülmüş tahta taraklar
tarağın üstünde ağarmış saçlar kaldı
sedirler üzerinde
ortası çökmüş basma döşeklerde
dinmeyen ağrıların suskunluğu kaldı
leylekler bir daha dönmedi çatılara yuvalarını asmaya
yıllandı peglerde kenetlenmiş bağ çubukları
karıkları ve arkları yaban otları
kuruyan çeşmelerin gözesini çiçek tozları sardı
sapsız kürekler, kırılmış beller, parmağı kopmuş direnler
harman kenarına çekilmiş dişsiz dövenler
ambarda paslanmış oraklar, ucu körelmiş çapalar kaldı
külü bitmeyen, tezeği sönmeyen ocakların
dibi çamur sıvalı sacların, poyrazda boğulan ziftli bacaların
üstü maşallah yazılı püsküllü sofraların
ve bazlama kokusu sinen oklavanın tahtanın
is kokulu bin dallı peşkirlerin
altı çökmüş, sırı dökülmüş çinko teştlerin
çitleri yıkılmış bahçelerin yerinde yeller esiyor
yurt edindikleri yazı yabanı
seslerinin yankılandığı dağları
keskin kayaları
yarıp geçen keçi yollarında cizlavet izleri kaldı
damlarda loğ taşları, sivinglerinde köpüçler
kerpiç duvarlara yaslanmış kar küreyen mecrefeler
sedir altında lastik çizmeler
havı dökülmüş tekeş eldivenler kaldı
tavanın merteklerine sinen tütünlerinin dumanı yapış yapış
soğuk kış gecelerinde gümüşten bir pus kaldı gözlerimizde
bir de burnumuzda sönen çıraların gaz kokusu
azaldığımızı görerek
gözyaşlarını avuçlarına gömerek
ve yükleyerek yaşamın anlamını toprağa
göçüp gittiler
hüzünleri kör albümlerin sararmış sayfalarında kaldı
Maşallah. Her dize bir nefes gibi. Günün şiirini ve onun yaratıcısını kutlarım. Kaleminizde mürekkep, dilinizde kelam, kalbinizde muhabbet hiç bitmesin.
isli çıra kokularında hasretle geriye düşürülen gözlere ark olan harman savruğu bir öykü...
Teşekkür ederim hocam. Duyarlılığınız ve sayfama bıraktığınız değerli duygularınız mutlu etti. Hep sağlıcakla ve huzurla kalın. Saygılar sunuyorum.
MERHABA SAYIN MÜSAADE HANIM ŞAİREM.! BU GÜZEL ŞİİRİNİZİ dikkatlr okudum,anlam yüklü yönüyle hoşuma gitti.Kutlar ve sağlık dileklerimi sunarım.Epeydir gözükmüyordunuz,dilerim sağlık sorununuz yoktur.Sevgilerimle.Çiçek..İzmir.