Aldanmayın
Aldanmayın...
-kardeşliğe-
Sevgili dostlar aslında olguları kavramların anlamlarında daraltırsanız görüp yaşadıklarınız sizi, yanılsamanın derin uçurumuna götürür... Kaybolursunuz... Kendinizi bulduğunuzda ise çoktan geçip gitmiştir beklediğiniz... Size uğramadan...
Bir eve misafirliğe gittiğinde, eline bir parça et alıp giden biri hani köpek saldırdığında eti uzağa fırlatır köpek ete doğru koşar adamda içeri kendini atar hem ısırılmaktan kurtulur... hemde hedefine varmış olur...
İşte durum budur...
Ne kardeşliği...
İnsanoğlu var olduğundan beri sosyal varlık gereği bir arada yaşamak zorundadır
öyle ise kardeş de olmak zorunda değil...
Çünkü gerçek zorunda olunan bir zorundalık var zaten... Birlikte yaşama zorunda lığı... Bunu da kimse bize bağışlamadı... Ukraynalı alış- veriş yaptığı bir Türk'ü kardeşinden çok seviyordur... Ya da bir Çinli, bir Kürt'ü alış-verişi olmasa da seviyordur... Kürt-Türk ne fark eder... Buna kim karşı çıkar...
Kardeşliği karındaşlıkla karıştırmayın, karıştırmıyorsunuzdur da, karıştırıp duygu sömürüsü ile ekmeğine- paryağ-yani yağın parasını-paranın yağını- sürenlerin destekçisi olursanız... Olduklarınız bir gün sizin başınıza da bela olur... Bugün olduğu gibi,
günün belki binde ya da on binde birinde aklımızın ucuna bile gelmeyeni; kimin tekelinde ise iletişim sektörü, bir haber patlattı mı... Son dakika haberi olarak hurra herkes in milli münasebetleri girer devreye... sorsan güruhtaki tek kişiye sigara paran var mı... Diyeceği,-iki gün önce sıcak bir çorba içtim.-olacaktır...
O halde? Yok kardeş... Yok. mardeş... Bunlar hep ideolojiktir... Kardeşim! Yanıltmacadır...
Dikkatimizi et parçasına çekmecedir... Biz et parçasına... Onlar içeri ambara... Oh ne ala...
yani dostlar kafa karıştıranlar bu karışıklıktan kendine pay çıkaranlardır............
O halde aldanmayın böyle kardeşlik hikâyelerine...
Eskiden işçi köylü kardeştir patron kalleştir...
şimdi Kürt Türk kardeştir peki kim kalleştir hükümet mi?...devlet mi?...
Devlet kelimesinin içeriğini açın, gücün güçlünün varını koruyan aracı kurumdur, denir siyaset biliminde... Sen sefil, perişan neyin var ki neyini korusun...
Banka da bir kurumdur krediyi kime verir hiçbir şeyi olmayana verir mi-vermez elbet ?ne yapsın hiçbir şeyi olmayanı... Biz hiçbir şeyi olmayanlar, bir dikili ağacı bile bulunmayan vatan evlatları! Okşandığında gururunuz elbet güruhlaşırsınız ama bilin ki tek başınıza bir hiçte yalnızlaşırsınız... Sizin selamınızdan bile kaçarlar... Sizin bir talepte bulunacağınızı, borç isteyeceğinizi sanırlar... Ve sizden kaçarlar... Sizde kendinizi belki de ilk defa vebalı bir hasta gibi hissedersiniz...
Yani
Kim kendini nasıl hissediyorsa öyle yaşamalı... Soyu zaten insanoğlunun karışık olmalı... Diye düşünmeli... Gerçekten kendim Kürt'üm eşim ise Türk peki ne yapmalı o halde benden türeyende katır'mı... Ya geçin bunları... Neden daral olanda daralıyorsunuz, açısız bakıp üç yüz altmış derecenin aklımıza da bedenimize de bağışlandığını görmüyorsunuz. Kısaca bakışın açısı olmamalı açıladığında daraltıldığı görülmeli bakışın...
kısaca dostlar bizler kazanda çorba; karıştırdıkça karıştıran bu işin kaymağında....
İyisi mi gerçek hedeflere yönelelim...
Bilinçli bireyler olalım... Kendi sorumluluklarımızı herkesin faydalanabileceği bir alana çekmeli... Kardeşlikten ötesi bize gerek... İş gerek iş... Aş gerek...
Açım diye bağırıyor Ahmet, Fatma, Berivan, Hasan ve saadet... Bunlara çareler arar bulursak zaten kardeşiz demektir... Fiilen buda kardeşlik demek olacak... Öyle lafla falan peynir gemisi yürümez...
Şimdi diye bilirsiniz bu da nerden çıktı, ne gereği vardı bu sanat sayfası şiirin edası ?şiir kolik'te bu yazı ne arar... Ama dostlar duygular hep hümanizmaya işlemez mi sanatta, şiir kolik dostları olarak paylaşmak istedim... Zorunda olmayan kardeşliğimizi!...
Sevgiler...