Ağlanacak Halimiz
Benim özellikle eğitim ile ilgili konularda takıntım vardır;takıntı,psikoloji biliminde bir hastalığın adıdır ama sosyal bilincimiz açısından bir anlam ifade etmiyor ne yazık ki.Ben determinist bir insanım,hiçbir şey ama hiçbir şey "sebepsiz" olmaz,örneğin masanın üzerindeki su bardağı kendiliğinden yere düşüp kırılmaz ya rüzgar esmiştir ya da masaya birimiz çarpmışızdır.
Eskiden-eskiden diyorum çünkü gerçekten tarih oldu ve olmaya devam ediyor bazı güzel şeylerimiz-her ne kadar tartışılsa,her ne kadar o neslin cahil olduğu yüzlerine vurulmak istense de,ne mezunu olursanız olun,şunları kesin bilirdiniz:
*Andımızı(Bu konuda hiçbir şey yazmak istemiyorum ve andımızın kaldırılmasında kimin ve kimlerin elleri varsa onları vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.)
*İstiklal Marşı'mızı.(İlk iki kıtası değil tabi,on kıtasını su gibi ezberlerdik hatta öğretmenlerimiz soru sorarlardı:
"İstiklal Marşı'nın yedinci kıtasını oku!)
*Çarpım tablosunu.(Defterlerimizin hep arka kapaklarında yer alırlar,bize matematiğin anayasası olduklarını ispatlarlardı adeta.Şarkı söyler gibi ezberlediğimiz o günler çok eğlenceliydi.)
* Namaz surelerini.(Vakit namazlarını kaçırmaz her sure ezberlediğimizde öğretmenimizden hediyeler alırdır.Yaklaşık otuz- kırk tane sure ezberlemiş olurduk,dualar hariç.)
*Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni.(Bütün ders kitaplarımızın ilk sayfasında yer alır,her kitabı açtığımızda bizlere öğütler verir ve en çok şu cümlesi hoşumuza giderdi,bizleri motive eder,cesaret verirdi:
"Ey Türk istikbalinin evladı!İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
Eğitimin bu beş yasasını bilmekten bir kez daha gurur duyuyorum.
Bugün aramızda küçük bir sohbet geçti yiğenlerle akşam yemeği öncesinde, birisi lise ikinci sınıfa gidiyor,diğeri geçen yıl mezun oldu kız meslek lisesinden.
"İki yüz lirayla tanesi altı liradan kaç ekmek alınır?"Sorduğuma bin pişman oldum ve utandım,bu kadar da hafife alınmamalı eğitim.Düşünüyor gibi yaptılar ikisi de,belli ki çarpım taplosunu bilmedikleri gibi dört işlemi de bilmiyorlar,telefonlarının hesap makinelerinden bölerek çıkan sonucu söylemeye çalıştılar,söyleyemediler çünkü iki yüz sayısı altıya devirli bölünüyor ve "üç ekmek alınır"diyemedikleri için de suçu hesap makinesine atıp ağlanacak hallerine gülmeye başladılar.
Evet sevgili dostlarım bu çocukların hiçbir kabahati inanın yok,neden mi?
Zorunlu eğitim adı altında,sınıfta kalmayı kaldırır,tüm öğrencilere bol kepçeden notlor vererek takdir-teşekkür belgesi dağıtır,herkesi lise veya üniversite mezunu yapacağım diye diretirseniz işte size tablo... Zamana da yazık,paraya da,umutlara da bunu yazarken içim acıyor.
Eğitim şereftir,namustur,dilerim bu yanlıştan biran önce dönerler.