Açlık Bulutu
Dar Aralığa çit örülen sokağın üstünden atlamak,göğü ikiye yarmakla eş...
Beklemenin durağında durmaksızın engebeli yola seninle atarken kendimi
Ya tutsaydı ellerimi deli kıyamet,saklanmış utancın gölgesi olacaktı gözlerime nakşedilen tablo.
iki adımda bir insan olmanın hesabını vermeye çalışırken biz,
Ya tutsaydı sesimi yabancı ölecekti mavi içimin derinliğine.
Sonucundan şaşmayan kendimliğin inanmışlığıydı aşk.
Demem o ki,
Güzel şey sevmek
Lakin,
Ruhumu ıslatan yağmurun ayakları kırdı beni
Ya fazlaca öptüm ısındı bulutlar
Ya da bulut şeklini verirken ağladı avuçlarımın içine tarih.
Öyle ki,
Ruha ruhsuz kıyafet giydirmemenin mutluluğu içindeyken ve yenik düşmüşken
Köşeden gülümseyecek bakışlarıma
Dahası kenetlenecek günün ellerimde yağmursuz kuşları..
Dilimi susan sonbahar
Neydi içinin karışıklığı içimi yakacak kadar
Anlıyorum sanırım yalnızlığın öksürüğünde kazanılmaya meyilli davaları
Sevda harmanlı türküler
Ve gece gözlü harfler soluğumuzu yalarken
Git git bitmeyen yolları düz bir yola varmak adına artık anlıyorum.
Biliyor musun
Dizleri kırılırken takatin hiç böyle güzel ağlamadım
Sakın söylemeyin öldüğümü,ölüm bile kıskanır kendini kalbimden.
Uzanırken ellerim göğe
Sarı yağmura asılmadan uçurtmalar
Çekin şu üşüyen yanlarımı
.....