Anneme / Çırpınışlar
Batıl inançlarımın büyüsüne kapıldım.
Korkuyorum anne, ya sararsa beni!
Terliklerim ters durursa ölme ne olur, ya unutursam çevirmeyi..
Bir şiirde kaç defa ölür, bir ümide kaç tane ihtimal yükler ki insan...
Sensin bu, gamzelerinden tanıdım. Gözlerinin altındaki çukurlardan...
Anne herkes insana bürünmüş, ayırt edemiyorum sahici olanları. Durmadan etrafıma dönüp bir şeyini kaybetmiş biri gibi bakınıyorum. 'Yine mi anneni sayıklıyorsun!' diye kızıyorlar bana. Anne kim anlar beni senden daha iyi? Bu 'hayat' denilen yollardan geçmişliğin var, ölmüşlüğün var; olmadık şeyler için biliyorum...
Aslında ben kimse ölmesin diye çırpınmışım en çok. Öldüğümde anladım öldüremediklerimi. Özenle içime yerleştirdiğim tabutlarım var. Kefenleye kefenleye bitiremediğim cesetler yüzüyor gözlerimde. Bir yol bulsam yaşamak için, en çok senin için anne! En çok senin için istedim ayakta kalabilmeyi. Düşlerini yerine getiremedim. Düş işte, sen de bilirsin, hiç biri gerçekleşmek için kurulmaz içine. Ama bu kez tabular yıkılsın istemiştim. Ufacık bir parıltı doğurmak için gözlerinde, defalarca gebe kalmıştım olmayacağını bile bile umutlu yarınların için, inan senin için anne, yalnız senin için.
Af diliyorum! Gidemiyorsam kaldığımdan bu yalancı ve adaletsiz öykünün en kıyısındaki kentlere, inemediğim o derinlikte, inmeye çalışırken hem de, bilmeden kayboluyorsam, affet beni anne... Anla demiyorum, anladığını biliyorum. Aslında okurken gözlerinin dolması dokunuyor en çok içime. Üzülmen için anlatmıyorum bütün bu karmaşık hislerimi, inan. Dokunmak demişken, dokunmaktan bile korkuyorum nasırlarıma. Dokunmasam kendimden utanıyorum. Yokmuş gibi davranmak, bu kadar vurdumduymaz olmak hiç sinmiyor ve sığmıyor özüme.
Böğrümde her sabah bir ağrıyla uyanıyorum. Deşe deşe kanatmak ister gibi kendi sancımın üzerine titrerken yakalıyorum kendimi. Sonra seni düşünüyorum. Yolculuklar, ölümler, kayıplar, kırgınlıklar.. Hiç biri değil anne, ben senin vazgeçmenden korkuyorum en çok. Şaşkın bir yüzüm şimdilerde, şaşırmak en sevdiğim uğraş. Anne hüzün yorgunu ruhları iyileştirebilmek gibi saçma icatlar uyduruyorum. Deli işi tüm çabalarım. Ben sakladıklarımı bulamıyorum. Bir akıl ver desem, gururla akla ihtiyacım olmadığını söyleyeceksin. Belki de sen benim içimdeki o ürkek kız çocuğunu hiç tanımıyorsun.
İçimde kaç tane kız çocuğu, kaç tane yeni yetme genç kız ve kaç tane ağlamaklı kadın var bilmiyorum. Bildiğim; ben her yeni günde içlerinden birini seçip kuruluyorum güneşin, yıldızların ve koştuğum yollarda karşıma çıkan insanların karşısına. Benim de maskelerim var anne, çıkarıp atmaya korkuyorum. Yüzümü saklarsam belki bulamazlar beni. Saklambaç oynaya oynaya bazen ben de yoruluyorum.
Yokluktan değil yoksunluğum. Benim ümidim fakir anne. Hayal kurmuyorum artık. 'İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar' diyorlar ya hani; ben şimdi ölüyor muyum?
fulya/eylül2011