Arayış Sanatı
Bana sorulan bütün soruları alıp, nefes nefese köşe başına oturan bir kuşa emanet edeceğim. Hiç yorulmayacağım bunu yaparken, yapmadıklarım aklımda dururken hiç yorulur muyum, elbette yorulmam.
Zamanın olmadığı bir an olur mu hiç olmaz, hep geleceğe giden bu anda, durmayan içimden geçen sükunetleri rengi güzel uçurtmanın kanadından süsleyeceğim bir süre. Elleri korku dolu bir yuva dahi olsa kaçmayacağım, kaçamadıklarımız bizim hayalimizde mi, elbette değil. Hiçbir şey beklemez bizi hiçbir şey erteleyemez sesimizi. Şu hayatın akışında erteletmem. Yaşamam lazım doya doya. Yaşamak lazım.
Bile bile güneşe sarılırken hisseder bazen ay, yanlış yaptığını. Bu kadar yakınken anlar, tuttuğunun yanık bir türkü edasında sokaklara salık verdiğini. Bir kez dahi duymadığı o kelimelerin etkisinde saatlerce yan yana gelen harflerin ancak bir anlam ettiğini.
İnandıramazsın ki bazen sönmüş gölgelerin altında dans eden kırlangıçları, yüzen yalnızlıklarıma. İnandıramazsın karanlığın izinde giden aydınlık dolu papatyaları, bu sonu olmayan hatalarıma.
Sonra elime düşen not(a) lara tek tek melodi dizerken, düşündükçe kurduğum düşlere hak verip, kimi kimseyi takmadan yol almak anı gelene kadar kulağıma gelen bu sesleri hoş bir kuş edasıyla ölümsüzlüğüme katık edeceğim. Heybemdeki bütün sözcükleri son kez yollarına dökeceğim. Bir gün anlamak dileğiyle avuçlarına sesleneceğim..
10.10.24