Zehirli Sarmaşıklar
şavkülü bozuk kağnılar geçiyor,
gıcırtılı...
inadına mı bu şarkılar,
güftesi bozuk.
kim bunun annesi, neden susmuyor,
çığırtkan çocuk...
nalbant şakırtılarında dönüyor zaman
dişimi sıkıyorum,
kurbağalara inat.
cengaverler geçiyor şakağımdan,
bin bir sürat...
karın tokluğuna bu gülüşlerim
ne çok sızlandınız,
somurtkan kediler.
başımda patlıyor bitmek bilmeyen,
ateşten gülleler...
kül fırtanalarında savrulur zihnim
kaburgalarım yarılır,
keşkelere.
maktullar dizilir, boy boy
geçit yok başka sefere...
kırk dağın kurdu iner,
mecburiyetlerime.
duygularımın hücresinde kök salmış,
zehirli sarmaşıklar...
susun artık susun ne olur, beynimi kemiren,
arsız kırlangıçlar...
kırk dağın kurdu iner, mecburiyetlerime. duygularımın hücresinde kök salmış, zehirli sarmaşıklar...
Duygular zehre bulanmışsa zor demektir işiniz :((
duyulan her ses tırmalar elbette beyinleri
dilerim hüzünler dizelerde kalsın
kutlarım dost kalem ilhamın bol olsun sevgiler.
İmgeler yakışmış şiire..yerinde ve tadında kullanılınca....Kırlangıçlar çoktan gör etti hemşehrim. Sarmaşıklarınsa yaprakları döküldü. Ama onları hâlâ yaşatan biraz da kendimiz miyiz acaba? tebrikler...👍😙
👍😙ŞİİRİNİZİ BİR KERE DEĞİL BİR KAÇKERE OKUDUM👍👑👑
BÜYÜKSÜN USTAD VAROL👍👍👍
çok güzel bir anlatım..kutluyorum..😙
sustum lisanım sürçer yorumum aciz kalır hemşehrim👍😙👑 serbestin hecesi gibiydi kutlarım saygılar...