Anneye Yolculuk 1

Nedendir bilmem, ne zaman sabah erken kalkacak olsam, ya da yolculuğa çıkacak olsam o gece uyku tutmaz, bir telaş, bir heyecan gelgitler içinde sabahı beklerim, hele birde bu yolun ucunda anne varsa kalbin pırıltısını dinlerim sabaha dek.

Yine bu heyecan üç haftadır görmediğim annem için cumartesi sabahı çıkmayı planladığım yolculuk nedeniyle, Cuma gününden hazır etmişim çam sakızından çoban armağanı ufak tefek hediyeleri, annemin üç aylık raporlu ilaçlarını almışım eczaneden, arabamın deposunu fullemişim, olta takımlarım her zaman arabada zaten, fotoğraf makinem, telefonum, pjamalarım yedek ayakkabılar her şey akşamdan hazır.

Bütün bu koşuşturmaca sabah erkenden yola çıkmak adına, çünkü çok sevdiğim tarhana çorbasını pişirmiş, pencereden yolu gözler durur geleceğimi bildiği zamanlar tatlı anacığım, biraz gelme vaktini geçirsem hemen aratır küçük biradere, acaba hasta mı oldu, yolda başına bişey mi geldi diye, bir aşağı bir yukarı döner durur garibim, bazen bir nedenle biraz geciksem bile yapmaz kahvaltısını beni bekler öylece, yola baksın üzülsün istemem anacığım, bu yüzdendir telaşım ve tabi bir an evvel koklamak isterim gül yüzünü, sarılmak isterim pamuk ellerine, ne sevecendir bir bilseniz...

Erken dediğime bakmayın, onu al, bunu koy, üstünü başını giyin, traş ol derken güneş çoktan doğmuş bile, düğüne gider gibi hazırlanmalıyım, zira anacığım peşmurde görünmemi istemez ellerin yanında, onun görmek istediği gibi olmalıyım her zaman, bana güvendiği kadar düzgün ve güçlü görünmeliyim.

Şehirden yirmi kilometre güneye gittin mi her zaman Akdeniz iklimini hissedersin, Antalya yolu üzerindeki kazak tünellerini geçince güneşin benzine kan gelir adeta, daha bir berraktır ve daha cömertçe ısıtır insanın içini, zaten hep aklıma takılır Isparta neden ege yada iç Anadolu bölgesine dahil edilmemiştir diye, meteoroloji raporlarını sürekli takip ederim Akdeniz bölgesinin en soğuk iklimi görülür bu şehirde, hele sınır komşusu Antalya ile hiç mukayese edemezsiniz bile, işte kazak tünelleri de bu iki şehri sanki iklim itibariyle de bir birinden ayırır, zira bu tünelden sonra aniden birkaç derece birden ısının arttığını, ağaçların, bitki örtüsünün değiştiğini, adeta farklı bir coğrafya ya girdiğinizi fark edersiniz.

Köyüm Antalya sınırında ve Antalya ya oldukça yakın olduğu için hep bu yolu kullanırım yıllardır, öyle doğa harikası bir manzarası var ki, sanki bugün bir başka, güneş camdan bütün cömertliği ile vurmuş, dışarıda yumuşak tatlı bir bahar havası, yolun sağı solu yeni banyo yapmış uzun saçlı kız çocuğu sevimliliğinde çam ağaçları, kar sularıyla canlanmış dereciklerin her biri küçük şelaleler oluşturarak doğaya doyumsuz bir ses ve görüntü cümbüşü sunmakta, dere kenarlarındaki çınar ve köknar ağaçları tomurcuk yapmışlar, bir haftaya kalmaz giyerler yeşil örtülerini, yolun sağına soluna çekilmiş yabancı plakalı taksiler, kamyonlar, kamyonetler görüyorum, kimi şelalelerin önünde, kimi alabildiğine çam ağaçlarıyla süslü derin vadiyi arka plana alıp resim çektiriyorlar, yol boyunca adım başı sebil çeşmeler dolu dolu su püskürmekteler, sabahın bu saatine rağmen hususi araçlı bazı yolcular araçlarını çeşme başlarına çekmiş, ayak üstü bişeyler atıştırma telaşındalar.

Sanki ilk kez buradan geçermişim gibi doğanın büyüsüne kaptırmışım kendimi, farkında olmadan en sağ şeride geçmiş, düşürmüşüm hızımı ve bu muhteşem tabloyu sindire sindire seyre dalmışım, yalnız yolculuk etmenin iyi yanı bu işte diyorum içimden, duygudan duyguya geçiyorsun, tam üzerimden Abdül Hamit hanı görmüş bir karga teyet geçiyor, bana nispet yapar gibi, ormanın aralıklarındaki düzlükler yeni gübrelenmiş yeşilin en koyusundan çimlenmiş ekin tarlaları, biraz sonra zeytin ağaçları, mersin ve yaban çilekleri, sarının en can alıcısıyla çiçeklerini açmış sütleğenler dökülüyor sağlı sollu, genizde çok hoş parfüm kokusu bırakan yaban çilekleri yeni yeni açmakta, sümbül misali yamaç aşağı sarkmalarına daha fazla tahammül edemiyorum, sağa yanaşıp park ediyorum, bir kaç fotoğrafla kayıt altına aldıktan sonra, yeni açmış küçük bir çilek buketini kırıp arabamın konsolu üzerine yerleştiriyorum, bir anda arabanın içini tarifsiz bir esans kokusu kaplıyor, duygu yumağı yaşatıyor an be an.

Yolun sağında solunda çam kesen kadınlı erkekli, çoluklu çocuklu orman işçileri köylüleri görüyorum az sonra, hepsi akraba, hepsi tanıdık, korna basıp selam veriyorum, bir an işlerini bırakıp başlarını çevirip el sallıyorlar, zaten görmeden tanırlar beni Japon harikası kara şimşeğimden, eminim bizim kel oğlan bu demişlerdir içlerinden...

Yoluma devam ediyorum torosların eteğine doğru kıvrıla kıvrıla, bir dere bir tepe, virajın biri bitmeden biri başlıyor, bir yanda yol boyu çağlayan dereler eşlik ediyor, anacığımın beklediğini unutuyorum bir an, yol bitsin istemiyorum adeta, camı aralıyorum ve damarlarıma kadar hissederek, doya doya yaşamak istiyorum bu havayı ve manzarayı, sesini önceden kıstığım cd çalar aklıma geliyor, biraz ses veriyorum, Hülya Polat söylüyor;

Yayladan gelen atlar
Yol üzerinden otlar
Yatma göğsün üstüne
Kız sineler ufaklar

Oy emine emine
Gel emine emine


Kara tavuk uçayi
Baksana kanadina
Ben seninum seninum
Konuşma inadına

Oy emine emine
Gel emine emine

...

22 Mart 2011 5-6 dakika 4 denemesi var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (10)
  • 13 yıl önce

    ..ana başlığı göze buğu kattı önce sonrası arka koltuğa geçirdi ve aralattı arabanın camını tatlı rüzgarın girmesiyle seyre başlıyordum ustanın anlattıklarını..ki onlar iç ferahlığı herşeyiyle rengarenk bahar havasıydı zaman nasıl geçti bilemedim çok güzeldi,teşekkürler üstad sanırım devamı gelecek..

  • 13 yıl önce

    çok güzel bir deneme..bence daha çok yazmalısınız....adeta yaşadım o yolculuğu....yol üstündeki pınarlardan su içtim...kır çiçekleri topladım..çiçeklerin okusu bile geldi burnuma......hele annenizle ilgili anlattıklarınız..inanın ağladım...bende özledim annemi.. en kısa zamanda yolcuğum....çok çok güzeldi..kutlarım..Lütfen devamı olsun.....👍👍👍👍😙😙😙

  • 13 yıl önce

    Yazının başlığı,zaten anneye yolculukla, okuru hemen etkiliyor.Ne mutlu ziyaretine gideceğiniz ve giderken ona bakımlı görünmek için özen gösterdiğiniz,sizi merakla bekleyen size sevdiğiniz tarhana çorbasını pişiren bir anneniz var..ALLAH ona uzun ömürler versin.Annesine doymadan kaybeden ve her anne sözcüğünde içi burkulan biri olarak,doğrusu size özendim.Keşke benimde annem yaşasaydı da dünyanın öbür ucunda olsaydı.Acı ve erken kayıplar sevdiklerinin değerini insana daha iyi hatırlatıyor.😅

    Arabadan çektiğiniz o güzel manzaraların fotoğraflarını keşke yazı aralarında bizimde görme şansımız olsaydı.

    Kaleminiizin kalitesi,yazıyı zevkle okuttu..tebrikler😙😙

  • 13 yıl önce

    bu yazınızı okuduktan sonra en yakın zamanda sizin oralardayım inşallah çok merak ettim doğrusu inşallah misafir edersiniz annenize selamlar efendim tebrikler çok güzel katkısız doğal anlatımdı yüreğinize sağlık

  • 13 yıl önce

    şiirler ve yazılar şairin kalemiinden çıktıktan sonra okuyucunu olur ve her okuanan kendisinden bir şeyler bulurmuş bu gerçek bir kez daha kanıtlanmış oldu böylece az önce ortanca oglum aratı askerim yiğidim!! ilk sözü kurban olduğum anam günaydın ,nasılsınhasretim garip anam oldu 😅 bu sözlerin ve duygusal bir tlf görüşmesinin ardında bu yazı tuz biber oldu yarama. siz anacığınıza gideceksiniz benim kuzumda bekle anam bir gün geleceğim diyordu az önce duygular nasılda çakıştı bir anda sizi çok iyi anlıyorum çünki bir zamanlar benimde bir anam vardı yollarımı gözleyen. anacığınızın tarhana çorbasını pişirip yollara bakmasını sizi merak etmesini daha da iyi anlıyorum çünki BEN DE BİR ANAYIM ANAAAA!! bir ananın evladının yollarını gözlemek ne demek bunu ancak bir ana anlayabilir. siz sabah erkenden kalktınız ama bakalım o garip ana sizin gelişiniz için kaç gün öncesinden hazırlıklar yapmaya başladı. her ananın en büyük gurur kaynagıdır pırıll pırırl giyinmiş mis kokulu evladını görmek,Evladının yaşı kaç lursa olsun eevrene meydan okur adeta; İşte der İşte bakım bu benim yiğidim bu benim evladım!! o bir anadır nede olsa onun gözünde erişlmesz bir nurdur evladı.