Ankara yazıları - 1

....Son durak kızılay anonsu ile kendime geliyorum .Ankara'da üçüncü günüm hem Cuma namazını kılmak hem biraz nefes almak için kahvaltıdan sonra çıkıyorum annem bugün biraz daha iyi bu bende rahatlık ve huzur yapıyor. İstanbul'dan ayrı kalmak içimde derin bir boşluk ve şimdiden başlayan özleyişi az da olsa unutmak istiyorum Kızılay'a ve oradan sakarya caddesine yürümek küçük tahta sandalye ve masaların olduğu çay ocaklarında dinlenmek oradan yüksel caddesine her güzel gördüğüm yerde nefes almak yıllarımı geçirdiğim bu şehirde kendimi bulmak belki tanıdık bir yüz beni farkeder diye dolaşıyorum.Zafer çarşısı ve civar sahaf kitapçılarına göz atmadan olmaz bugün kızılay ve çevresini gezecek yarın ulus-çıkrıkçılar yokuşu-samanpazarı çevresini daha sonraki gün de ankara kalesini gezmek görmek gençlik ve üniveriste yıllarımın ayak izlerine rastlamak istiyorum. Batıkent'ten kızılaya'a gelinceye kadar 12 istasyon var ve o kadar bana heyecan mutluluk veriyor ki kısa fakat uzun geçen bu seyehat toplumu insanı kültürü dünü bugünü görebilme yarınları yakalama fırsatı yaşatıyor neredeyse. Uzun zaman olmuştu metroya binmeyişim ve insan yüzlerindeki incinmeler kırılmalar sevinç ve mutluluk renklerini hikayelerini okumayalı.Ben böyleyim işte kendimi bırakıp insanların sevinç ve mutluluklarıyla mutlu , keder ve acıları ile hüzünlenir , duygu ve zihin dünyamı gözlemlediklerimle meşgul ederim.Tam karşımda belki bir sınava hazırlanan üniveriste öğrencisi arada bir başını kaldırıyor gözlerini yumuyor belli ki okuduklarını anlamaya çalışıyor sol çaprazımda sürekli yüksek sesle konuşan iki genç. belki iki sevgili bayan olan sürekli dinlemede ağzı açık,karşısındaki kirli sakallı genç rahatsız edici konuşmasının farkında değil kız arada bir gülüyor gülmüyor, en sol baştakı bıyıklarına kadar beyaz saçlı olan cetvel gibi traşı ile bir devlet memuru masa başı yetkili olmalı, yanımdaki çocuklu kadın ikide bir çocuğu çekiştiriyor yerinde durmayan çocuk ya torunu ya da artık son çocuğu olmalı az sonra ne olacak gibi meraklı bakış fırlatanların sayısı artıyordu.Sağ başımdaki kişi gazeteden başını kaldırmıyor gözümü kaçırıyorum Fenerbahçe olayını okuyor öyle kalabalık ki metro kendime bir yer bulmuş olmanın rahatlığı ile binen ve inen insanları takip etmek zor değil mesela bir yolculuğa çıkacak olan insanların valizleri ile dalgın ve hüzünlü oturuşları hiç konuşmadan kalışları nasıl da benzeşiyor mutsuz yalnız insanların haline .Çoğu üniveriste öğrencisi olduğunu düşündüğüm yolcuların evlerine dönmekte oluşlarını ya da evlerinden ayrılmakta olmaları gibi düşünceler geldi gitti acaba hangisi ? diye yordum kendimi.Her birinin farklı duruş hikayeleri ile tramvaydaki( metro demem gerek ) insanlar gerçekten okunmaya değer gibiydiler birinci genç çok öfkeli ve hiç barışık olmayan yüz hatları ile az önce kavgadan çıkmış gibi ikinci genç çok duygulu hassas ve ağlamak üzere gibi bakınıyor inanamıyor olanlara ( her ne ise olmuş olan ) bir başkası sıkı sıkı tuttuğu elleri bırakmak istemezcesine adeta ayrılışına isyan ediyor birazdan son durak farklı yollara çıkacaklar.Ya üçüncü olan o kadar rahat ki her türlüsünü yaşamaktan umurunda bile değil bu kaçıncı kaçışlar geliş gidişler olmalı ki sorumsuzca duruyor , metroda oturmaktan çok ayakta olmayı bir sağa bir sola bakınmayı tercih eden çocukların diğer insanlarla göz göze gelişlerindeki tebessümlerden kimi sıkılgan utangaç kimi gülümseyişlerti ile vakti güzelleştiriyorlar, ortaöğretim öğrencilerin buluğ çağının refleksleri ile meraklı ve ince saklı gizli göz kaçırışları dikkat çekiyordu genç kızların kışkırtıcı giyimleri bazılarının abartılı olarak metro gibi kalabalık yerlerde sıkışık seyehatleri yetişkinlerin nazarları altında kınayıcıydı.Yaşlı insanlara yer veren gençlere dikkatle bakıyorum gözlerindeki mutluluk iyilik ışıkları ne güzel belki onca umutsuz rahatsız edici görünümler arasında hiç farkedemediğimiz bu seçkin asil ahlaklı davranışlı gençler yarınlarımız adına ümit verici duruyorlardı .Son durak Kızılay ( aslında aşti yani otogara gidenler için aktarmalı yol devam ediyor son durak aşti ) anonstaki başarılı ve dinlendirici kadın sesinin yüzünü sürekli tanımaya çalıştım acaba burada olanlardan hangisine daha uygun nihayet beyaz cam gözlüklerinin arkasındaki iki sevimli zeytin gözü ile elinde bilim teknik dergisi tutan genç kadın olabileceğine karar verdim .Ne ilginç ama son on yıl aynı sesi duyuyorum acaba kayıtlı ses mi diye de düşünmedim değil. Kızılay çok kalabalıktı birazdan Cuma için ezanlar okunacak kızılay'da gözle görülür cami yok tek ihtimal Kocatepe camisine yürümek bunu göze alıyorum her ne kadar bazı iş merkezlerin altında mescidler açılmış olsa da kocatepe'ye gitmek istiyorum ....
...Edremit akçay'a gitmek için aşti'ye geliyorum yine kalabalık bir mekana düştüm ilk dikkatimi çeken sıra sıra kitapçıların ucuz fiatla kitaplar satması her gelişimde muhakkak alırım .Elimde kendi şiir kitaplarım vardı sıra ile ikişer ikişer bıraktım son kitapçı ilgi gösterdi memnun kaldı benim de bir kitabım var dedi ve yazarak takdim etti .Benimle tanışmak konuşmak isteğini fark edince konuşmaya oturduk memleket meselelerinden spora kadar.En son futbol olayları ve temiz bir lig heyecanı ile her yıl büyük iddialarla açılan sezonların meğer ne kirli işlerle nasıl entrika ve baskı cebr hile rüşvet ile mide bulandırıcı boyutlarda oluşuna hayretle konuştuk .Her ne kadar fanatiklerin bunca asma kesme baskı rüşvet tehdit pisliği kanıtlarla ortadayken hiç oralı olmayıp sanki bu futbol bu lig böyle olur böyle devam etmeli olanlar da gayet iyi normal yaşa Varol başkan ..vb..falan filan .Türkiye seninle gurur duyuyor şeklindeki suçluları ve kirli ilişkileri görmezlikten gelme alışkanlığı tezahüratlarınIN bu ülkeyi ne hale getirdiğini acı ile şahit olmaktayız .Güzel bir sohbetti kitaplarımdan en az 30 tane sipariş istedi ona götüreceğim....


222.07.2011/ ankara

24 Temmuz 2011 5-6 dakika 164 denemesi var.
Yorumlar