Ahval-i Kıyamet / Yalnızlık
'Yalnızlar, kendi aralarında ikiye bile ayrılamazlar'.
Metin Üstündağ
'yalnızlık bir yankıdır!'
Tercihen seçilen yalnızlık yalnızlık değildir. Yalnızlık başka bir şeydir. Kapını kimsenin çalmaması / kapıyı çaldığında kimsenin açmaması, telefonunu kimsenin aramaması / telefonunu eline aldığında arayacak kimsenin bulunamayışı, sokağa çıktığında kimsenin selam vermemesi ve selam verecek kimseyi bulamamaktır yalnızlık. Boş duvarlara sesinizi bıraktığınızda döndüğü yer yine kendi aksinizin olması ve kulaklarınızda kendi sesinizin yankılanması gibi bir şeydir...
Bir kasırgadır yalnızlık, bir volkandır, bir çığ düşmesidir. İnsanın üzerine üzerine gelen, yıkılan, insanı ağırlığının altında ezen şeydir yalnızlık. Saatin tik taklarının çığlık olduğu gecelerde, doluya koysanız almayan / boşa koysanız dolmayan, armudun sapı / üzümün çöpü derken dert edindiğiniz her şeydir yalnızlık. Hastalıktır kimi zaman. Sancısı içinizi kemire kemire tüm vücudunuza yayılmış habis bir ur gibidir. Öldürmeyen ama her daim süründüren bir hastalıktır, insanı dirhem dirhem azaltan...
Yalnızlığın algılanışı konum ve insana göre boyut değiştirse de, melankolisi hep aynı kapıya açılır. En sıkı arkadaşı, kadim dostu hüzündür. Kalabalıkken mutluluğun eşlik ettiği zamanlar neden sonra yalnızken hep mutsuz yakalar insanı. Nitekim bir nevi mutsuzluktur yalnızlık. Yalnız ve mutlu olan ne de az insan vardır kendi tek başınalığıyla gurur duyan, kahkaha atabilen tek ağzıyla, ona eşlik eden o iki gözüyle ve aynaya yansıyan suretiyle. Zira aynadaki asık yüzden başka biri yoktur çevresinde. Mutlu olduğunu iddia edemez hiçbir yalnız insan.
Her gün kahvaltıda zeytini, peyniri, ekmeği tek başına yiyen, sütü tek başına içen, gezmeye tek başına giden, koşup koşup hiçbir yere varamayan nice yalnız gibi, kalabalıklara karışmaz hiçbir yalnız, karışamaz, yer açamaz, sığamaz içlerine. Bazı yalnızlara ?yalnızlık' bir boyun borcu gibi yüktür. Üzerine yapışmış paslı bir koku, giymek istemedikleri tuhaf bir elbise gibi, yafta gibi üzerine yapışmış zorunlu bir tercihtir. Kim ister ki böyle içlenmeyi, dertlenmeyi, sigara üstüne sigara bitirmeyi ve kim ister terk edilmeyi... Ama yalnızlık biraz da kaybolmaktır. Bulmaya kalkıştığında, kendi içinde yolculuğa koyulan, kimseye sataşmayıp, kimseye yük olmayıp, kendi kayıp şehirlerini gönül coğrafyasında keşfe çıkmaktır bir kaşif edasıyla -ki her daim seyyah olanlar yine yalnız insanlardır.
Yalnızlık olması gerektiği kadar, olması gereken dozda, olması gerek yerde, olması olası, kaçınılması mümkün olmayacak derecede zordur. Yalnızlıktır işte, başka izahı yoktur yalnız yalnızlıktan başka, yaşamayana anlatması güçtür. İyi tarafları yok mudur peki? Evet vardır! Yalnız insan hürdür örneğin. Hesap vermez kimseye hesap da soramaz. Sorumlulukları bir tek kendi üzerine alır. Çölde yaşayan bir bedevi gibi çaresiz kaldığı anlarda sığınacak kimsesi yoktur ama akrep gibi kendi panzehirini yine kendi içinde taşıyan da odur. Zira kendisinden başka yarasına merhem sürecek dostları yoktur yalnız insanın. Kimsesizdir onlar, biraz çaresiz ama kimseye boyun eğmez edalarıyla, tatlı bir müzik eşliğinde tek başına dans ederken mesut ve bahtiyar bulabilirisiniz onları. Yalnızlık bir tercihdir ve tercihen seçilen yalnızlık yalnızlık değildir.
fulya/nisan2011
"Yalnız insan hürdür örneğin. Hesap vermez kimseye hesap da soramaz. Sorumlulukları bir tek kendi üzerine alır." kimseye hesap vermez yalnız insan, bu bağlamda sonsuz hürdür belki ancak kendisiyle hesaplaşır sürekli, en zor hesaplaşma şekli de budur bana göre...sonsuz tebrikler deneme için
Bir şiirinde ''Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz''der Özdemir Asaf. Az da olsa kimi zaman insan etrafında kimseleri istemiyor, kendisi ile bir bakıma hesaplaşıyor. Yine de hayat her zaman dostlarla, arkadaşlarla daha güzel. Kumrulardan biri eşini kaybettiği zaman diğeride fazla yaşamazmış doğa kanunu ama sevgininde yüceliği var aynı zamanda. Eskiler bilirler Dail Carniege diye bir yazarın ''Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı''diye kitabı vardı, ama bu iş kitaplardan kısmen öğrenilir, pratiği ise hayatın içinde yaşayarak ve hata yaparak tecrübelerle kazanılır. Güzel bir denemeydi okuduğum Fulya hanım kutlarım yürekten...👍