Anlamak Gerek 4
Özgecil bir davranışlar da kişimizi; kişimizin kendisini, kendi grubu için feda oluşa götürüyordu. Çünkü kişiler burada sen yoksan veya grup yoksa ben de yokum türünden algıları ortaya koyuyordu.
Kendisini feda etme tutumlu sonuç, özgecil oluş nedenleydi. Ağ ilişkisi içinde özgecil oluş, fedakâr olmaya, fedakâr olmanın bir sosyal duyuşu da köleci sistem içinde ana olmanın baskı ve basıncına neden olmuştu.
Bu baskı ve basıncı oluşan köleci etkili güzel sözlerden birisi de “ananın bastığı yavru ölmez” denişle olan söylemdi. Hâlbuki ki özgecil olucu fedakârlık, kolektif davranmanın sonucunda edinilen paydaşlı bir bilgi olmanın sonucuydu.
Burada sonuçlar nedeni oluşmuşlar, nedenler de sonucu oluşmuştular. Başlangıç koşullarının üzerine yansıyan vesile sonuçlar, vesile neden olup, adeta temel neden gibi davranan bir algıyı bize dayatıyordular.
Ağ türü girişmeler içindeki yansımalar iyi analiz edilemedikleri zaman başlangıca olan katkı etkileri nedenle, asıl nedenmiş gibi bir yanılsama ortaya koymaktadırlar.
Hatta ağ girişmeleri öylesine bir sarmal oluşur ki, vesileler olmadan asıl nedenler de başlayamayacaklarmış gibi olmanın bir hissi bize verirler. Örneğin ana diye söyleşir olduğumuz anlamanın temel referansı içinde anatomi değişmeleri ve hormonsal tetiklemeler verili olarak zaten vardır.
Kolektif yapı içinde anatomi sel ve hormon sal itkilerle dişi cinsler kendi içlerinden kopan eksiğin duygusal boşluğunu, kendilerinde olan anatomi sel fizikle tamam lamaya yönelirler.
Bu tamamlayıcı yönelimler, kişisi mal mülk sahipliği, kişisi kazanç, kişisi miras bırakma gibi köleci tutumları içinde bütün kolektif yükümlülükler kişilerin omzuna YÜK edilmişti.
İşte kolektifte olması gerekir iken kişilerin omuzuna yüklenen kolektif yükler nedenle, dişi erkek olarak çocuk yapmanın temel referansı ile de bir dişi ve bir erkeği bir arada olmaya zorlar.
Zaten bütün çelişki ve kavgalarda burada kopar. Kolektif oluşun tüm yükü, bu birlikteliği ortaya koyan aile dediğimiz yapının omuzuna koyar.
Köleci sistemler kolektife göre olan inşa yüklerini onu taşıyamayacakları kadar zorlayan, zorlayıcı dramla bu tür kolektif yükleri aileler yükü haline getirmekle süreci aile dramı; aile buhranlarına ve aile bunalımlarına dönüştürürler.
İşte bu tür yapay buhranları çözmenin bir seyrediş biçimi de köleci sosyal olucu analık türü söylemler içinde oluşturulan bu gibi mantıklardı. Ana atıflı köleci mantığın; “ananın bastığı yavru ölmez. Cennet anaların ayağının altındadır” gibi söylemleri doğuran temel referanslı taşıyıcı salınım üzerine her tür modülasyonları yapıldı.
Analık türü söylem modülasyonlar niye vardı? Kolektif yükün, kolektif kapasitenin; kolektif oluşu özelleştiren kişisi bencil mantığı nedenle vardı.
Bu özelleştirme içinde kolektif miras ve kolektif aktarımlı geri beslenme kuralı, aileler miraslı, aileler aktarımlı geri beslenme mirası kılınmıştı. Bu miras zenginliği de fakirliği de köleliği de miras eden bir aktarmanın geri beslenmesini de içeriyordu!
Aileler aktarımlı, aileler miraslı bu tutum içinde aileler kendi miraslarını; kendilerinden doğan çocukların bilinmesi üzerine miras ya da bina (inşa) etmiştiler. İşte bu soyutlamalı bağıntı belirtilmesini veren söylemler hem köleci akışı, köleci anlayışı sürdürmek için güzel söylemdi. Hem de köleci sistemi pekişen bir ahlaktı. Ve köleci akış için gayet doğruydular.