Acıları Paylaşmak
İnsanoğlu garip doğrusu. Bir günü diğerini tutmak bilmiyor. Ben mesela... Bugün doyasıya gülüyorum, çiçekler açıyor yüzümde ama yarın birdenbire oturup avazım çıktığı kadar bağırıp ağlayabiliyorum.
Alışmaya çalışmalı aslında hepsine. Ne yani? Bugün gülüyoruz diye, yarınımızın bugünden daha kötü olmayacağına garanti mi verecekler?.. Tabii ki vermeyecekler. Gülecek de, yeri gelince ağlayacak da insan. Bu kabullenmesi güç de olsa en doğrusu aslında. Çünkü her gözyaşı beliriveren gamzelerin kıymetini artırmak içindir.
Peki gülerken iyi, hoş da; ağlamayı neden sevmeyiz biz insanlar? Oysa ağlamak kadar rahatlatan bir başka eylem bilmem ben. Rahatlamak için ağlayıp, ağlarken de dünyanın en mutsuz insanı olmaya sebep veren ne? Bence bunun tek ama tek sebebi, yalnızken ağlayışlarımızdır.
Düşünün mesela... Ağlıyorsunuz. Çok ağlıyorsunuz. Fakat iyi bir dostun güvenli omzunda yahut annenizin şefkatli kucağında ağlıyorsunuz. Bunun çok da kötü olduğu söylenemez; yalnız ağlayan insanlar düşünülünce... Öyleyse şöyle bir sonuca varabiliriz:
-Bizi asıl üzen gözyaşları değil, gözyaşlarını yalnız ve çaresiz akıtmamız.-
Bir örnek daha vermek istiyorum. Hayvanlar mesela... Düşmanlarından korunmak için, aldıkları ilk darbenin ardından ölü taklidi yaparlar. Sonra biz insanları düşünüyorum. Bize zarar verdiğini bile bile, en mutsuz, en yardıma muhtaç anlarımızda neden en yakınımızdaki dosta, sevgiliye, anne-babaya mutlu taklidi yapıyoruz ki? Emin olun düşmana yaşarken ölü taklidi yapmak, dosta yaşayamıyorken yaşıyor taklidi yapmaktan çok daha kolay olmalı... Biz insanlar bu konuda da hayvanlar kadar akıllı olamıyoruz ne yazık ki...
Keşke insanlar acıların paylaşıldıkça azaldığını anlasa artık. Acılarımız, okyanus kadar bile olsa paylaşa paylaşa damla yapabiliriz onları.
Hani en mutsuz, en kötü anımızda kapıdan annemiz girse. Elinde en sevdiğimiz oyuncağımız. Evi toparlarken bulup getirmiş. Gelse... Sarılsa... Bebekken yaptığı gibi saçlarımızı okşasa... Ve sevgisini ta derinlerde hissetsek... Onun kokusu ilaç olsa tüm yaralara. Anlatsak ona canımızı sıkan ne varsa... Güzel olmaz mıydı? Acımız sevgimizi büyütmez miydi?
Ya da en yakın dostumuzun kapısını çalsak ağlarken. Kapıyı açar açmaz sımsıkı sarılsa... İçeri çağırıp anlattırsa her şeyi, paylaşsak acımızı... Sonunda acımız dostluğumuzu beslemez miydi?
Uzun lafın kısası acılara en iyi merhem paylaşmaktır. Gözyaşlarımız yalnızken akmasın...
Sade acıyı mı, sevincide paylaşmalı. Hayat acı ve tatlısıyla bir bütünler toplamı değil mi?😙
Kutluyorum güzel yazınızı...👍
haklısınız 🙂
ama biz insanlar gizli gülmeyiz pek, genelde gizli ağlarız diye ona vurgu yapmak istedim 🙂
her şeyi paylaşmalı insan 🙂
teşekkürler 🙂
Doğal bir anlatım olmuş..elbette gözyaşı da paylaşılmayı hakediyor Gamze..ama anlamlı şeyler için dökülsün yaşlar..boş yere akıtılmasın hiçbir damla..analar ağlamasın mesela..
sevinçte de hüzünde de kendiyle ve çevresiyle barışık olması insanın..bunu anlatmak istemişsin..evet maskeye gerek yok..ama malesef maskeli yüzlerin de sayısı çok..maskesiz bir dünya balosu diliyorum hepimize..tebrikler..👍👧
Dupduru bir anlatım çok beğenerek okudum
Evett , ''Uzun lafın kısası acılara en iyi merhem paylaşmaktır. Gözyaşlarımız yalnızken akmasın...''
Süper 👍 Sevgilerimle..
çok teşekkür ederim değerli yorumlarınız için 🙂