Aiti Eşme 3
3] Ama sonuçta da, bireye özgü ve özel olan sağlayışlar ortaya çıkacaktır. Dışarıdaki sağlayışlardan, birey içine girdilerin kabulün de; birey pasif olmayıp, dışlayan, yadsıyan, seçicilikle bir seçme ayıklama ilkesi tutumları, olacaktır. Bunun ana kriterleri de, sosyal ortamlar içinde; totem ve tabucu yaptırımlardan somutlaştırılmasıdır. Toplum içinde de, toplumsal merkezi otoritenin, hukuki eşmesi ile olacaktır.
Tabu ve totemi anlayışlar, bir dönüşme; dönüştürme ilkesi ile belirtilmesidir. Totem ve tabucu olan otorite (yetke), kişiyi onaylayan, kişiyi kabul edilir kılan, kişiyi itaat ettiren ve örnekliği kabul edilen, bir onay işlem eşmesidir. Totem ve tabu ilkesi Özellikle de toplumlar öncesi sosyal hayatın var olan dinamikleşme ilkesidir. Totem ve tabunun kişiler nezdindeki okunması, kişilerde alerji yapmaz denli öz protein si olan, o sosyal birliğe özel, sosyal birlikçi tipleri oluşturmaktır.
Mensubiyet (aidiyet), sosyal kümenin (çevrenin) kişi içseline doğru girişidir (in put). Ve aidiyetin yine kişiler bir örneklemişse düşünce ve eylem belirimi olarak tekrardan, kişi içinden çevreye doğru etkisi vardır. Böylece kişinin kendisini cevabi tutum olaraktan, ihtiyacını çevreye yansıtma, ihtiyaç sağlanış girişmesidir. Yani kişiler çıkış (out put) düzenleme enformasyon ilişkisidir. Dıştan içe doğru bir eleme ile akıl koyan, süzgeç ilişki iken; içimizde dışa yaptıran baskı koyan, kopyalatan, örnek alınan bir düzen ilkesi biçimine bizi dönüştürmesi, izinlerin kullanılış ve izinlerin sınırlanış yasaklı (tabu) tutum aşışıdır.
Aidiyet olumlu kılıcı tüm yerliliktir. Yani başlangıçtan günümüze, Dünya'nın her yerinde, sosyal birlikler içi organizedirler. İnsan gruplarında ve insan topluluklarında; hayvanlara dek sürü grup ve topluluklar içi gelenek ve görenekleri de, dâhil; sosyalleştirmeler için çekimli, normsak kurallaştıran, ilkedirler. Davranışların meşruti etlikle ve yaptırımcısı oluşla oluşturmadırlar. Toplumsal yapıda da vardırlar, ancak kısmen egemendirler.
Benci, biyotik birey gereksinimce tutum aşışların; dışarıdan organize olmuş biçimiyle, ihtiyaç sağlayış kurumlaşmasıdır. Bu disiplin içine, insanın gelişen soyutlama gücü de, dâhilen giriştirilince, aiti eylem gücü pek yüksek olmuştur.
Başlangıç toplum ve halk yapıları içinde insanların, saygın olan ve animizmce sanılarıyla; öncü, atacı deney biriktirimleri vardı. Bu sanışla önceden bilinirliği (tecrübe aktarımını), ata ya da atalar, simgesel (somutlayan kabul) totem otoritesi aktarımları içinde olaraktan, totem sistemi içinde ardıllarına doğru geçiştiriyordular. Bu geçişmeler içinde ata yaptırımlı; atalar gözetmesi, ata inayeti görürü yaptırımının meşruiyet ligi vardı. Yani önde olanın, sözü vardı. Deney ve tecrübenin olanın, akıllı oluşu vardı. Hatta yeni çıkmazlar karşısında da, bunlara; yine simge dönüştürücülere (converterlerle), danışılması vardı.
İlk aidiyetçe oluşma duyguları, ata soy oluş totemlerin çekeğinde idi. İlk insanın doğum ve ölümlerle birlikte varlıktan varlığa geçişen ruh geçişi anlayışı vardı. Bu tür mana ilkesine, animizm de, denen her şeyi canlı algılayan ve bu yüzden de, her şey tarafından görülüp gözetildiğine dek izlenen bir anlamlar ilkesine sahipti. Bu yüzden her yerler ve sonra da giderekten kısmen belli yerlerde, tören ve buluşma alanlarında, çalılıklar ruhu, kayalıklar ruhu, dağlar ruhu gibi tabu kılışların, totem fetiş, mana, akıl, ruh saygınlaştırmaları vardı.
3-İnsanlar, yerleşik yaşama ve çoban oluşla göçerlik yaşama geçtikten sonra, toprağın ve hayvansal emek üretiminin, ilk ürünlerini, şaman, kam, kâhin, büyücü, gibi kişilere, bu, ilk ürünleri sunmaya başladılar. Bu hassas (duyarlı) kişiler de, bildiklerini, güya ata soy totem aracılığı ile sağlıyorlardı. Büyücüler (biliciler) kendileri ile atalarının ya da totemlerinin, arasında bir haberci idiler. Büyücüler, atalarının ruhu ile kendileri arasında bir aracı; bir uyaran; bir mesajcı ve bir sakındırıcıdırlar. Böylece büyücü, ya da şamanlar veya rahipler olan (mananın dili) kişiler; mana ilkelerini tebliğ eden, iletiştir mendiler.
Bu ilk emek ürünlerini ruhanilere sunuşları, aidiyet ilişkisinde tarihin en büyük uygarlaşma adımının atılmasını sağladı. İnsanların bu ilk emek ürünlerini toteme sunuşları, insan kurbanının yerine geçişin başlangıcı olacaktı. Bu büyük bir soyutlama gücünün doğuşu idi. Artık hayvan ve bitkiler de, insanların canını kurtaran ve insanlara değerce denklik kazanan, insanın eşiti olan, insanın dengi olan, insanın manaya geçişle soy oluş birliktelik gücünün, en doruk olduğu anlamalarla sunak kurbanları olacaktılar.
Bu ancak uzun git gel dengelemeleri sonunda olabildi. Artık ata soy oluş totemleri, birer hayvan, birer bitki, ata totem soy oluş olacaktı. Kurban kendi sosyal biriminin aiti bir kişi gibi saygınlaşıyordu. Deve ata soy oluş toplumlar, buğday, marul üzüm, hurma gibi soy oluşla hayvan ve bitkiler, ilk toplumların da aidiyet ata totemleri olacaktı.
İnsanoğlunun pratikçe, nesnelce, ilişkili aklının oluşmasından önce ve pratik aklının he mence yanı başında da, genetik motiflerinden mülhem, öz ihtiyaçlarından etkili, baskıcı duyguları vardı. Duygular arkaik fantastik düşünmelerini ve ihtiyaçlarını sağlamaya yönlendiren, benci direktifler ve benci düşünmeleri oluyordu. İnsanların önce, bu tür iç algı ve ihtiyacı yansıtma eylemleri vardı. Ve kişiler bunların güdülemesi ile bu iç sel yansıtışlarıyla, dışında zorunlu izleği ilen sosyal, eylemsel grup içinde oldular, çok çok sonra da, bunlardan toplumcu olanın üretim verimliliği içine geldiler.
İnsanların ihtiyaçlarını yansıtma eylemi, sosyal topluluklar içinde, ya da toplumumsu grupların ihtiyaç girişimlerine değin yansımaları, yeni bir uyaran olaraktan, kendi üzerlerine aks etti. Bu aks edişler, dıştan; sosyal gücün baskısı olarak belirdiler. Bu beliriciler dönüşüp, yine kendi ihtiyaçları olan; barınma, savunma vs. gibi kendi iç baskıları nedeni ile içgüdülerin dıştaki paylaşılan izleği, kabul görüp, tasvip edilirliğinin bir enformasyonu oldular. İnsanın sosyal olmasının frekans geçişidir bu.
Sürecek
yüreğine kalemine sağlık abim
👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍