Acımdasın
Şubat’ın nevresimini değiştirip Mart için bir şilte attım, sensizlik de odun atacak har kalbime. Öyle işte… Biz bu gece de onunla birlikteyiz. Sen, yılların kılık değiştirmiş mütemadiyen vefasızı olurken ben buradayım. Eylemim diş geçiriyor bana. Sana durup sende ayları temize çekerken…
Gelişine düet hazırlamıştım, sensizlikle birlikte söyleyecektik. Gelmedin. Sustu ikili şarkılarımızın huzur nakaratları… Eminim, son kararım; sensizlikten bile bu kadar emin olmamıştım hep sen varsın sanıyordum. Üşürken bile ısıtacak olan elinin nöbetçi varlığıyla can buluyordum. Sen olmasan elin gelirdi, o da olmasa gözlerin bakarken ısıtırdı ve bir şekilde sonra da sen gelirdin. Artık eminim. Gelmeyeceğinden.
Kalbime baktırdım. Kalbimin yerinin farklılığından, damarlarımın tersliğinden ve bir şekilde anormal olan kalbimden bahsettiler… Oradaki varlığını görmüşlerdi aslında. Bunca yıl tek bir insan orada yaşayınca kalp de kendini şaşırıyor diyemedim. Yorgunum. Yorgunluklarımın gülümseyişi, uykularımın bir anda uyandırışı ve beni sana çağıran yılların iyi ki varsın deyişi de kesiliyor.
Nefesim artık yetmiyor. Üstüme sevap, ayaklarıma mutluluk giyinmek istesem de kalbime sensizliği geçirmişken bunların hiçbiri mümkün olmuyor. Yaka paça kovuyor beni aşk.
Seni yazdığım karelerin kopmuş ipinde cambaz gecelerin sonu geliyor… Acılı gülümseyiş içiyorum.
Tadı da acı… Buruk kahkaha dinliyorum, müziği kesiliyor ve buruk acı şarkısının yerine geçtiğini sanıyor.
Hadsiz! Hepsi, her şey sensiz çok hadsiz… Özleyiş yürüyorum. Bir adım sana, on adım sensizliğe, içli köfte geliyor aklıma. İçlendikçe. Yine yolumu şaşırıyorum. Hangi taraftı sen?
Hangi köşeyi dönünce severdin beni sen? Replay yaptığım şarkıların ömrü bir saniyede seninle yer değiştiriyor ve ben yine sensizliği dinliyorum. Orhan Veli’nin İstanbul’u dinleyişi havada kalıyor.
Üstat da âşıktı. O İstanbul’a ve ben hep sana. Hangi aşkın manzarası güzel diye sorsalar, gözlerinin buğu takviminden girer, özünün can kenarında inerim ve yalınayak yürürüm sana.
Yanlış yaptım. Sevmek, yanlışlıkla başlardı zaten. Doğru insan olunca doğrulanır, doğruyu bulurdu insan. Doğru insan olamadığımız her an yanlış yaptım ben.
Yanlışı sevdim ve sende tüm yanlışlar çok doğruydu. Affet beni. Kalbim… Böyle yutkununca bir şey batırıyorum ona her defasında. Doktor göremedi ama ben hissediyorum. Batıyorsun.
Kıymık seferinden acılı aşk yoluna bilet ayırıp tek izleyiciyle bitiriyorum seni ve her oyun yeni bir acı koltuğuna oturtuyor beni.
Sevdiceğim, düşündüğün şeylerin düşündüğüm sana denk gelemediği her salise adına özrümü kabul et.
Aşk rotası İstanbul’dan büyüktü. Birbirimize yürüyemedik, ağır vasıtalı yolculardık.
Kanıyor ama alışığım. Dokundukça orada, durdukça bende, sevdikçe acımdasın…