Anlamak Gerek 20
Hemcinslerin bir günü üretim ya da çalışmayla, dinlenmeyle, uykuyla ve günlük özel yaşantıları içinde oluşan etkinlikleri dahil 24 saat ile sınırlıydı. Ancak üretimini yaptıkları dokuma kundura gibi kimi ürünlerin kullanım ve tüketim süresi 24 saat ile sınırlı olmayabiliyordu.
İşte kullanım ve tüketim süresi 24 saatle sınırlanamayan ürünlerde de hali ile bir birikm olan emek içinde bulunan kolektif emeğin de uzun süreli birikim ve kullanım etkisi de vardır. Bilgi birikimi olan bilişim, otomobil, kumaş, eğitim gibi uzun süreli birikim, kullanım, tüketimlerin potansiyeli de geri etkime yapar.
Bu tür geri etkime yapmanın girişmesi, iyi değerlendirilmez ise süreci başka bir alan kulvarlı anlayışlar içine getireceğinden kolektiflik bozulur.
Kolektif oluş süreci "işten artmaz dişten artar"; "biri har vurup harman savurmuş diğeri de tutumlu davranmış" diyen bir veciz sözü de tanımaz!
Bura da yaşamı idame ettirip, yaşamı idame ediş üzerindeki hayli konfor içinde ve rahat, eğlenceli kılmanın dışında özel bir tükettirme, israf, kâr, ticaret kazanç gibi kaynak tüketimi, kaynak ve çevre savurganlığı olmayacaktır.
Yani üretim, tüketim, çevre ve kaynak harcanmasında gerekli zorunlu, yaşamsal durumla konforlu oluş dışında bana necilik ile üretim ve tüketime yönelim yoktur. Kâr tamahı, kazanma hırsı, ezip geçme duygusu sizi gereksiz tüketime ve emek sömürüsüne zorlamayacaktır.
İnsanlar her gün yeniden ve yeniden kullanım ve tüketmesini yapmadan ezme, ezilme süreci ortaya koymadan; salt ne işe yarayacağı belli olmaz bir biriktirmeyi üretmez. Tıpkı doyacağından fazlasını yiyemeyeceği gibi.
Böyle bir başlangıç anlayışını ve böyle bir köleci psikolojik, kâr idealizmi geri etkimeli başlangıç içine almak da yoktu. Bunun istisnası yokluk, kıtlık dönemleri için yapılacak üretim birikmesi olan depo enerji kolektif birikim olmakla; birikim kişisi birikimle kişisi sahiplik olmamakla kişisi tahakküme döndürülemez.
Örneğin insanlar biriktirmek için artık karasaban üretmiyordular. Çünkü üretim yapma koşulu içinde olanlardan birisi de keyfi biriktirmek değildi.
Barınmanın, savunmanın, beslenmenin vs. kişiler nezdindeki karşılanma yapılma süreci içinde doğanın kişilere gösterdiği bu dirence karşı kişiler birleşmişti. Bu birleşme güç birliğiydi. İş birliğiydi. Ve yardımlaşmanın organizesiydi. Doğanın zorlukları karşısında, doğanın direnci; kişilerdeki sağlama yapma yönelimli ortak özellikleri bir araya getiren seçme ayıklaması ile kişileri senkron içinde tutmuştu.
Aynı etkiye karşı aynı tepki ile örneğin ortak tehditten kaçma eğilimli tutum; kaçanlarla birlikte, kaçanları aynı seçilim sel etkiyle yan yana getirdi. Kişiler nezdinde aynı tehdit, kişileri aynı yöne kaçmaya yöneltme yapmasıyla kişiler farkında olmasalar da senkronize olmuştu.
Bunun keslerle olan tekrar yaşantı kılınma deneyinin, keslerce olan beyin kopya imajları da vardı. Böylece kişiler doğadaki tekrar eden kendisini yineleyen etki zorluğa karşı; yine kişiler de kendisini tekrar edip kendi tekrarlarını kopyalayan yansımalarıyla bu senkron rezonansları içinde kişi tekrarların öznel imajlarını oluştu.
Beyin tekrar eden imajlar arası ilişkileri yoğunlaşmakla bu yoğun ilişkileri kopyaladı. Böylece tekrar eden, kendisini yineleyen etkilere karşı imajlar arası ilişkilerden oluşan imgesel yollar; beyin kopyalarıyla beynin tekrar tekrar tepki karşılıklarına dönüşmekle kişilerin empati sel duygu ile kişinin dıştaki davranışça eylemlerini senkron eden kişiler arası ortak aklı oluştu.
Kişiler ortak duyuşlu, kişiler de ortak imajlı öznel belirmeler; dıştaki kişileri seçen, kişileri aynı tınışımla senkron içinde yan yana getiren etki ve tepki süre durumları kişilerdeki özne bilinciyle kişileri ve kişilerin karşı direncini güç ve iş birliğini ortaya koydu. Ortaya konan güç birliği ya da iş birliği de yeni bir yansıma, yeni bir öznel oluş içinde duygu ve akıldı.