Anne
İyi bir yazar olamayacağım anne.Açıkçası olmak da istemiyorum.Tuhaf!Yazdıklarım senin için yabancı bir dil ama beni en çok sen anlıyorsun.Ben sadece hissetmek istiyorum anne; Kafka'nın ve Nietzsche' nin acılarını ve diğerlerini.Ben sadece anlamak istiyorum; neden savaş tacirlerinin hayır kurumları açtığı bir dünyada " kötü olan benim" ?Anne biliyorsun küfrü sevmem ama dünya sokaklarda her taşına kadar kaos kokuyor ve bana başka bir seçenek kalmıyor.Bunları sorguladığım için anormal bir oğula sahipsin.Bir açıdan el alemin derdine dolaylı olarak seni ortak ettim.Hani bazen büyük sözler ediyorum hatta dünyayı kurtardığım anlar oluyor.İşte o an tereddütsüz ve gururla kelimelerime dokunduğunu görüyorum.
Çocukken yemeğin yapılmasını beklemeden çoğu kez salçalı yerdim ya yemeğimi, bana senin bu sabırsızlığın mahfedecek derdin üzüntüyle.İleri görüşlülüğünü salça ile test etmiştik demek ki.
Bana, çok okuyorsun ;bundan dolayı kafan karıştı derdin .Belki de haklıydın bilmiyorum fakat birilerinin kafası karışmalıydı.Birileri bize aşkı,kavramları,tarihi,uzayı,evreni ve bilinmezleri anlatmalıydı.Kurcalanmalıydı birşeyler.
Yutacak birgün herşeyi zaman.Ruhları ve bedenleri.Kitapları ve şiirleri.Anne, iklimler kuşanmıştım sana gelmek için.Oysa dört mevsim biranda biter mi?Sakla baharı koynunda benim için.Göğsünün gül rengindedir güzel günler.
Küflenmiş bir günahım.Tanrı’nın terli gazabında. İkonlar yıkılıyor sol kaburgamda.Göğsümde patlayan sabırsız bir mavzer. İntihar süsü veriliyor düşlerime
ve yine surlar ,dikili bir gövde yolumuzda
Tarihin tekerrürüne sığınıyor beşeriyet.Korkuyorum anne ,yine beraber uyuyalım.Nasırlı ellerini alnımın en kırışık çizgisine kadar dokundur.Ben, bu kirli dünyada büyümek için çok acemiyim.
Yüreğim beslenir kuş gagalarında.Bir sevda büyür bende
Kılıç çeker namerde .Yaramı derine bağlarım.Toprağa, manyetik anaya .Bilirim acının yontulmuş halini.Güller devşiririm ..
Yorgunum anne,ihanet kapılarında nöbetleşmekten .Zamanı çeviriyor ellerim.
Dikenler batıyor avuçlarıma.Kimse görmedi kanlı ellerimi.
Olmazı isteme anne.Ben bir yolcuyum.Gidiyorum mavi dumanlar içinde saklı,uzaklara.Üstümdeki sarhoş usumla.Şu bulanık gökyüzüne bak anne!
İstersen ağla.İstersen haykır.
Fakat gönül ağacımız açmalı.
İnliyor fakat gövdesi çatlamış köknar.
Boğuk boğuk uğulduyor,uygarlık.
Mırıldanıyorum şimdi,ölülerden kalan şarkıları;Hatıraları ve mısraları
Senin yüzüne bakıp sarhoş oluyorum anne.Yaşam çekiciliğini yitiriyor.Kitaplarımın arasına sokuluyorum.
Onlar da biraz ölüler.Biraz sessiz
Biraz kalabalık.Aldırma anne,güzel bakan insanlara.Onların gözlerinden yaşam taşıyor.
Oysa ben yontulmamış aksi bir taşım.
Heykel tıraşımı bekliyorum.
Aslında ,yaşama evrilecek bir yanım var.
İşte tam oradan vuruldum anne.
Acılarım, umudun yeşerdiği yerde filizlendi
Bu sana ilk yazım.Bundan dolayı kelimelerimi tasarruflu kullanıyorum.Sana layık bir evlat olma tutkum beni heyecanlandırıyor ve yaşamda beni diri tutuyor...
Anneme..