Anlamak Gerek XXVIII
Bu nedenle El mana algısını oluşacak anlam önce bire bir kolektif eşleşme olan anlam ve kavramlardı. Böylece El mana anlayışı kolektif anlamları iç ediyordu (örtüyor gizliyordu).
El tarzı rızk, kader, irade, dileme, takdir, pay, pay eden, paylaştıran gibi söylemlerle eşleşen, kolektif anlamlar bu tarz eşleşmenin bir tarafında çekilirse; El tarzı söylem ve kavramlar kendilikten ortada kalır.
Artık eşleştirme kategorizasyonu içinde çekilen kolektif kavramlar yerine bu kavramlar El 'i ifade eden anlamlarla ve kolaylıkla yer değişecektirler.
Kısacası kolektif eşleşme olan kavramlar ortamdan çekilince, kolektif anlamlar El tarzı eşleşen kavramlar içinde örtülmüş olan gizlenmiş olan içermeyle zihinlere kazınıyordu. Böylece El kavramı içinde tarihsel bağlarından ve kolektif bağlarında koparılmış gerçek, örtük ve gizli bir anlam vardı.
Sakin bir ortam çınlamalı alışma içinde sık sık yaptığınız bir oyun eylem; bir gün cehenneminize dönüşsün ister misiniz?
Rutin alışmalardan kaynaklı saatlerdir neyin yanında oynadığınızı unuttuğunuz her zamanki bir lokomotif, tiz bir düdük sesi ile elinizi yüzünüzü yakan hatta o anda ve bir andaki korkunuz nedenle saçınızı apak eden, bembeyaz bir su buharı ortama boca etsin.
İşte her tiz bir tren düdüğü sesi duyduğunuzda, elinizi yüzünüzü yakan; saçınızı beyazlatan; yakıcı su buharı ortamda olmadığı halde acı ve yanıcı bir deneyimle eşleşen düdük etkisi nedeniyle; eliniz yüzünüz birden psişik nedenle kavrulup yanacaktır.
Dahası siz bir daha o tren hattında dahi geçmiyor olabileceksiniz. Hiç kimsede aynı algıyı oluşmayan tren düdüğü ve elinizin yüzünüzün kavrulması sizinle tren düdüğü içine gömülmüş, çakılı bir eşleşme anlamdır.
İşte monarşin süreç içinde size unutturulan kolektif kavramların etkileri; şirk söylemli ve El tarifli anlamlarla ortada kalıyordu. Böylece kolektif süreç içinde monarşin süreç içine geçen kişiler hafızasındaki El kavramı; örtük ve çakıllı kolektif anlamlar üzerine çağrışımla El kavramı içinde kök etki olarak beliriyordular.
Monarşin süreç içindeki ilk El algısı (tuzağı) kolektif anlam benzerleriyle aynılaşıp, benzerleriyle eşleşip ortada kaldırılan benzerlerinden anlamla öğrenmeydi.
Şimdi bu anlamlar ışığında şu zihinsel örnek sürece iyi bakalım. Ormandaki tavuk rızk değildi. Zaten milyonlarca yıl kimse de size bu böyledir dememişti. Ama çiftlikteki kümesteki üretim konusu olan tavukla bıldırcınlar birer RIZKTI. Neden?
Çünkü kümesteki tavuğu rızk eden anlam; tavuk yetiştiriciliği içine sokulan kolektif kapasiteli kolektif güçtü. El de zaten kolektif güç olan kavram ve anlamlarla eşleşmişti.
Emeği, kolektif (ortaklaşan) gücü, kolektif emeği "kolektiflik şirktir" diye ortamdan çekilip adını anmayı bile günah kılıp unutturursanız; kolektif güçte billurlaşan rızk kavramı El ile eşleşen El söylemiyle anlaşılan rızka dönüşecektir.
Siz hiç avcı toplayıcı olunan tekil ve grup eğilimli süreç içinde; muz toplayan biri veya bir grup ile elma toplayan biri veya grubun; muz ile Elmayı takas ettiğini duyup okudunuz mu?
Siz hiç keklik avlayan bir grup eğiliminin, geyik avlamış grup veya yemiş toplamış grupla ya da kişi eğilimiyle takas yapmasını aktaran resmi, arkeolojik bulguları yahut ta kolektif süreci başlatacak olan nesnel koşulların varlığını tekil süreçler içinde duydunuz mu?
Duyamazsınız. Yoktur da. Çünkü takasa konu olan rızk diye söylenen elma, muz, buğday, koyun eti vs. kolektif emek gücünün ortaya koyduğu garanti ve süreklilikle olasıydı.
Rızkı, rızk yapan; ürünleri değişilir yapan; o şeylerin doğada var olması, doğada bulunması değil; aksine doğada olan doğa içinde bulunan o şeyi kolektif birim zamanlı, kolektif güç, kolektif emek ve kolektif kapasiteyle yetiştiriliyor olmasıdır.
Emek kolektif yapılar içinde kolektif birim zamanlı bir değer kabul edilmekle dağda topladığınız meyveye kolektif birim zamanlı emek kattığınız nedenle kolektif alan içinde bir değiştirme karşılığı vardır.
Ortamda kolektif bir ilişkin alan bağıntılı bağ enerjisi olmadan; doğa da avlasanız da doğada meyve toplayıp içine emek soksanız da o süreçlerle hiç bir anlam, hiç bir girişme ve inşa üretmiyordunuz. Sanırım rızk ve El kavramı bir nebze daha anlaşılmış olur.
Şu halde taşa ev anlamı veren etki anlam, elmadaki, buğdaydaki, koyundaki ve kunduradaki RIZK olukla oluşan etki anlam El ile ortaya konan girişme bir anlam değil aksine kolektif emeklerle ortaya konan bir girişmedir. Giderek bir ittifak ve toplumsal sözleşmedir.
İnsan günah ürünü değildir. İnsan günah nedeniyle burada değildi. İnsan suç (günah) işlememişti. İnsan keyfi takdirle bir yerden kovulmamıştı.
İnsan üreten grupların gruplar arası girişmesinden doğan biyo kültürel ve kolektif kapasiteli melezi bir diyalektikti. Yani insan üreten ve gruplar arası (uluslararası) ilişkilerin girişmesini yapan ilah değil, insan ilahlar görünüşlüydü.
İnsan, üreten ilişkiler nedenle başlayan; gruplar arası üretim hareketi girişmeleri sonucunda buradaydı. Üreten ilişki ve üretim hareketi olmasaydı ne insan vardı ne de insan burada bu düzeyle olurdu.