Zindan Günlüğü (2)

Soğukluğu içine işlemiş
Kelepçeyle tanışma zamanıydı...
İfadede töre dedi
Töre,
Törenine sevinenlerin anlayışı
Sülük gibi yapışmıştı keke bir kere...
Şerefti töre şerefi ölüm sayan
Hakkın verdiğini çalan
Zalimin zulüm türküsüydü töre...


Sorgu bitti,
Sevk edilmişti ağır ceza yolcusu...
Tebliği çabuk oldu
Suçu sabit,
Kan gütme saikiyle adam öldürme...
İdamı çatık kaşlı hâkim bir nefeste söylemiş
Kırılmıştı kalemi...
Oy havar ...
Oy katar kelamlar...
Boylu boyunca urganlar...

Ah keke keke
İhanet etmişti keke
?Yaşın küçük tez salarlar? diye..
?Sen vurmazsan ben seni vururum? diye
Ama ,ama diyordu...ama......


Tahrifat zaman silmişti masum sevilerini
Hükümdü adına kırılan kalem...
Kar etmişti zulüm adına..
İdamlık Ahmet heyhat!
İdam takıldı adının yanına......
Medet gösterir vakit umuduyla
Sarılmıştı zamana....

Zifir saçlarıyla sevgili dağlıyordu
Kan sıçratan hançer uçlu geceyi,
Zehra dedim
Zindan dedim
Ah! Dedim...


İklimi yalnız ölüm sevili
Gün aşırı okudu ölenden yana aşır'ı
Her gün dört cüz, ayda iki hatim
Hibe etti ruhuna...
Günahı ağır tasma
Sıktıkça boğazını yaraları sesli taşmakta....

Demir kapı gıcırtıyla açılır
Ve içeri gözü yaşlı ağa baba girer..
?Korkma oğul? der
?En baba avukatı tuttum temyize gönderecek dosyanı
Çıkacaksın yakında
He! Oğul konuşmuyorsun benimle...
Haklısın hele söyle baba de
Üryan sol yanım oğul bilesin?

?Ya ben ağam ya ben
Kimliksiz...
Ya ben düşsüz
hasmım hesap sorar düşümde
uyuyamam ben baba...
Acıya belenmiş onca düşle
Bir başıma zılgıt düşmüş yâdıma
Kapanır kepenkleri gözlerimin
Nefessizim
Işıksızım
Duvarım
Soğuktur her yanım
Soğulur anılarım..
Üşürüm baba...
Üşürüm onca...
Yaramdan kabuk düştü
İflah olmaz bir daha...
Daha sızım baba...
Davalım gözü bende hala
Bakar durur ?oğul helal sana? diye..
Daha ne sızım baba...
Arsız mıyım ben baba...
Hakkın emanetini çaldım hesabım tonlarca
Aklanamam ben, paklanamam ben baba?

Töre tahsilâtını yapmış
Hesabı ödemişti on altılık Ahmet...
Elinde son kalan kavalını çıkarttı
Zamana tekmil bir sesle
Öylece ağlaştı.....