Anlamak Gerek XXVII
El ‘in hiç meşruiyeti yoktu. Meşru olan emek ve onun para ile denkleşen, eşleşen anlamı el kiri gibi söylemle küçümsenmişti. Bu küçümsemeyle gerçek olan; kolektif ilişkilere konu olan somut girişme bağıntıları görmezden gelinip yok sayılmıştı.
Yerine El ‘in az verip azdıracak olan. Çok verip bezdirecek olan kolektif gerçekle hiçbir ilişkisi olmamakla rızk verme anlayışlı illüzyon, sistem içine oturtulmakla; tüm kolektif ilişkiler rızk vermeye göre yorum ve anlayış edilmişti.
Hâlbuki rızk veren bir gerçeklik olsaydı, ne kolektif ilişki ortaya konabilirdi? Ne kolektif hareket oluşurdu? Ne de uygarlıklar ve insan vardı. Örneğin ot koyunun rızkı ise, koyun da kurdun rızkı ise koyun ve kurdun hali ortada değil mi?
Zaten tüm olup biten gerçeklikler, rızk kavramı içine çakılı ya da gömülü anlamıyla rızk kavramına gömülü olan bağ enerjiler kolektif hayatiyet vermektedirler. Rızk kavramındaki tüm hile ve tuzaklar rızk kavramına gizlenmiş olan bu kolektif anlamlar ile rızk kavramına gerçekmiş gibi bir yanılsatma verir.
Rızk dediğimiz olgu ve olay; kolektif süreç ile doğada üretilme ile tüketilen ve kullanım olan yaşamsal önemdeki ihtiyaçlardı. Kolektif emeğin ortaya koyduğu, farklı kullanım ve tüketim değeri olan emek ürünü nesnelerdi. Bunla farklı kullanım ve tüketim değeri olan nesnelerle değişilirdi.
Yani rızk denen üretilen de değişilen de o kullanım ve tüketim nesnesi içine sokulan kolektif emekti. El ‘in deyimiyle rızk içine emek sokulmakla rızk hem üretime, hem üretenler arasında mübadeleye veya becayişe ya da takas gibi değişmelere konu olmaktaydı.
Yani rızk denen anlama da hayatiyet ve işlerlik veren yine, üretim ilişkisi olan kolektif emekle; takasa konu olan gruplar arası (sektörler arası) kolektif üretim hareketinin girişmesiydi.
Kısaca üreten, onu takas eden; kolektif miraslı bir emek gücü olmasaydı; insanlar arası girişmede koyun kurt aslan ceylan düzeyinde kalan bir girişme davranışı dışında rızkın hiçbir anlamı olmazdı.
İşte tüm kurnazlık ve hile de buradaydı. Rızk söylemi kolektifin üretmesine, kolektifin paylaşmasına ve gruplar arası takaslara konu olan tüm kolektif bağ ilişkili devinme hareketleri üzerine oturan El anlamlı rızk söylemiydi.
Rızk söylemi kolektif eylemle, kolektif enerjili akışla, kolektif enerjili can verişle vücut ve hayat bulurken, işlerlik kazanırken tüm hayatiyetini bu kolektif emekte bulurken bu eşleşen kolektif fiiller rızk söylemiyle El takdiri anlatımlarla görünmez edilmişti.
Bu görünmezlik içindeki gerçekliklere karşı kulaklar tıkanmış, gözler bağlanmış, abrakadabra yapılmıştı. Kişiler kolektif etkiyi El e transfer etmekle, akıllar dun olmuş, gözler büyülenmiş, kişi eylemi vaat eden korkutan sihre kapılmışlardı.
Böylece rızk kavramı, El tarzı rızk anlatımı içinde çakılı olmakla gerçek olan kolektif güç ve kolektif giriştirmeler El söylemli rızk mana anlayışı içinde gizlenip saklanmakla kolektif kapasite görünmez edilmişti. Rızk kavramındaki bağ enerjili kolektif hayatiyet, El söylemli rızkla verilmiş sanılmaktaydı.
Üreten süreçler, kolektif alan içinde, ne El tarzı rızk söylemiyle başlamıştı ne kişisi mülk sahibi olmakla başlamıştı. Aksine rızk dediğimiz kolektif payda ve kolektif paylaşıma konu olan kolektif emekler, kolektif hareketle ve üreten kolektif emeğin, kolektif sahibi olunmakla (ortaklaşmacısı olmakla) başlamıştı.
Pay sahipliği önce doğada kolektif ilişki ile sağlatan süreç içinde kolektif bir totemi mana süreci içinde anlam ve eylem edildi.
Sonra pay ve pay sahipliği sağlaması olan paydaşlık, kolektif birim zamanlı kapasite üzerinde; üreten kolektif ilişki ile birlikte bir üretim hareketi içindeki rızk söylemi, kolektif pay ve paydaşlıktı. Haktı. Rızk, üreten ilişkiyle kolektif irade olup; kolektif karar vermenizin kendisi oluyordu. İşte El kendisini bu tarihsel anlamla; totemi bilinçli mana ve kolektif bilinçli irade yerine; geçiriyordu.
Kendi içinde üreten ilişikleri nedenle yavaş yavaş totemi mana anlayışlı süreç içinde ayrılmaya başlayan totem gruplar ileride kendilerine ilah denecek üreten grup yapılardı. Yani totem yapı içinde üreten bir ilahi grup yapısı belirim vermeye başlamıştı.
Üreten grup, totem yapılara karşın belirgin bir ayrılıştı. Ancak gruplar arası üretim hareketini başlatamamış olmakla henüz tam anlamıyla kendilerine ilah tanımı yapılamıyordu. Göl üzerine sazdan, ağaçtan kulübeler evler yapan gruplar işte bu iki ara bir derede olan üreten ilah gruplardı.
Sazdan, ağaçtan, kerpiç ve taştan vs. yapılan evlerle ortaya konan "evlerdeki anlam" El tarzı söylemle belirtilen RIZK değildi. Kulübelerdeki, evlerdeki inşa ve bina olan ANLAM; kolektif bilinçle ve kolektif emek gücüyle ortaya konan ANLAMDI.
Kişi ihtiyaçlı kaygılara denk gelen eşleşmelerle; ortaya kolektif bir güvence (garanti ve süreklilik) ile kolektif birim zaman mekân eylemli bir boş zaman etkinliği ortaya koyamadan kolektif gücü, üreten ilişkiyi ve ev inşasındaki anlamı ve evi ortaya koyamıyordunuz.
İşte Hileci El öncelikle kendisini bu kolektif güç, kolektif bilinç ve kolektif kapasiteyle birlikte eşletiyordu. Kolektif alanlı zemin ve zaman ile birlikte El kendi anlamını, rızk anlamını kullandırtıyordu.
Yapı kolektif sürüp giden yapı olduğu için El ve rızk mana anlayışı da kolektif etkilerle kavranıyordu. Kolektif yapı paylaşan ortaklaşan yapı mıydı? Paylaşmayı ortaklaştırmayı El diliyor ve paylaşma ortaklaşma El istediği için güya böyle oluyordu!
28