Zor Ölümler Taşır Haziran
/Hiçbir ölüm sevdandan daha ağır gelmedi bana.../
Sokak kavgalarının peşinde koşarken
Yumurta topuklu bıçkın delikanlılar,
Ve kime ait olduğunu bilmediğin kaderi okurken
Çingene kadınları sana...
Sen;
Kirli yüzünde inadına yeşil parlayan gözlerine bakarken
Mendilci çocuğun,
Ben;
Geç kalmış ölümlerin erken habercilerini kovalayacağım
Üzülme...
Hayatın altını üstüne getiren çığlıklarına
Kapa kulaklarını diyeceğim;
Sen bana ekmek kavgandan bahsedeceksin
Çoktan gömdüğün devrimci ruhundan utanarak...
Yüzündeki çizgilere saklarken hüzünlerini,
Ateşle barut misali yanmalarının kederlerini
Kimlere ithaf edecek gözlerin satır aralarında?
Keşke
Hiç bahsetmeseydim kendime mi diyeceksin
Aşkından acı duyarak?
Adına türküler yazılan ayrılıkların kayığında
Üç beş gün sonra nasırlaşan ellerinden tutmaya and mı içtin yoksa?
Karanlığın aydınlığa denk geldiği gecelerde
Bir şişe şaraplık mutluluklar denkleştiriyorum sana
Su içtikçe yenileyen...
İzin vermiyorum damarlarımdan eksilmene,
Her kırk günde bir yenisini açıyorum şişenin...
Bir lokma ekmek,
Bir yudum şarapla var ediyorum
Azrail'in damarlarımda dolaşan ruhuyla seni...
Bilirim sevmezsin haziranları,
Ölmek zordur dilinden düşürmediğin o ezgilerde.
Her haziran da,
Ekmeğine alnının teri ayrı düşer,
Gözlerine...
Ben...
Ve eylülün hüznüne götürürken seni mevsimler,
Kısacık bir veda ya bile fırsat vermeden
Doğu ekspresi;
Tüm gürültüsüyle beynimim içinden geçer.
23'mart'2009 Aydın...
hani bazen bittiğinde hüzünlendiğiniz kitaplar olur,aynı hisleri yaşattı bu usta şairenin şiiri...
Kutlarım sizi..tebrikler
"Sen bana ekmek kavgandan bahsedeceksin Çoktan gömdüğün devrimci ruhundan utanarak..."
işte tüm (sözde) devrimci dostlarımızın tutunduğu bu dal beni bıktırdı. Paylaşımın için teşekkürler Aylin arkadaş. Bu arada özlediğim memleketim Aydın'a Selam olsun...