Yirmi Yıl Önce Bu Parkta..
Heyy! Küçük kız!
Bakar mısın?
Hiç yaşan/a/mamış,
El değmemiş çocukluğumu versem sana?
-Bana bir kez sarılır mısın?-
Yirmi yıl önce bu parkta,
Yine bu bankta oturuyordum ben..
Kardeşim oynarken şimdi senin durduğun o yerde,
Ben ayırmadan gözlerimi, korurdum onu tüm tehlikelerden..
Ablaydım ben-
O yüzden tahtravelliye onsuz hiç binmedim..
Dönme dolaba yaklaş/a/madım mesela..
Hani kardeşimi kaçırırım gözümün önünden diye,
Arkadaşlarımla körebe bile oyna/ya/madım.
O yüzden belki de;
Hep yeni,
Hep çocuk kaldı ayakkabılarım..
....
Öyle eğme başını..
Tamam ağlamıyorum bak !?
Sildim gözyaşımı..
Ablalar hem..ablalar güçlü olur değil mi?
Ama 4 yıl oldu meleğime sarılmayalı be küçük kız!..
4 koca yıl...
Babasızlık desen?
Hiç girmiyorum o konuya..
Ama başka bir şey kardeş demek..
Emek demek..
Emeğimizdi o...
Çocukluğumuzdu..
Üzerine titrediğimizdi..
Sonra büyüdü işte..
Basbayağı büyüdü..
Her anını yaşayarak ömrünün
Yepyeni sayfalarına yol aldı..
-Bizi bir köşede bırakarak-
Boyu uzadı..
Şimdi de işte..
Ne bileyim birden seni öyle görünce
Tatlı tatlı bakan kocaman,boncuk gözlerin
Uzaktan anneciğine salladığın o küçücük bileklerin
Pembe elbisen ile o geliverdi hatırıma..
Bir hasret tüttü burnumun ucunda,
sorma-
...
Amaann..
Bakma sen burada içini çeken koca çocuğa.
Hadi !
Anlatmadım farzet!
Devam et oyununa ..
..
Varsın ben bir 20 sene daha otururum şu bankta..
Kimler gelir kimler geçer elbet değil mi!?
..Ya da..
...
.........Ya da?
Ah be küçük kızzz!!
Atlayıp şu salıncaktan dikkatlice,
Koşa koşa geliversen yanıma birden?!
hani ?aplacımmmmm? diye kocaman!
?aplacım? diye içten!!!
Ah be küçük kız..
Ah be melek..
Bi sarılıversen boynuma?
Bi sarılıversen de dinse şu yüreğimdeki arsız sızı?
Dinse artık!!!
Hıı?
..
Olmaz mı?...
Buraya astığım her ne olduysa bugüne dek, -hatta asamadıklarım sanki daha bir dahildir buna- hepsi de sadece yüreğin sesi ile yazılmıştır..Örtüsü olmamıştır kelimelerin,makasla kırpılmamıştır duygular.. Çünkü işin o kısmı beceri ister.Ben o denli becerili değilim ne yazık ki.. Ve, ekşiyen bir suratın,acıyan gözlerin,burkulan dudakların gölgesini taşıyan bu yazılar,bunca yüreğe olduğu gibi aktıysa bugüne dek,farklı bunca yürekte aynı duyguyu uyandırdıysa, sanıyorum bu daha çok sizin de mutlak sevgiye olan aşinalığınızdan kaynaklanmakta..
sevgisiz kalmamanız dileği ile.. varlığınıza nb-
Yürek sızlatan bir hikaye ancak bu kadar güzel şiirleştirilir. Tebrikler ediyorum... 😥
"Ah be küçük kızzz!! Atlayıp şu salıncaktan dikkatlice, Koşa koşa geliversen yanıma birden?! hani "aplacımmmmm" diye kocaman! "aplacım" diye içten!!! Ah be küçük kız.. Ah be melek..
Bi sarılıversen boynuma? Bi sarılıversen de dinse şu yüreğimdeki arsız sızı? Dinse artık!!!"
yerinde duramaz ki salıncak...
yaşam gibi...
kutluyorum duygulu yüreği
Çocuklık kardeşe duyulan "özlem" temi nekadar içten söyleyişlerle verilmiş. şiirde sezdirilmeye dayalı "Hani kardeşimi kaçırırım gözümün önünden diye, Arkadaşlarımla körebe bile oyna/ya/madım.
O yüzden belki de; Hep yeni, Hep çocuk kaldı ayakkabılarım."dizeleri neler çağrıştırdı içimde. Sorumluluğun ,abla olmanın yüküyle yaşanamayan ve içerde de hep ukde olarak kalacak olan bir dönem sık sık çeşitli medenlerle karşımıza çıkacaktır. çocuk yaşta yaşamı sıtrlayanlar, bedensel nedenlerle oynamaya doyamayışlar her oynayan çocukta bizi çağıracak . Tebrikler Ceyda Hanım.
"O yüzden belki de; Hep yeni, Hep çocuk kaldı ayakkabılarım.."
Koskoca bir şiir saklı burda👍👍👍
Kutluyorum...