Aiti Eştirme 11

11] 2-Toplumsal aidiyetler, belli bir üretim tarzı ve belli bir üretim ilişkilerinin söyleş ildiği aidiyettirler. Buradan yükümlü oluşlardan ötürü, genel birleşmeleri vardır. Toplumsal aidiyetler, bugünkü haliyle, sizlerin yaşamınızı tek başınıza üretemeyeceğiniz denli kolektifçe geçmişli içeriktedirler. Toplumsal aidiyetler, geçmişe indirgenip, ayrılmayan, üretim ve tüketimlerin paylaşım alanıdırlar.

3- Üretim tarzınızın ve üretim ilişkilerinizin, paylaşımlarına dek, düzenleyen sözlen ilmesi; toplumsal meşruiyettik aidiyetinizdir. Ve icabı hal ile değişir olan hukuk birliği aidiyetliğidirler.

4-Toplumsal hukuka dek sağlayışların belirmesindeki tutumlar, eş deyişle, karşılıklı etkileş enli taraflar olaraktan; toplumun bir yurttaşı olaraktan; hak ve görevlerimize dek sağlanıştı olan girişmelerimiz de, aynı zamanda bir demokrasi aidiyetliğimiz olmaktadır.

5-Toplum, hep yeni durumlarla, daima; sözleşen ilkeler aidiyetliğinizdir. Ki demokrasi aidiyetliğinin çalışmasıdır bu. Demokrasi sözleşmenin beliren gücüdür. Demokrasi akla gelip, yakıştırılan; sanı kanı türcü soyut ifadelerimizi, halk sal alanla, toplumsal alana değin oluşla her bir alanlar işleyişinin içine doğru, kendi fantezilerimizin, diğerine yük edilmesi olgusu, asla değildir.

6-Toplumsal karakter; toplumsal bir (namla) patent koyuş aidiyet sözleşmesidir. Ki bilim, kültür, sanat, edebiyat, spor gibi aktifliklerin toplumsal sağlanışına dek başarıların sevinç eşmesi bu aidiyetin belirişidir. Söz gelimi Ay'a ilk gidenlerden, filan toplumun üyesi olmak gibi aiti olukça belirmeler bu kabildir. Ya da ilk sibernetik sistemleri bulan filanca toplumdan olmak gibi. Ya da Nobel almak, sportif başarılar sağlamak gibi. Bunların hiç biri, halkın ödev ve yükümlülüğüyle, etnik tavırlarıyla, genelde başarabilir yükümlülükler değildirler. Üstelik halk sözleşmez. Halk hoşgörüce tutum içinde oluşla bir çeşit cemaatçi görünümleri halkın tutum aşmasıdır.

7-Toplumsal aidiyetin bir başka beliriş biçimi ve sözleşmesi de rekabetçi emek içinde olup, toplumlar arası ilişkilerde başarı ve başarısızlıklara dahil olmalarıdır. Bu sistemler arası, sistemin kontrolüdür.

Bu kadarla toplumsal aidiyeti belirtmek, elbette yeterli değildir. Dahası güvenlik, eğitim, sağlık gibi aidiyet sözleşmelerini fazla detaylandırmadan dile getirir olmak, yeterlidir sanırım. Toplumlar dağıldı mı, bu toplumsal aidiyetliklerin hepsi yıkılır. Ekonomik ilişki temellerini ve bu ilişkilere değin kültürü oluşturmadan da, yeniden üretmek, birden mümkün olmaz.

Oysa halk yapıların dağılması ile etnikçi, totem temelli olan dini inançsal, gelenek sel aidiyetlerin, hiç birisi; dağılmadan kalırlar. Kalıcı olan temel aiti çekimlerin etrafında küme eşilen temel, ilkel yapısı ile sürer gider. Sosyal organizmaların (sosyal birliklerin, komünlerin) var oluşlarının ilk atom ize oluşma durumları etnik yapılarıyla var oluşlarıdırlar. Nasıl elektron ve protonlar iyonize olmaktan çok, atom kümesi olarak ilk ilişkin oluşmaların sistematiğini verirler. Ve her birleşmelerle de, atomlar kendi mahiyetlerini değil, ama belirgin özelliklerini yitirirler. Ve yeni bir özellik kazanırlar.

Nasıl atomlar, her birleşmelerle, yeni güç ve yeni özellikler alırlarsa, etnik yapılar da, sosyal birliklerin içinde iş eşerek büyük sosyal birlikçi aile ilişkisini oluştururlar. Her bir etnik sosyal birlik, bir çeşit her bir sosyal atomdurlar. Etniğin sosyal birlikçi aile olmuş hali, atomun çok büyütülmüş halidir. Yeni bir güç ve yeni bir özelliktir. Halk, etnik olanların rengini yansıtan, yeni özellikli bir sosyal bileşiktir. Yani halk sosyal moleküldürler. Halk, sosyal atomların bir bileşiğidirler.

Bu nedenle toplumsal aidiyetli öznel yapılardaki, toplumsal özel oluşumlar da tarihi bir sosyal gerçekli somutluktur. Nesnel somutluktur. Ancak toplumun bir ürünü olan halktaki bilimsel somutluklar da, felsefi kültürel somutluklar da; etnik yapılar üstü olan ve halk üstü olan, yepyeni aşamadırlar. Bunlar kanaat önderliğine dek sentezdirler. Ki kanaat temeli etnik özellikler düzeylerindeki farklılıkların inanç olarak, fiili, cari sürer olan şeklidirler.

Halk dini içinde bu etnikçe özelliklere değin, mezhep yorumu, ya da içtihat farkı gibi hoşgörüce edilişlerle ya da çatışmalar içinde, görünüp süren etnikliklerdir. Halkın yapısı içindeki, etnik ittifaklar; aralarındaki girişmeleri sonunda, gelişme aşamalarının ortaya koyduğu bir, birleştirilme düzlemidirler. Yapı daima etnik yapıyı aşarak, ileri işler, geriye çözülen yapılar, ne akli ve ne de, bilimsel değildirler.

Tarihi geri akıtarak, toplumsal aiti sözleşmenin içine; bir sözleşme bile olmayan etnik aiti yapılarınızı, demokrasidir deyişle, insan hakkıdır diyerekten, tekrardan getirilemez bile. Çünkü bu tür girişmeniz demokrasi bile değildir. Çünkü etnikliği siz bu mevcut hukukla sözleşmemişsinizdir Etniklik toplumsal olan bir yükümse değildir. Ve de etniklik toplumsal kavrayış içinde sözlen ilemez de.

10)Etnikçi var oluşlar, toplum içinde, toplumsal bir gereklilik değildirler. Etniklik toplum olmanın mayasında olmayan, topluma aykırı bir var oluştur. Çünkü toplumlarla, etnikliğinizi hiç yüküm etmemişsinizdir. Esasen edilemez de. Etniklik, toplum da herkesçe paylaşılır ve işlevsel ve ihtiyacı değildir. Etnik yapılar, toplumun genel onay sözleşmesini taşıyamaz. Etniklik toplum içinde her gün yeniden ve yeniden üretilip paylaşılır değildirler. Etniklik özleri gereği kendi dışındaki etnikler girişmesi olan diğer aidiyetlikleri de birleştirebilir olan bir yönelim değildirler. Etnikliğin, toplumsallığı ve toplumsal ittifakları da hiç olamaz.

Aslında, etnik anlayışların temeli de, bir çeşit inanç aşmadırlar. Totemce bağ inanç aşmanın; bölge ve coğrafyaya dek olan özel damgayı taşırlar. Etniklik kapalı devre sistem özelliğinde olan bir girişmedir. Etniklik sosyal birliklerin mayasıdır. Ve kendisine özgü kazanımca birikmeli oluşla sosyal geçiş enlidirler. Yer ve zamana bağlı, kazanılmış kimi kültür ve kimi bazı etkin elli, biyolojik özelliklerin dar tutulduğu bir yapıdırlar. Etniklik, özgün gelenek olaraktan, tabu olaraktan, sosyal kültür olaraktan, kimi biyo sosyal sıklaşışların sahiplenilmesidir. Etnik yapılar, apayrı hasletleriniz bile olsa, toplumsal yapıyı bir kez ortaya çıkardıktan sonra, artık toplumsal yol alışın bir gereken özelliği değildirler.


Sürecek

21 Ekim 2010 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar