Ah Lele Ah

Ah lele ahhh..

Günler aylar yıllar geçtikce yazacak, paylaşacak pek bir şey de kalmıyor değil mi ? Var ya; hele birde, o zalim acımasız yollar da ıraksa, aralarda engeller varsa be gülüm, yollar dikenliyse,, ah lele ahh.. "" Gönülden ırak olan gözdende ırak olur misali "" Kim bilir onca gündür, aydır, yıldır mevsimdir, nörüyon nediyon kim bilir..

Son kez seninle ayrıldığımızda rüzgarın dağıttığı siyah dalgalı saçların, seni son bıraktığımda güzel nemli boncuk gözlerin kalmıştı bende ve aklımda..

Sen de beni son bırakışında bir tutam sıcacık elim vardı senin avuçlarında.. Kim bilir şimdilerde sen neye benziyorsundur ? Yine ahu gibi narin mi yürüyüşlerin? Yine hala baştan çıkarıcı mı gülüşlerin ? Daha bir büyümüş, daha bir serpilmiş, daha olgunlaşmış, dışın gibi içinde güzelleşmiştir.

Ahh lele ahh.. Bilirmisin şimdi bilmem ki ? Zaman geçtikce, kah sendelencek, kah tökezleyip düşecek, bastonla ihtiyarlamaktan başkaca da kayda değer bir şey yok gibi sanki yaşam denen daracık dipli kuyuda. Belki de, biraz da akıllarda kalan kırık dökük, siyah beyaz anılarla, sol yanımızda ve iç cebimizde belkide çantamızda özenle sakladığımız, eski cüzdanın içindeki, çatlak siyah beyaz resimleri, bir süre daha. beraberimizde taşıdığımız, geriye dönüp baktığımızda anlatacağımız, hayallerimizde canlandıracağımız hatırlardan başka ne kalacak..

Ahh lele ah.. Zamanla kısa ve uzun, kimler girdi, kimler çıktı gönül kapımızdan; kimlere araladık kalbimizin örtülü perdelerini, kimlere kapattık girmesin diye, kimleri buyur ettik gönül sofralarımıza.. Belki hayat bütün bunlarla güzel, hele birde sen varken evet evet daha da güzeldi !! Adı üstünde ' hayat ' yaşamaya değerdi...

Şimdi ise sensiz yalnız, ama içimde varlığın dalgalı saçların ve boncuk gözlerinle, sensiz geçen gecelerin sessiz yalnızlığına doğan sabahların güneşini izliyorum..

Kimseye el uzatamıyoruz artık, uzatmaya çalışanınıkinide tutamıyoruz, bir bit yeniğ arar, korkar olmuşuz dostca uzatılan ellerden. herkes kendi telaşına düşmüş, işsizlik, geçimsıkıntısı derken, bu zamanda insan sevmeye aşık olmaya bile vakit bulamıyor...

Oysa, o kadaaar çok insanımız var ki; kimi yana döne etekleri tutuşan, pür telaş, ipince upuzun dumanında treni kaçırmamak için paçalarımıza yapışan; kimi olabildiğince dingin ve umarsız, deniz kıyısına terk edilmiş şezlong misali, varlığımızdan hoşnut ama bir o kadar da kayıtsız...

Günler aylar yıllar geçtikçe yazacak, paylaşacak pek bir şey de kalmıyor değil mi... O eski günlerden başka ,hele aralarda heep uzaklıklar varsa.. "" Gözden ırak olan gönüldende uzak olur "" misali. Kim bilir onca gündür, aydır, mevsimdir, yıldır ne yaparıım, ne ederimm....

Ya sen ne yaparsın ne edersin şimi be gülüm..

Sevgiler, dostluklar, hepimizle, ikimizle, ikinizle ve sizinle olsun, bal tadında kalabildiğimiz kalabildiğiniz sürece....

Dost başka söyler, seven başka, ayrılan başka..

( N.K. Nisan 2011)

27 Nisan 2011 2-3 dakika 31 denemesi var.
Yorumlar