Anlamak Gerek XII
Bu şu demekti. El mana anlayışı bir kuramcı tarafında ortaya konduğunda; eğer kuramcısı aynı zamanda El mantığının eylemcisiyse kolektif süreç o kişiyle birlikte monarşin uygulama içine sokulmuş olabilirdi.
Kuramcı, El mana anlayışının eylemcisi değilse süreç bir başka kişinin eylemciliği ile devam edip monarşin süreç içine sokulmakla kesikli sürekli edilebilecektir.
Bunlar tarihin tanımadığı deneyimleyemeyeceği süreçler değildi. Tarih bir yerde birini El mantıklı bir sürecin kuramcısı kılmakla işe başlatırken diğer bir yerde de tarih birini El mana anlayışının hem kuramcısı olukla; hem kuramcısını o sürecin eylemcisi kılmakla bir süreç başlatmış olması, tarihin sıradan seyreden bir serüveniydi.
Musa sürecin kuramcısıydı yarı ve çekinik bir eylemcisiydi. Vaftizci Yahya hem kendisinden önceki sürecin (şeriatın) takipçisiydi. Hem kuramcıydı. Davut ve Süleyman kendilerinden önceki sürecin hem takipçileriydiler. Hem yeni şeriatçı (kuramcı) oldular. Hem de eylemciydiler. Davut ve Süleyman El (Yahwe) devletini kurmuşlardı.
Bu konuya benzeşen birbirinin devamı olan konulara dair tarih sel serüvenler içinde olan bilimsel gelişmeden birkaç örnekler vereyim. Faraday, Maxwell ve Hertz bu tür konular için yeterli anlaşılır bir örnektirler.
Her biliş buluş, keşif: ne kadar tekil olursa olsun kolektiftir. Kolektif zemine oturur. Ve mutlaka bir kolektif üssü devinme yeteneği vardır. Hiçbir biliş, buluş ve keşif hiçbir zaman buluşçusuyla başlayıp; buluşçusuyla bitmez.
Bir biliş buluş başarı kendi öncesinin kolektif aklı üzerine oturmadan, tekil olukla ve ekip olaraktan da ister dini olsunlar, ister bilimsel olsunlar; kolektif tabanı olmadan asla ortaya konamazlar.
Bir örnek. Maddi olan her şeyin yoksunu olan Faraday eğitimin de yoksunuydu. Kitap ciltleme işinde çalışırken cilt yapma esansında ara sıra göz atıp okuduğu cümleler, paragraflardan etkilenmeye başladı.
Özellikle fizik kimya alanında çok etkileniyordu. Bu alanda kitaplar alıp okumaya başladı. Kitaplarda Volta ile tanıştı. Telden akan akım, onu çok çok etkilemişti.
Bu alanda edindiği bilgiler üzerinde çalışmalara başladı. İndüksiyon akımını bugünkü elektrik motorunu, jeneratörü vs. buldu. Faraday deney adamıydı. Bulduğunu matematik dille kuramsal olarak anlatamıyordu.
Maxwell, Faraday’ın yasalarını matematik dille anlatan dâhiydi. Fakat kuantumu, göreceliği bugünkü cep telefonunu ortaya koyacak olan Maxwell de; ünlü Maxwell yasalarını deney olarak ortaya koyamıyordu.
Hertz de Faraday gibi deneyciydi. Maxwell ’in deneye dökemediği kuramlarını deneye dökmüştü. Ama Hertz de kuramcı olmadığından bu deneylerin ne işe yaradığını soran birine; “sadece Maxwell’i haklı çıkarır” demekle yetiniyor neye sebep olacağını göremiyordu.
Oysa Hertzin, Maxwell ’den ilhamla deney olarak gösterdiği Maxwell kuramı, radyo dalgalarıydı. Markoni de bu deneysel buluşla ilk kez radyoyu yapacaktı.
Oradan kısa dalga, mikro dalga, röntgen ışınları derken radara, televizyona androit telefona kadar gidecek tarihsel serüvende her dört dahi sürecin eylem kuram babası olacaktılar.
İşte El süreçleri de böylesine benzer şekilde ya kuramcısı ile birlikte deneye de kavuşmuştu. Ya kuramcıdan sonra uygulamacıyla deneye sokulmuştu. Nuh veya Ut-Napiştim ya da Zisudra hem kuramcı hem eylemciydiler.
Eş-nunna ve İştar yasalarından esinle Hamurabi, Sargon vs. hem kuramcı hem uygulamacıydılar. Ama İbrahim aşiret bazında mobilize bir göçerlik ile bir yere konuşlu kalmadan, kuramını hareketli (göçer) olarak uygulayan aşireti bir milletti. Musa, sadece kuramcıydı. Ahdileri çölde izole etti. Davut, Süleyman kılgındılar.
El süreci ister kuramcı kişi ile ister hem kuramcı hem eylemcisi olan kişiyle başlasın. Nasıl başlarsa başlasın; çağlar boyu hep tek tek ve başka başka kişiler üzerinde yansıma bir taşınma olmakla birçok kişiler üzerinde egemenlikle akış yapmıştı.
İşte El düşünürü veya El düşünür eylemcisi veya El düşünürleri, El düşünülü El eylemcileri de yasal temel olan kolektif esinle (tabanla) her kolektif söylem için bir El bilişimi ile veya El bilişimle söylemlerle eşleşen sorunsal belirmeleri içinde yeni bir El söylemli karşılıklar ortaya koydular.
El mana anlayışlı taktiğe veya El mana anlayışlı stratejiye göre El rızk kavramını kolektif payda ile eşletildi. Eşleşen anlam bütünleşmesi için yeterince bekleyip, tartışmalar yapıp; rızk söyleminin algı imajını zihinlere oturttu.
El tarifli kavramlar kolektif kavramlarla benzerleşen eşleşmesini yaptı. Bu geçiş aşamasıyla zihinsel durulma ortaya kondu. Bu durulma esnasında kolektif payda söylemini ortamdan çektiğinizde ve kolektif payda yerine hep rızk verme veya rızk dağıtma dediğinizde rızk paydayla eşleşecekti. Rızk verme hiç şüphe uyandırmadan kolektif payda olanın yerini alacaktı.