80'ler Hangimiz Unuttuk

Hangimiz Unuttuk ki Eskileri


Hangimiz unuttuk ki eskileri, eski sanılan ama hala aklımızın bir köşeşinde duran o naçizane günleri. 80'leri, 90'ları ve sonraları. Aslında illa o döneme denk gelmek gelmiyor, biraz eskiye kaçıyorsa yüreğiniz o tadı alabiliyorsunuz gerisi hayal dünyanıza kalmış. Şöyle bir hatılırlarsak;

Bizimkiler dizisinden başlasak, şöyle dumkoflardan, nineee davut!, Atıcam kendimi camdan (deli cemil- bi başka adı ile ayyaş cemil)..
Ya yönetici Sabri'ye ne demeli, karısı Ayla'nın hırçınlıkları ile koca gün uğraşırdı adam.
Birde kapıcı cafer vardı, ve her zaman lafların en büyüğü ona giderdi dizide, gariban yine ezilirdi dizimizde de. Ve daha buraya yazamadığım bir sürü oyuncu, Katil'i olsun, Tak tak sedat:) olsun, unutmak kolay değildi o günleri, ve o tatları...

Uzay Yolu'nu önce izleyip sonra mahallede yeniden canlandırırdı çocuklar. Herkes en çok Mister Spock olmak isterdi ya da Kaptan Kirk.

Adile Naşit'imiz vardı, pofuduk yanakları minnacık boyu ama hep koskocaman bir yüreği. Adile Naşit, Uykudan Önce, ekranlarda belirir o güler yüzüyle masallar anlatır, nasihatler verir sonra da 'kuzucuklarına' iyi geceler dilerdi.

Ve sonradan Barış abimiz, Barış Manço. Adam olacak çocukları hep o bulur o çıkarırdı ekranlarını karşısına...

Alf kadar sevimli bir dizi kahramanı bu dünyaya eminim çok az gelir.


80' lerdi aslında bizi bizden alan.İhtilalin yaralarını görerek büyümekti. Solcusu ,sağcısı,kominsti , şucusu, bucusu derken hepsinden nefret etmekti. Pembe dizilerdi bazen aklımızı çalan,bilmeden oralarda sıkıştırıldık hep. Zannedildi ki diziler hep pembeydi. O renkte öğrendik aşk'ı nefret'i...

Tipitip adlı sakızlardan günde elli tane çiğneyebilme kapasitesine sahip olmaktı aslında 80'lerde çocuk olmak ve eskiler...

Grup vitaminimiz vardı bizim, Sonra da, Taş Dizebilirsiniz... Bu arada genç yaşında bir trafik kazasında yaşamını yitiren Gökhan Semiz'i de analım.

Yalan rüzgarı. Ananemin yemek yapmayıp beni doyurmaya üşendiği 'aman bekle az! yalan rüzgar başlıyacak, sen yat uyu sonra hazırlarım ben sana yada git dışarı oyna. Halbu ki hayatta salmazdı beni dışarıya, yalan rüzgarı sağ olsun.Haftalar süren, birbirinin aynı diyalogları olsa da Yalan Rüzgarı herkesi ekran başına kilitlerdi.

Saklambaçlar, yakar toplar, gece bir araya toplanılıp anlatılan uyduruk korku hikayeleri. Ve sonradan içlerimizden birisinin annesinin 'Hadi eve'! diye bağrışı ile son bulan o muhteşem korkulu gecelerimiz...

80'li yıllar Türkiye için biraz da Turgut Özal demekti...


1980'li yılların başı o dönemin çocuklarını belki de hiç duymadıkları bir kelime ile tanıştırdı: 'ihtilal'. Kim bilir kaç çocuk dönemin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren'in 12 Eylül darbesi sırasında yaptığı konuşmayı hiçbir şey anlamadan dinledi. Sonra da ebeveynine sordu: 'ihtilal ne demek' diye....


80'leri 90'ları hepimiz özlüyoruz belki de. Hayat o kadar kısa ki ne zaman geldi de geçti diyor belki de çoğumuz, işte herşey bir anlık göz açıp kapayıncaya kadar. Herşey güzeldi eskilerde, Hangimiz unuttuk ki eskileri?

24 Nisan 2009 2-3 dakika 50 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar