Anneannem'e

Önce renklerini soyundu kelimelerin; sonra savurdu acısını renksiz, tatsız, tuzsuz her yere, yerlere... Bu kez acıklı görünsün diye satın almaya gerek yoktu oradan buradan kederli sözcükler. Durum zaten yeterince acıklıydı. Ölüm başlı başına yetiyordu parmak uçlarından, saç diplerinden, iliklerine varana dek sızlatıyordu dört bir yanını. Kime kızmalıydı, hangi dağa taşa vurmalıydı kendini! Merdivenlerden inerken kıyafetlerini üzerine geçirmeye çalışırken telaş içinde, gözyaşlarıyla eli ayağına dolaşmış haliyle, kime gücü yetebilirdi? Ölüm haberi bu kez uzaktan duyulan bir tren sesi gibi değildi, başkasının acısını duyduğunda yaptığı gibi üzülerek kolay sözcükler dökmek gibi de değildi. Bu kez ateş tam da kendi içine düşmüştü ve düştüğü yerini yakıyordu, çok acıtıyordu. Herhangi biri değildi ölüm haberini aldığı, "anne" ydi, annesiydi. Göz çukurundaki sevinciydi, onu hayatta en iyi anlayan kadındı, onun etinden, canından kopan, çileli, fedakar, yegane kadındı...

Hiç düşünmemişti, yaşını başını almış onca "büyümeyen kız çocuğu" edasındaki nice kadın gibi annesinin bir gün onu terk edip gideceğini. Ne zordu dayanması, katlanması, alışması. Sabır şimdi de eşlik edecek miydi ona? Yeniden ayağa kalkabilecek miydi? Kendisini düşünmek şimdi ne kadar da manasızdı. Oysa giden O'ydu, kalansa kendisi... Gidenin belki de daha çok canı yanıyordu. Kim bilebilirdi ki kalanların acısına şahit olmadığını, kahrolmadığını. Doktorların fütursuzca itiraf ettikleri "beyne giden damarını kestiklerinde" çok canı yanmış mıydı, hissetmiş miydi o an son soluklarını aldığını? Geri de bıraktıklarında aklı kaldığı için mi gözleri açık kalmıştı giderken?

Gözünün önünden gitmeyen hüzünlü yüzü, her şeye rağmen yaşama sevinci akan gözleri ve emektar elleri... Nasıl becerecekti bu acıyı bastırmayı! Unutmak istemiyordu aksine hep hatırlamak, hiç bir şeyin hafızasından ona ihanet edip gitmesini istemiyordu. Ne kadar da azdı elindeki fotoğraflar, neden daha çok çekmemişti ki sanki! Neden ona, onu çok sevdiğini, onun için ne kadar değerli olduğunu, hayattaki en kıymetlisi olduğunu ve dünyanın en mükemmel annesi olduğunu söylememişti daha çok, daha çok, çokkk, daha çok....

Cenazesindeki o hiç tanımadığı üzgün kalabalık, hakkını ödeyemeyeceğini söyleyenler, toprağını atmak için küreği kimseye vermeyenler... Ahh Allah'ım bu kadar seveni ne zaman, nerede bulmuştu ve o bütün bu insanları neden hiç tanımıyordu! Onunla ondan bile daha çok şey paylaşan bunca insan ve O bütün bunlar olurken neden yoktu, hangi gereksiz işlerle meşguldü? Annesiyle olmak iki çift söz fazladan edebilmek varken, bunun yerine zamanı nerede öldürüyordu! Kendisini hangi cezaya çarptırmalıydı şimdi? Sorular, pişmanlıklar, keşkeler belli ki yakasını bırakmayacaktı...

Daha şimdiden peşini bırakmayan bu koca özlemle nereye kadar koşacaktı, hiç dinmeyeceğini bilerek hem de... Bir kez daha yüzünü görüp boynuna atılabilseydi, akabinde onu ne çok sevdiğini diyebilseydi keşke... Ahh annem, anasının kuzusu, anasını tenhalarda yitiren, boynu bükülmüş öksüz çocukların yalnızlığını ve sancısını hasretiyle çeken annem! Başımdan eksik olma, annenin yasını sende bana yaşatma, beni bırakma güzel annem...

/Benim ufacık kadınım, Ünzile kederli, on çocuk kaderli, hüznü neşesiyle örtbas; kadın anam...
Ayağında soğuk kuyu, elleri nasırlı, elleri çatlamış, elleri toprak kokulu ve güneşten yanmış yüzü ile ömrümün en taze hatırası Tokur'un Halime Ana'sı... Ahh eskimeyen günlerde ve geçen on beş koca seneye meydan okur gibi, bak ben hala bir yere gidemedim. Bak bunlar benim kelimelerim, o küçücük ellerin gözümün önünde, bana kasımpatı toplayan ellerin... Şimdi Nisan, seni benden ç/alan Nisan.. Hiç unutmadım seni Tokur'un Halime'si.. Fulya'nın anneannesi...

"özledim" çok özledim seni... /


fulya/nisan2011

09 Ağustos 2013 3-4 dakika 33 denemesi var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (5)
  • 11 yıl önce

    canım benim.

    Sözler bir güzelliği kuşanmış ki özünü yansıtıyor senin.👍

  • 11 yıl önce

    kaç nisan yaşar insan hayatında ve kaç eylül...🙂 güzellikle kalınız sevgili Fulya.

  • 11 yıl önce

    Gözlerim dolarak okudum yazınızı Fulya hanım. Anneanne ve babaanne hele de torunlar tarafından çok seviliyorsa yoklukları da bayağı bir acıtıyor yüreği değil mi? Hüzünlüydü kutlarım yürekten...😅

  • 11 yıl önce

    Gözyaşlarına boğdu beni bu yazınız. Yakın bir zamanda anneannemi kaybettim bende ve acısının soğuduğunu düşünmeye başlamıştım ki yanılmışım. Duygularınız çok samimi ve güzeldi. Tebriklerimle...

  • 11 yıl önce

    İçten bir yazıydı Fulya Hanım. Tebrik ederim.