Ait Olduğum Yere Doğru
..Ait olduğum yere dönebilir miyim bilmiyorum, bunca olan içinde sessizce izliyorum. Büyük bir gürültü kopuyor, durduğum yerden başka yerler görüyorum, çöl tepeleri yer değiştirip dururken, sessizce bekliyorum. Gücümüz yetiyor mu iyiliğe, sevgiye, açlığa, barışa, inanca... Biz olmaya çalışarak harcadığımız doğaya, yaptığımız yanlışların telafisi olmayan sonuçlarına. Bugün bize gösterilenleri işliyoruz. Konuşmak yerine izliyorum, hareket etmiyorum ama var olduğumu hissediyorum, ruhumun içine saklanıyorum, görünmek istemiyorum. Gökyüzü düşlerinden uzağım artık ya da uçup durduğumuz şu rüyalardan, burada sadece ben varım öfkeden uzağım, bize öfkeli değilim artık...
...Gecenin yontulmuş sessizliğinde duymamak için çınlayan kulağımı senden aldığım kol saatini yakın tutuyorum kulaklarıma. Ben daha önce hiç çölde bulunmadım... Karşıma aldığım yansımamda güçlü bir askerim ve evet ben hiç asker olmadım. Kafamı kazıdığım zamanlar buyum ben ve evet ben hiç silahla ateş etmedim. Eve dönüş yolu uzadığında ortalarda bir yerde duruyorum, soluyorum bol kükürtlü havayı, ne çok ışık var şehrimde ne çok ben olduğum benler, kimseye aldırış etmemek elde değil. Kime 'sizler' diyebilirim... Hareketli teneke kutular geçiyor her yerden, kim döndürüyor bunca çarkı... Olanca hızıyla büyürken çimler ve açarken ışıltılı güneş, izlemekten mahrum bırakan kim? Oldukça fazla işim var, büyümek gibi...
Ellerim bu aylarda çok üşür, çatlaklarından kan süzülemeden donar. Ben daha önce Matterhorn'a hiç tırmanmadım... Eldiven kullanmadığım her kış günü usta bir dağcıyımdır ve evet ben hiç tırmanış yapmadım. Arkama bakmadan yürüdüğüm zamanlar buyum ben ve evet ben hiç tabelaları kullanmam. Benler dışında tüm varlıklar sıradan hayatlarına devam ediyor, uçuşan kuşlar ne kadarından haberdar, şiddetin konservelenmişlerini ne kadar taşıyabilir öküzler.
Beraber yürüyebileceklerim nerede? Bizi bir günden, bir başka güne taşıyan araçlar sandığımdan soğuklar, kimse konuşmak istemiyor, kimse yarı yolda durmak istemiyor. Onlar bana çok benziyor, aynı kıyafetleri giyiyoruz, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız o kadar benzer ki, kimsenin olmak istemediği oyunlar içindeyiz ve durakları sayarken mekanik ses, ben seni düşünüyorum... Seninle hiçbir yerde olmak istiyorum, sıradan olmak istiyorum.
Vapurla boğazı geçerken tuz kokarım. Ben daha önce hiç 'hiç' olmadım. Denizin üstündeyken hiç olurum ve evet... Düşüncemde, karaya dizilmiş her bir yapıyı yıktığımda yerine doğaya ait bir şeylerde koyamam, sadece izlerim. Derinlere düşmeden havada asılı durmak gibidir bu.
Diliskelesinden geçerken el bombası atılıyor oturduğum vagona, camı kırarak giriyor içeri, ışıklar olacaklardan haberdar sönüyorlar patlamadan önce. Eğitim durumlarını düşünüyorum oturanların, yıkanmaktan yada eskimekten mi sünmüş bilmiyorum koltuk başlarındaki reklam çarpıyor gözüme 'Vakıfbank burası sizin yeriniz' ...