2012
Ben çocukken merak ve keyifle seyredilen uzay 1999 diye bir dizi vardı.haftada bir gösterilirdi.Nefes almadan heyecanla izlerdik.Uzayda yapılan yolculuklar,tanımlanamayan gök cisimlerinin görünmesi çok ilgimizi çekerdi.Bir de maya karakteri vardı ki,çok acaip, kimin gözbebeğine baksa onun şekline bürünürdü.heyecanlanırdım.Uzun bir süre insanların gözlerine bakamadım,ya karşımdaki mayaysa,benim gözlerime bakıp ,benim yerime geçerse, ben serseri mayın gibi uzayda ne yaparım,ailem bile beni bulamaz diye .Sonra maya karakterinin ben olduğumu hayal edip gözlere daha dikkatli bakmaya başladım.Hatırlıyorum bir gün annemin gözlerine o kadar uzun süre bakmıştım ki annem hasta olduğumu zannedip çok endişelendi,nereden bilsin kadıncağız kızının maya denemeleri yaptığını.
Çocukken kazandığım bu alışkanlık bana gözlerin dünyaya açılan bir pencere değil de özünü yansıtan birer ayna olduğunu öğretti. Gözlerin yalan söylerken hızlı hareket ettiğini,korku ve endişede koyulaştığını,geçmişi düşünürken sağ üst noktaya baktığını ,yalın ve direk bakışın duruluğu ve saflığı işaret ettiğini anladım.Her neyse...Ben çocuk aklımla 1999 yılı geldiğinde bizimde bu olayları birebir yaşayacağımızı düşünüp İple çektim o yılı.Geldi gelmesine ama ben büyüdüm işin tadı kaçtı,büyü bozuldu.O zamana gelinceye kadar, akıl alır gibi değil ,öyle mayalar türemişti ki benim gözümde büyüttüğüm maya karakteri çok masum kaldı.
Sonra 2000 yılı geldi,yüzyıl başlangıcı.Dünya çıldırdı.Kutlamalar günlerce sürdü.Çocuk planlayan tüm anne adayları doğumlarını o yılbaşına ayarladı.Çocuk patlaması yaşandı.O gece tüm hastahaneler doldu taştı. Kadın doğumcular sezeryan ameliyatı yapmaktan bitap düşüp,yeni yıla nasıl girdiklerini anlamadılar.Çünkü, anne adaylarının lütfen bebeğimiz yeni yılın ilk bebeği olsun istekleri vardı.,Benim annemin öyle bir talebi olmamış ama doğduğum yılın ilk bebeği benmişim..Ne zamanlama ama.Tabii o zaman sezeryan falan yokmuş.Bebek ne zaman geleceğini kendi seçermiş.Ne oldu yani,yeni yılın ilk bebeği oldum diye bana fazladan bir özellik mi verildi,yada başım göğemi erdi.sıradan bir bebeklik geçirip bu günlere geldim.Üstelik hiçbir zaman özel olarak doğum günüm kutlanmadı hep yılbaşı kutlamalarına karıştı gitti,hediyeden de yırttılar .Sonra öğrendim ki birinci ayın biri tarihi kayıtsız,babasız, talihsiz kişilerin doğum günüymüş,çok enteresan değil mi?Nüfus cüzdanı çıkarmaya gittiklerinde çocuk ne zaman doğdu hanım sorusuna -kiraz çiçek açmıştı,yada patatesler sökülürken doğdu diyip kesin tarih söyleyemeyenlerin doğum günü olmuş o tarih.Memur onumu hesaplayacak geçen yıl kiraz ne zaman çiçek açmıştı diye.yaz gitsin birinci ayın biri.Ama ben hakiki ,öz, birinci ayın birinde doğmuşum.
Şimdide sırada 2012 senaryoları var.Felaketler zinciri sanırsın.Deprem söylentisiyle başladılar.Hadi hayırlısı.Ülkemiz çok acılı,sancılı günlerden geçiyor,bırakın üzerine tuz biber ekmeyi.İyi şeyler güzellikler isteyelim.Ben kendi adıma diyorum ki 2012 bolluğu ve bereketiyle gelsin,sevgi ve merhametiyle gelsin,huzur ve sükunetiyle gelsin,tüm dünyaya barış ,mutluluk getirsin.Getirsin ki felaket tellallığı yapanları utandırsın.Açlık,işsizlik bitsin.Doğa kendine gelsin.kendini katledenleri affedip inadına yeşersin.Hava temizlensin,toprak temizlensin,denizler bereketlensin...Bu isteklerim hayal gibi geliyor ama, neden olmasın. Olamaz dediğimiz o kadar çok şey gerçekleşti ki.....