Anlamak Gerek 61
61
Kısacası ön ittifaklar üreten ilişki nedeniyle; birisi üreten ilişkinin kendisi olmak üzere sosyal mantıklı ikinci bir girişme seremonisini, öngörüyordu. Üreten ilişkinin kendisi iradeni, zorunlu, somut ve gerçekçi bir girişmeydi. Burada sosyal tabanlı ritüelin ikna edici kaynağı totemi mana anlayışıydı. Ve totemi hafızada var olan animizmdi (canlıcılıktı).
İttifakın üreten ilişkilere tabii olan sarım ekseni farklı gruptan, farklı grup mesleklerinden oluşuyordu. Bu farklı grup mesleklerinin o işe göre, o gruba göre, o iş ve oluşa göre bir dile getiriliş isimlendirmesi vardı.
Farklı ve yalıtım içinde olan totem grup anlayışından kaynaklı nedenle o şeylere grubun kendi özgün isimle seslenmesi vardı. Bunlardan ötürü bunlar ittifakın farklı farklı düşünme ve farklı mantık gücüydü. Bunlar yani farklılıklar diğer yandan da ittifakı yapıyı homojen olmayan yani bir türden olmayan yapısıyla süreç çok türdendi yani heterojendi. Bağdaşıktı.
Yani ittifaklar; her bir gruplarıyla politeistti. Her bir grup temsilcisi ilahları ile politeistti. İttifaklar her bir grubun gördüğü iş çeşitleriyle politeistti. Yine ittifak her bir farklı işlere bağlı isim, isimlendirme, anlam, söylem, fikir sel düşünce olmanın öznel üretim kalıplarıyla vs. her durumla politeistiydi.
Politeisti çalkantı; ittifak öncesinde ön görülemeyen, zorunlu olukla ittifakı girişmenin ortaya koyduğu sentezi sürecin, bir sonucuydu. İttifakı bileşimi ortaya koyan entegrasyon içindeki her bir gruba ait her bir grup meslekli bakışımlar, her bir grubun kendi gücüydü.
Üreten güçler bileşkesi ve sosyal kültürel güçler bileşkesi toplamda ittifakın sinerjin gücüydü. Hiçbir parça bileşen kuvvetin kendi başına ortaya koyamayacağı toplam bir güçtü. Bu çok olumluydu. Gelişmeci bünyeydi. Ama bu farklılık köleci sistem gibi yapılarda yumuşak karındı. Yani bileşişler ittifak içinde belirlenimci kırımlımlar (kırılma yapmanın) indisini ortaya koyan bileşimlerdi.
Eğer ittifakı sentezin bir tayfını alırsanız; her bir tayf çizgisi grubun üreten meslek gücünü verecekti. Üreten tayf üzerinde ve çevresinde sosyal ve totemi etnik modülasyonlarla, kültürel yaşamın tayfı görülecekti.
Bir gruba ait grubun kendi mesleğini de bu mesleğe bağlı özgün alet edevat isimlerini de o grup mesleğine dek üreten ilişkilerin kendi aralarındaki iletime dilini de bir grubun totemi iletime dilinin, diğer gruba göre yabancı dil olmasını da ittifakın bu tayf çizgileri ele verecekti.
Daha baştan meslek, diller, ittifak eden gruba göre yabancı dillerdi. Meslek dilleri o mesleğe özgü mantık ve akıl yürütmenin yol yöntem çeşitliliğini veya hayal etmesini (farklı fikri ifade etme özgürlüğünü) ele verecekti.
Üreten bir grup kendi üretim ilişkisi içinde bir türlü kulanım ve tüketim içindedir. Oysa aynı grup ittifak içinde meslek sahibi diğer gruplar kadar farklı ürünü kullanım ve tüketim yapacaktı.
Yani gruplar ittifak içinde sadece buğday üreten bir gruba demir veya tunçtan, bakırdan eşya kullandırtacaktı. Yünden dokunmuş giysileri kullandırtacaktı. Yine ittifak buğday üreten grubumuza türlü et süt yün ve tarım ürünlerini kullanıp tüketmeyi olanaklı kılacaktı.
Demek ki kullanıma dek tüketime dek sağlatmada özgür olma kavramı; tıpkı insan olmak gibi insana özgü değil, topluma özgü, ancak toplumla ortaya konan anlayıştır. Temelinde kolektif sentez olan sürecin eseriydi.
İttifaka katılan bir çoban grubun kendi dilini, düşünce tarzını oluşan akıl işletme işi, diğer mesleklere dek konuları anlama ve anlatma sürecinde akışı yavaşlayan, engelce ket yapan bir hızdı.
Oysa çoban grubun içinde çoban grubun dili çoban grubun hızlı bir anlama anlatım dil kalıbıydı. Tarımcı grubun dili tarımcı grubun hızlı bir anlama anlatma diliydi. Ama tarımcının dili çobanlığın dilini anlama ve anlatmada, az da olsa engelce olmanın diliydi.
Tarımcı grup, çoban grup gibi en az iki grubun üretim gücü karşılaşması, iki coşkun nehrin karşılaşma etkisi türünden eylemler göstermemesi düşünülmezdi.
İki farklı üretim gücü iki farklı nehrin iki farklı eğim etkisi olmakla birbirine karşı önce bir yığılma ve sonra birbirini durduran bir etki göstermesi içinde birbirine katılır. Girişir. Geçişmeler oluşur. Karışım sürtünme etkisi içinde bulanıklaşıp durulur.
Bu esnada yığılmanın etkisi ya etkin olan eğimin doğrulusunda akma eylemi ortaya konur. Yığılmanın çevreye doğru yayılmasında her yöne doğru olan yayılma biraz sonra yeni eğim nedenle akış ortalama bir yöne doğru akar. Ya da alan çukursa karışım orada birikir. Sistem harcaması bu birikimden, bu akıştan harcanır. Her zaman akış ve birikim harcaması yapılandan daha fazla olur.
Çoban grubun çobanlığa ilişkin kendi görüngülerini anlatan dil eğim hızı; tarımcı bir grubun kendi diline, düşüncesine, tarımcı grubun akıl işletme becerisine, yavaşlatan bir firen ve sürtünme etkisiydi. Ve tarımcı grubun dili, anlatım tarzı da çoban gruba ilişkin anlama anlatım konularını izan etmede yavaşlatan anlama, anlatım olacaktı.
Kısacası çoban grubun kendi konularını anlama ve anlatmalarındaki hızı, tarımcı gruba ait konuları anlama ve anlatma özelinde kavrayıcı hıza eşit olmayacaktı. Çobanlar tarımcı grubun sorunlarını anlama ve anlatmada daha yavaş olacaklardı. Aynı şekilde tarımcılar da kendi anlama anlatma dil kalıpları içinde öğrenme anlatma yaparken sahip oldukları meleke hızı çoban grubun meselelerini öğrenirken gösterecekleri hıza eşit olmazdı.