Amele,Yüksek Mühendis,Müteahhit Ve Pavlov'a Pabucunu Ters Giydirme Teknikleri

Daha şu ekonomi ismini duyunca kendimi o kadar yetersiz hissediyorum ki..Döviz pariteleri,işlem hacimleri,kapitalizasyonlar,kayıt dışı ekonomiler,mali istikrar,politika ve tablolar ve bilmem daha ne reel ve sür reel sektörsel portföyler...Hiçbir şey anlamadığım gibi adeta deve'ül asyon,pardon,devalüasyona uğruyorum..
Mesela,düşünsenize,bir rezidans inşaatında,altmış ikinci katta amelesiniz,saç sakal birbirine karışmış,38 derece güneşin altında koca koca çivilerle kalıpları çakmaya çalışırken,gelmiş yüksek ama çok yüksek mühendisin biri dikilmiş başınızın ucunda,açmış çarşaf gibi projeyi,aşağıda nokta gibi gözüken siyah Jeep'ini park etmiş olan karşısındaki müteahhit ötesi şahsiyete anlatıyor...'Efendim,temel kolonlarının aderanslarını,dilitasyonlarını,aplikasyon çalışmalarında belirlendiği gibi projeye uygun olarak bu seviyeye getirdik...Şu gördüğünüz cephe de artere bakıyor...' İrtifalı mühendis anlattıkça duble müteahhit de sanki söylenenleri çok iyi anlıyormuş gibi bozuntuya vermeden kafasını sallıyor.Aslında müteahhit amelelikten gelme olduğu için her şeyin farkında,zaten her şey de ortada ona göre...Ama racon gereği işler artık böyle yürümek zorunda...Ne de olsa artık Sultan Çiftliği,Habipler,Altın Tepsi'de hazineden araklama çakma tapulu arsalara daire karşılığı yaptığı apartman inşaatları günleri çok gerilerde kaldı...Madem ki rezidans yapacaksın o zaman böyle şekil takılacaksın...Neyse...Biz dönelim amelenin durumuna...Adam ağzından çivileri bir bir alıp balyoz gibi çekiçle o sıcağın altında kalıba çakmaya çalışırken bir yandan da muhtemelen içinden'Vay be! Bizim bilmediğimiz daha neler varmış meğer.Belli ki öyle iki çivi çakmakla olmuyor bu işler...Biz daha ilk okulu zar zor bitirdik,çarpma-bölme-çıkartma onları doğru dürüst yapamıyoruz derken adamların konuştuğu dile bak..Helal olsun vallahi be!' falan diyordur her halde...
Konuyu biraz daha açacak ve saçacak olursak;buradaki yüksek mühendis bürokrat,müteahhit siyasi,amelede vatandaş olsun diyelim...Konu mankeni vatandaş (amele), evinde ekonomi haberlerini seyrediyor ...Sanki Amerika'nın ekonomi haber kanallarının birinden yayın yapan spiker aksanıyla ve NASA'dan telsiz konuşması işitiyormuşuz havası verilen ses tonuyla şu enfes açıklamalara sizler de çoğunlukla şahit olmuşsunuzdur...(Özellikle NBA basket maçlarında da o NASA'lı astronot arkadaşı dinlediğiniz çok olmuştur)
'Goldman Sachs, bugün yayınladığı raporda İş Bankası´nın MSCI EM EMEA bölgesinde son 3 ayda benzerlerinden yüzde 20´ye varan oranda daha yüksek performans gösterdiğini ancak, Banka´nın önümüzdeki dönemde global ve yurtiçi ekonomideki zayıflığın etkisi ile artan makro ters rüzgarlar ile karşı karşıya kalacağını öngördü...'
Peh peh peh!! Vay anasını be sayın seyirciler...Daha bitmedi...Ancak bu ekonomi haberlerini dinlerken kendinizi o anki ruh halinize göre seçmeli olarak önemli veya önemsiz hissetme sendromlarında bulabilirsiniz...
'Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz oranları ile ilgili kararını açıkladı.Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı (Kendilerini o yüksek ama çok yüksek mühendisin karşılığına denk gelen 'kur' olarak hayal edelim bu arada) başkanlığında toplanan Para Politikası kurulu faiz oranlarını belirledi. Toplantı sonrası yapılan açıklamada politika faizinin yüzde 5,75'te sabit tutulduğu bildirildi. Gecelik borçlanma faizi yüzde 5'te kalırken, borç verme faizi yüzde 9'dan yüzde 12,5'e yükseltildi. Borç verme faizinin yükseltilmesi ile Türk Lirası'nın değer kaybı sonrası oluşacak enflasyonist baskının önüne geçilmesi amaçlanıyor.'
Vatandaş bu söylenenlerin kelime olarak tek tek Türkçe karşılığını biliyor ama bir araya getirince karşısına adeta bir rezidans çıkıyor...Gel de şimdi gecelik borçlanma ne demek akıl fikir yürüt...Vatandaş,borç verme faizi madem yüzde dokuzdan on iki buçuğa çıkmış da,şu kredi kartlarıma neden katlamalı,kaktırmalı ve envai çeşit giydirmeli spesiyal menü uygulanıyor.neticede o da faiz diye sormaz mı şimdi?Ve borç verme faizinin yükseltilmesi ile Türk Lirası'nın değer kaybı sonrası oluşacak enflasyonist baskının önüne geçilmesi nasıl oluyor acaba...Hayal gücümüzü biraz daha zorlarsak tahmin edebilir miyiz ki...
Madem ki vatandaş bu kadar dinledi,bürokrat son derece anlaşılır bir şekilde gerekli açıklamaları net bir şekilde ifade etti,eh artık kambersiz düğün olmaz misali son olarak konu mankenimiz olan siyasi şahsiyet de (müteahhit ötesi kişilik) hislere tercüman olmak ve gönüller su serpmek babından gerekçeli açıklamaları yapsın da biz de konuyu bağlayalım artık şu Pavlov'un meşhur köpeğine en teğetinden...
' Kardeşim sigara içmezsin olur biter, ne olacak. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter? Porsche kullanacağına gel Fiat kullan. İşi sıkı tutmazsak Yunanistan'ın durumuna mı düşelim.'
Yukarıda ne demiştik sayın seyirciler..Gelin isterseniz NASA patentli NBA lisanslı spiker ağabeyimize rica edelim de canlı olarak konunun ehemmiyetine binaen bizim için bir defalık da o seslendirsin ve olaya can versin...
'Aslında müteahhit amelelikten gelme olduğu için her şeyin farkında,zaten her şey de ortada ona göre...Ama racon gereği işler artık böyle yürümek zorunda...Ne de olsa artık Sultan Çiftliği,Habipler,Altın Tepsi'de hazineden araklama çakma tapulu arsalara daire karşılığı yaptığı apartman inşaatları günleri çok gerilerde kaldı...Madem ki rezidans yapacaksın o zaman böyle şekil takılacaksın...' Yaa işte böyle sayın seyirciler...
Ne güzel değil mi,bürokratlar en açıklayıcı (!) ifadelerle konulara açıklık getirirken,Allah'tan zaten ?ortamdan' gelen ve her şeyin farkında olan vatandaş büyükleri de işte böyle hislere tercüman olu veriyorlar bazen...Neyse...Amelenin işi 'kazıklarla' zaten... Bir zamanlar vatandaşın yerinde maaşa talim eden devletlu alilerin vatandaşın anlayacağı dilden konuşmasından daha doğal ne olabilir ki değil mi...
Pavlov...
Pavlov'un köpekler üzerinde yaptığı klasik koşullama deneyleri ünlüdür.Köpeğe ilk olarak birkaç kez zil çalınır fakat köpek tepki vermez.Sonradan et verilir.Köpeğin salyaları akar.Sonra et ile birlikte zil çalınır.Daha sonra et verilmediği halde zil çalındığında köpeğin ağzının suyunun aktığı görülür. Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur. Pavlov, bu davranışın, psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerinden biri olduğunu öne sürer ve psikoloji alanında geçerli tek yaklaşımın deneysel yöntem olduğunu vurgular.
Aslına bakarsanız yukarıda sözü geçen ifadeler oldukça sert ve alaycı bir üslup taşımaktadır.Özellikle seçimle iş başına gelen bir seçilmişin bu kadar net bir ifadeyle fütursuzca meydan okuması yenilir yutulur cinsten değildir...Gel gör ki,Pavlov bu işi yüz yıl önce çözmüş olmasına rağmen pratik hayatta uygulama şansının ancak yıllar sonra pabucunu ona ters giydirebilecek birilerine nasip olduğu görülüyor...Yine her zamanki yöntemimizle değerleri yerine koyalım ve hiçbir yorum yapmadan düşünelim sevgili deney severler...(Artık burada deneyi yapan mı yoksa kobay mı oluyoruz ona da seçmeli olarak karar vereceğiz galiba hep birlikte,ruh halimizin cendereden çıkan laboratuar sonuçlarına göre..)
A- Seçimler zil olsun
B- Yemezsin içmezsin olur biter diyen Pavlov olsun
C- (Benzetmek gibi olmasın ama laboratuar sonuçları için bu gerçekten gerekli) Denek de biz olalım
D- Kemik vaatler olsun

Tahlil: 1- Önce zil çalıyor(seçim oluyor) denek de tepki yok
2- Sonra kemik veriliyor salyaları akıyor köpeğin (Vatandaş vaatleri duyunca seviniyor)
3-Sonra kemik ile birlikte zil çalınyor (Biz bunu seçimlerde vaatlerin bir kısmı yerine getirilir olarak değerlendirelim)
4-En son zil çaldığında kemik verilmediği halde köpeğin ağzının suyu hala akıyor ( Yani bırak bize yapılan vaatlerin yerine getirilmesi üstüne böyle hakaret de yesen ağzımız açık böyle bakarız aval aval )
5-Bir daha zil çalar,bir daha çalar...Artık şartlanmışızdır...

Teşhis : Ne demişti Pavlov '(Bu deneyden sonra)Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur...'
Artık bu saatten sonra her şeyin bizim iyiliğimiz için yapıldığına şartlanışmış olma olasılığımız oldukça yüksek...Hakaret de yesek...
Bazı şeyleri idrak etmek için çok yüksek mühendis olmaya gerek yok...

Deney bitti..Geçmiş olsun...

22 Ekim 2011 7-8 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar