Adalet Mülkün Temeli Miydi? 5
Sosyal alan içindeki dışsal kuvvet bağ taşıyıcıları nelerdir? Nasıl belirlenir? Nasıl bir kesikli sürekli olmakla simetri kırılması verirler?
Sosyal alanlı totem alanın iş bölüşmesi, yardımlaşma dayanışma gibi doğada sağlatan alan ilişkisini veren kolektif bir enerji düzeni vardır. Bu tür enerji düzeni kısaca sağlama ve tüketme denkleşmesini veren birçok düzenlikti.
Toplumların da üretim yapan üretim hareketi düzenli, üreten, tüketen, kolektif bir bilgi birikimli teknik teknolojik kullanımlı, tasarım yapıp simulasyon edici birçok enerji düzen denklikleri vardır.
Sosyal alanın merkezle iletişsen ve merkeze ulaşan kısıtlılığı; alan sınırı ile merkeze ulaşma kişilere bağlı da olsa sosyal hareketlilik mesafesidir. Sosyal alan hareketlilik uzaklığı sosyal alan kontrolünü ortaya koyar.
Sosyal alan hareketliliği, alan sınırlanmasıdır. Sağlama yapılan kaynak kıtlığı ya da beslenme enerji kıtlığıdır. Kaynak kıtlığı, sosyal alanın nasıl ve nice olmasının nüfus sınırlanmasıdır.
Demek ki kaynak kıtlığı olan çevre, dışsal bir kuvvet taşıyıcıydı. Merkeze bağlı çevrenin ıraksama veren uzamı sosyal hareketlilik durumu ile belirleniyordu. Sosyal hareketlilik alanı alan içinin olması gereken yaklaşık nüfusu ile kritik değerde altı içsel kuvvet taşıyıcı gerçekleşmesiyle, kesikli sürekli oluyordu.
Ve sosyal alan hareketliliğinin bir parça grubu av giderken, avlanırken aynı anda diğer bir parça grubu; güvenliğin sağlayacaktı. Yavru bakımı yapacaktı. Barınma, korunma gibi içten gelen yöneltmeyi veren kritik değerli altı kuvvet taşıyıcısı durumlar; aynı anda, bir arada, düzenli karşılık denklikleri veririrler.
Kritik değerli gerçekleşmeler tekil kişi üzerinde neyin ne zaman ve nasıl gerçekleşip ortaya çıkacağı gibi bir yer zaman gerçekleşmesi bağlamında karmaşık bir düzen içinde olmasıyla tedirgin edici, kaygı bozuklukları olabiliyordu.
Oysaki tekil kişimizde kaygı bozukluğu olan durumlar; sosyal etkili kolektif güç içinde karşılanma her an hazır, yer zaman karmaşası ve nasıl gerçekleşir kaygısı taşımaz bir kolektif uzmanlaşmadır. Böylesi bir düzenle bakışım olanlar; bu kolektif gerçekleşme içindeki düzenleyici büyüleyicilik ve büyüydü.
Kolektif enerji düzenleyici yaptıran potansiyel enerjiydi. Sosyal alanın kişiler üzerinde çevrim edilen nüfus kadar parçalı edilmesindeki üstel çarpanla olması demek sosyal düzenleyici durumların bir arada oluyor olmalarıydı.
Bu durumda kolektif kuvvet taşıyıcıların bu tür düzen fiziği ve sentezi ile sosyal yapının bileşimini veren kimyası ortaya konuyordu. Bu fizik ve kimya nedeni ile sosyal alan içindeki kişiler birbirini dışlamadan aynı düzlem içindeki bireylerle bir arada ve yan yana olabiliyorlardı.
Kişiyi ötekileştiren bir arada yan yana olmanın didişme salınımını büyüten köleci sistem ve köleci adaletti. Köleci yapı egemenler eli ile sistemin fiziğini ve kimyasını bozucu simetri kırılması içinde nemalanan yapıydı. Simetri kırılması ayrışmaydı.
Üreten alan içindeki kolektif işleyişin, kolektif üretim hareketi veren süreçleriyle ve kolektif emeğe göre katılım yapmasının pay alma karşılanmalı bir simetri özelliği vardı. Köleci sistemin mülk sahibine göre paylaştırma yapması nedenle, düzenlilik üretim sonunda mülk sahipliğine göre paylaştıran akış ile kolektif düzenlilik simetri kırılması verdi.
Kırılan simetri kuvvetlerinden birisi de kolektif alan içinde El kapılarını ortaya koyan hoşlanma duygu olan benci hislerin peşinde gitmenin bedelini olan öznel kuvvetti. El kapıları adaletin tecellisiydi. El kapıları adaletti. Adalet El kapılarını ortaya koyan mana düzenlemesiydi. El kapılarını gerçekleyecek her bir ayrıntı düzenlemesi de adaletin işleme ve gerçek olmasıydı. Adalet, El patentliydi.
El; kolektif yapı içinde sapmanın, kolektif varlık içinde bu varlıkla kişisi mal mülk sahibi olmanın, kolektif karşıtı yeni mana anlayışıydı. Malı mülkü olmayan kölelere, çalışmak; rızkını (!) aramakla adaleti ortaya koyacak olan da her bir El, her bir El kapısıydı.
Oysa rızk dediğiniz kritik eşduyum değerleri üzerinde ortaya konan kolektif gücün doğada üretim yapmasıydı. Yani üretim enerjiyi dönüştürme bilinciydi. Bu nedenle rızk kişiyi kendisine topluma yabancılaştırma hilesiydi.
Kolay değildi bin bir türle bin bir El kapılarını ortaya koyan adalet. Bu adalet içinde yeryüzüne dağılıp rızkınızı arayın diyordu.(El kapılarında, çalışarak-kölelikle- rızkınızı arayın diyordu.
El, eşduyumlu, kritik değerli çekenle; kolektif bilincin ortaya koyduğu enerji düzenine rızk diyen, bir hile ve aldatmaydı. Kişiler "adaletin bu mu dünya" demekle; ironi yapmayıp gerçeğin bilincinde olmayıp, adaleti El kapıları olarak bilmenin meşumluğunu ortaya koyan imanın kolektif bilinçten sapmanın faturası olduğunu hiç bilmeyeceklerdi.
Kolektif alanın eşduyumlu (empati yapan) kritik değerli potansiyeline (sıkletine) karşın ne inşanın başlangıcında ne inşanın sırasında ortada olmayan; o koşullarda hiç bir potansiyeli bulunmayan zengin fakirlik sıkletini (yüksek alçak durumla bir baskı ve basınç farkı koyan potansiyel) çevrim ekseni yapmak; ironi bilinç olmamakla "adaletin bu mu dünya" demenin bilmezliğiydi.
Böylece sistem kişileri; mülk sahibi olanla, mülk sahibi olmayan, efendi ile köle, ezenle ezilen; zengin ile yoksul, diye simetriyi kırıp kişileri ötekileştiriyordu. İşte adalet bu ötekileşmeler arasında simetri kırılmasını veren özellik içinde dengeyi arama ve sağlamanın kurallarıydı. Adalet öteki oluşu, kamucu simetri kırılmasını önlemiyordu. Aksine bunu daimi kılıcı dengeleri ortaya koyabilmenin zorbalığıydı.
Kolektif simetri kırılmasıyla (toplu-genel seyirli simetri kırılmasıyla) farklı farklı pay alan hatta hiç pay alamayan dilenciler ordusunu ortaya koyan; türlü türlü ayrışmaları, ötekileşmeleri veren parçalanma içindeki kuvvet taşıyıcılarıyla, bugünkü ahlak ve ahlaksızlıklar; tüm kötülükler ortaya konmuştu.
Bu tüm melanetler sürecin kolektif üretim aşaması sonrasındaki paylaştırma aşamasında; paylaşımı kolektif süreç akışına göre değil de El mana anlayışına göre pay edilmesi nedenle ortaya konuyordu.
Demek ki kaynak kıtlığı olan çevre, hem kaynak sağlatmanın; hem kaynak kıtlığı olmanın kendilikten ve zorunlu dışsal bir kuvvet taşıyıcısı olma potansiyelli durumu vardır. Kaynak kıtlığı etkisini taşıyan bu kuvvet; nüfus sayısını, nüfusun nasıl ve nice olma durumunu belirliyordu.
Kaynak kıtlığı itmesi olan kuvvet, kritik değerli kuvvet etkisi nedenle grup içinde kişileri aynı düzlem içinde yan yana tutarken (atom çekirdeğini bir arada tutan nükleer kuvvet gibi çekirdeği bir arada tutarken), grup dışında kişileri bu grubun çekirdeği içine sokmayan kuvvetti.
Kaynak kıtlığı kuvveti dıştaki kişileri bu grubun totem alan düzlemi içinde; bu grupla yan yana bulundurmayan adeta Pauli dışlamasını veren (fermiyon) kuvvetti. Dıştaki kişileri bu gruptan ayrı tutan kuvvetti. Kaynak kıtlığı kuvveti iç enerji düzeni içinde yan yana oluştaki nüfus sayısını belirleyen düzenlemeydi. Kaynak kıtlığı kuvveti, çekirdek kuvveti içindeki çekirdeğin eleman sayısını sınırlıyordu.
Yani sosyal alanlı kolektif simetri ve üreten alanlı kolektif simetri bir kuvvetler birleşmesiydi. Köleci sistem kolektif simetriyi kırmakla adalet-adaletsizlik, iyilik-kötülük, savaş-barış, köle-efendi, özgürlük özgürlükten yoksunluk, mülklü-mülksüz, zengin-fakir gibi akla hayale gelmeyen türlü kuvvet taşıyıcı parçalanmalarla darbın, gaspın, cinayetlerin, hırsızlıkların kaynağı kolektif simetrinin bozulmasıylaydı.
Böylece dıştaki kaynak kıtlığının kuvvet taşıyıcısı, alan içindeki iten aynı düzlemli çekirdek bileşiminin sayısal değerini belirliyordu. Dışta da başka totem gruptan bu totem grup içine nüfus eklenmesini ya da eklenememenin totem alan kimyasını belirliyordu. İçte artan nüfusun göç etmesini belirliyordu vs.
Üreten ilişki dıştaki kaynak kıtlığı olan kuvvet etkisini hayli aşan bir kolektif egemenlik ve kolektif bir özgürlük alanı olmuştu. Sağlatan sosyal alan içinde, aynı düzlem içinde bir arada yan yana olmanın “benzerlik ilkesi” parçalar dünyasında da vardı.
Temel düzlemli parçacık dünyası içindeki yan yana bir arada olup olmamanın fiziksel, kimyasal süreçler karşılığı fermiyon atıflı bir Pauli dışlaması ile baryonik süreçlerdi. Parçacıklar dünyası ile sosyo toplumsa alan dünyası içindeki yan yana bir arada bulunmanın; yan yana bir arada olmama durumları bir benzerlik ilkesidir.
Yani aynı durum ve aynı özellikle olmadan birbirine indirgenmeden aynı kuvvet taşıyıcı etkilerin türlü türlü ad ile büründüğü kılık içinde biçim içinde olgu olay durumları ortaya koyabilmesiydi.
Bir arada yan yana oluş veya olmayış ilkesinin hayat düzeni içinde karşılığı hücre doku organ vücut seçiciliği olmakla vücut (ben) seçiciliği koloni yel yapılarla, sürü grup ilişkisi gibi sosyal yapılarla, üreten toplumsal ilişkilerle aşılmıştı.
Konu başlığı olan adalet mülkün temeli midir? söylemini konu sonunda birkaç paragrafla yeniden ve yeniden vurgulayacağım. Konuyu lafızdan değil bu anlatılan başlangıç ve kuantum derinlikli analiz ve sentezler eşliği içinde olan düzlem derinliği boyutuyla anlayacaktık.
Fermiyon düzenli yapılar aynı enerji düzeni içinde yan yana ilişkiyle olamıyorlardı. Baryonik düzenli yapılar aynı enerji düzeni içinde oluyorlardı. Sosyal alan aynı kritik değerli kuvvet taşıyıcılarından oluşmakla, bir düzen içinde baryonik bir yan yana gelişin benzerlik özelliğini anıştırıyordu.
Çevresel kaynak kıtlığı olan kuvvet taşıyıcısı, sosyal alan içinde sağlama yapan kuvvet taşıyıcısının ya da üretim yapan üretim gücünün sınırlı sonlu olması nedenle belli sayı değerinden sonra kişi nüfusu dışlıyordu. Bu kolektif alan dışlaması da fermiyon özelliği çağrışan, bir kuvvet taşıma özelliğiyle benzerlik taşıyordu.
Fermiyon ilişkisi aynı oyuk boşluğa dek oyuk alnı içinde birbirini dışlarken (bak. Paul dışlaması), baryonik ilişkiler aynı oyuk alanı içinde enerji transferiyle yardımlaşma, dayanışma, kovalent bağ (üretim gücü) paylaşımlı bir yan yana ilişki ortaya koyuyorlardı.