Anlamak Gerek XXXI

El, “takdirde bulundum. Kaderleri ben belirledim” diyen sözlerin ve eylemlerin sahibi değilmiş gibi sütten çıkan ak kaşık gibi davranıp; saman çöpü gibi suyun üstüne çıkıp; “adaletli olun” diyordu. “Ben dilemedikçe kimse nefes alamaz. Kuş uçamaz, Yaprak kımıldamaz” diyen El; “insanlar azıttı. insanlar yoldan çıktı” diyordu.

Yine ilk ittifakların zorluğuna ve ittifaka karşı oluşan sosyal direncine dönelim. Totem yapıların totem gruba ve aidiyete olan eğilimleri nedenle, ittifaka karşı gösterdikleri direnç haricinde, dıştaki gruplarla temas etmeyen bir tutumla, kendi içinde meşru bir ensest ilişkileri vardı.

İşte ilahlar, ittifaklar olabilsin diye bu sosyal direnci; bu tabu direnci kıracaktı. Ensest ilişkiyi; gruplar arası üretim hareketi olan ittifakı başlatabilecek girişme nedenle yıkacaklardı. İttifaklar gruplar arası ilişkiyi meşru etmekle, sosyal anlayış içinde akıl almaz bir şok etkisi oluşturuyorlardı. Yine ittifakı anlaşmalar, totemi sosyal yapıların ruh dünyasında akıl almaz bir duş etkisinin TRAVMASINI ortaya koyuyordu.

Totemi bir grup veya ilahlar; ensest ilişki içinde geliyorlardı. Totem ilişki veya totemi tabular, gruplar arası ilişkinin ve ittifakın önündeki en büyük engeldi. Baş engel de totemi bir grubun, başka bir totem gruba dokunması veya temas etme yasağıydı.

Totem yasağın çiğnenmesi kişilerde ilk kez olukla, unutulmayan ve hafızalara mıh gibi çakılan süreçlerdi. Dokunma tabusunun çiğnenmesi kişilerde kolektif bir suçun ağırlık etkisini duymalarına neden oluyordu.

Bu etkiler kişilerde, kişilerin kolektif duygulu, fetiş anlayışlarla oluşan edimsel öğrenmelerini, tetikliyordu. Kişiler fetişti duyguların hissinden doğan ağır bir suçluluk duygusuna kapılıyordular. Totem yasağına ihanetin, totem yasağını çiğnemenin kişiler üzerindeki ağır tahriki kolektif sorumluluk hissi doğurmuştu.

Gruplar arasında olup biten ittifakların kişiler üzerinde bıraktığı etkileri kaba dil ile ve bu günkü köleci, dini ruh hali ile durumu belirtirsek, totem grup; “harama uçkur çözmüştü”. Ensest bir totemi ilişki içinde gelen ilahlar, ittifaka engeli olan totemdik ensest ilişkiyi yasaklayacaklardı. Eski totem yasaya göre ortaya konan ittifakı ilişkiler; kaçınılması gereken fetişti bir tabu yasağıydı.

Yeni ittifak yasası da denen ilah yasalarında; “ittifak eşlerinin elinde verileni ye. İttifak eşlerine temas et. İttifak eşlerinle yatacaksın” denmekle denilenlerin tümü de totem yasalara aykırı söylemleri dile getiriyorlardı.

İşte bu kurallar totem grup üzerinde şok etkisi olan sosyal anlayışlı bir duruma yol açtı. İttifakı yapılan ileri sürecin geri etkisi totemi sosyal anlayışlı grup içinde ittifaka karşı büyük bir direnç ortaya koydu. Totem grup, üreten ilişkileri nedeni ile dıştaki gruplarla temas etmelerinin gerektiğini iyi biliyorlardı.

Ama totemi tabu da bu temasa ve bu ittifaka karşıydı. Üreten ilişkiler grubun üreten alan uzanımını, zaman mekan genleşmesi olukla, dıştaki ittifaka doğru açıyordu. Binlerce yıllık etkisi altında kalınan sosyal basınçla oluşan anlayışın ortaya koyduğu ÇELİŞKİSİ buydu. Totem grup, totemden kaynaklı fetiş etki nedenle, ittifak yapmaktan çekindi.

Bunlar bir inşanın içten dışa doğru ve dıştan içe doğru olan iki kuvvet dengesini gösteriyordu. Örneğin bir yıldız kendi çevrim ekseni etrafında eksen merkezine doğru kendi üzerine çöker.

Kendi üzerine çöken yıldız malzemesi muazzam basınç ile bu basınca karşı yıldız merkezinde ve çevresinde olan elektronlar; elektronların aynı enerji düzeni içinde bulunmamasını ortaya koyan Fermiyon yasası gereği elektronlar birbirini itiyordu. Yani elektronlardan kaynaklı direnç te içten dışa doğru itme kuvveti uygular. İşte içten dışa doğru olan bu kuvvet, dıştan içe doğru olan kuvveti, dengeler.

Kolektifi bir sosyal inşa yapılanması içinde sağlama hareketi ve üreten hareketin eylem ve yön birliği; hem dıştan merkeze doğru olan birleşme ve çökmeyi eylemini ortaya kor. Hem de bu iki unsur inşayı, üreten ilişki olarak ve doğada avcı toplayıcı sağlama yaptırmak için yapıyı dışarı doğru iter. Yani çökme ve çekim eylemi olanın zıddı; dağılma ve itme yönünde belirir.

İşte sosyo toplumsa olan kolektif yapılar inşası içinde olan bu iki durum totemi anlama bürünmekle totemdik iç ve dış direnci ortaya koyarlar. Üretim yapan hareketin veya sağlatma yapan hareketinin ortaya koyduğu dışa açılmayı; sosyal anlayış geri çağırır. Sosyal alanın geri çağırmasına da sağlama hareketi karşı kor.

Bu iki çelişki ve totem etkiyi, ilk kes yaşanan totemi mana anlayışlı, kolektif ruh halini; grup kişilerinin üzerinde kolay kolay atamazdınız.

“Harama uçkur çözme ve dokunum yasağı” algısını veren bu anlayışları şimdiki Hristiyan ya da Yahudi İnanırlarında da görebiliriz. Her iki grup ta kendi karşıtı olan karşıtına müşrik denen inanç gruplarının (başka El ahitle olan inanıcıların) ya da paganların dokundukları ya da ellerinin değdiği şeylere dokunup, o şeyleri yememe gibi anlayıştı.

Günümüzdeki “helal gıda” anlayışı, aynı pagan anlayışın veya aynı totemi tabu anlayışlı putun uzantısı olan bir kutsama ve sömürüdürler. Bir müşrik eliyle kesilen kurban etinin yenmemesi gibi, müşrik elinin dokunmasıyla, müşrikten dokunulana geçtiği sanılan bir mundarlık fetişi ve günahı olan anlayış; aynı tabu etkiydi. Aynı sosyoloji ile aynı tarihsel etkiydi.

Kurban, ittifak öncesi üreten bir grubun; barbar, yağmacı ve yamyam gruplara karşı kendi canlarını kurtarmak için ve ölülerinin etinin yenmesini önlemek için sundukları bir kurban, bir ölü yiyeceği, bir tapınak sunusu olduğunu hatırlayın lütfen.

Tapınaklar da gruplara ait bölgelerin birbirine değindiği kesim yerleriydi. Kesim yerleri en az kişi ayağının bulunduğu yerlerdi. Karşı gruptan kişilerle dokunum teması yapmamak için buralar gezilmesi yasak olan; gezilmesi tabu olan alanlar olmakla; bu alanların oldukça güvenli yerler olduğunu, unutmayın lütfen.

Üreten ilişkinin garanti eden yiyecek birikimi nedenle az çok yamyamlıktan çıkmışsanız; yani yamyam değilseniz ve yamyam koşullar sürmüyorsa da üreten bir grubun, hala sıkı bir dokunma yasağı vardı. Bu totemi anlayıştan ötürü, karşı grupların dokunduğu, hatta ürettiği bir şeyleri yememe sosyal anlayışı vardı.

Çelişki gelişmenin ve oluşun özüdür. İnsan bunca çelişkiye rağmen oluşturduğu özel bağıntı içinde mantıken bir çelişkisiz ilik gözetir. Yine çelişki şuradaydı. İzole totem yasa nedenle karşı grubun dokunduğunu, ürettiğini yemiyordu.

Ama açlıktan ölmemek için müşkül anlarda hem yamyamdı hem de dokunulanı yiyordu. Hem üretiyordu. Hem karşı tarafın ürettiğini yemiyordu. Hem de karşı tarafın ürettiği her an ulaşılabilir nesnenin çok farklı kullanım ve tüketim değeri olmakla totem engelli yasağı aşmaya eğilimler vardı.

Ancak ilerleyen tapınak süreçleri ve ittifak koşullarından doğan çelişkiler nedeni ile dokunmama tabusunu ve karşı grubun dokunduğu, ürettiği totem yiyecekleri yememe yasağı olan totem tabuları yıkılmıştı. Yıkılan tabular karşısında mundar denilen haramları görmekle, fark etmekle grupların gerçeğe "gözü açılmıştı".

Karşı grupla cinsel ilişki kurmayan grubun tabu yasağı ilahi yasakla yıkılmıştı. Karşı grubun cinsel bölgeleri ve cinsel çekiciliği her bir gruba görünür olup bir zamanlar akla gelmeyenler şimdi başa gelmişti. Ve izole alan içindeki tabu yasağı, ön ittifak içinde fiili eylemle paylaşılır hak ve meşru bir olanak olmuştu.

Bir ilahi grubun adamları karşı grubun kadınını, kadınları da karşı grubun adamlarını bilmişti. Dinlerin söylemiyle "ve Âdem Havayı bildi". "Ve Hava, Âdeme istek duyup yaklaştı (karşı gruptan adama yaklaştı)".

"Ve Eva adama yaklaştı” sözünden totem zamanlı tabu durumlara göre şunu anlamalıyız. Hava (Eva) Adamın (Âdem olan karşı gruptaki kişinin) ayıp yerlerini meşru ilişki doğrultusunda gördü fark etti. Eski totem körlüğe göre gözü açıldı. 

28 Eylül 2020 7-8 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar