Arhavi
Yağmur yağıyorsa, her yeri aroma kokuyorsa şehir siz Arhavi'desiniz. Rutubet henüz başlamamışken en güzel mevsimlerden biridir mayıs ve bahar. Her yerde uyanış başlamıştır. Bavullar dolu, dolu mevsimsel gelen Gürcü işçiler, büyükşehirdeki akrabalar yaza, memleketin en büyük geçim kaynağı yeşil çay dönemine giriş yapar. Sıfır sekiz plakanın yerine daha çok yabancı plakaların yer aldığı bu beş, altı aylık dönem memleketin en cıvıl cıvıl yaşandığı vakitlerdir. Böyle üzerinden hafifçe bulutların üstünde hissedeceğiniz yaylalara akın ederken, her rotada bir hikayeyi dinlersiniz doğadan, kimi yağmur, kimi güneş ve şarkıların vazgeçilmezi memleket.
Şöyle ki Arhavi; Nazım Hikmetin Arhavili İsmail Şiiriyle bir küçük not düşerek başlamak isterim.
''Dümende ve baş altlarında insanlar vardı ki
Bunlar uzun eğri burunlu ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
Sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için
Hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler''
Arhavi, Türkiye'nin en doğusunda Karadeniz'de Artvin'in halkı Laz olan yerelde Lazca konuşulan ve en çok okuma yazma oranı yüksek ilçesi, nüfus bakımından en çok akademisyen yetiştiren, en çok tarihi esere sahip tek ilçe.
Memleketin en güzel yanı dört mevsim güzellikler şehri olması, sıfır noktadan,üçbin küsur metreye kadar yaşamın olduğu bambaşka bir diyar. Yaklaşık merkez nüfusu yirmi beş bin insanın yaşadığı gayet medeni ve konumu itibari ile gelişimini son zamanlarda daha çıtayı yükselten Üniversite yerleşkesi, Fen lisesi, özel okulları, Devlet okulları, Spor kompleksleri ve spora olan tutkusuyla bambaşka bir şehir.
Merkezinde yürüdükçe her beş dakikada bir selam verip, çay içebileceğiniz dostların olduğu tamamı ailelerin feodal bağlarının kuvvetli olduğu bir coğrafya. Sahilinde denize girip, oltanızla balık tutabileceğiniz,Kamilet vadisi, Lome vadisi,Pilarget gibi vadilerinde eşsiz derelere sahip ve şifa kaynağı balları yetiştirilen, muhteşem doğal kırmızı benekli alabalıkları yiyebileceğiniz yeşil ile mavinin ahengi ile yoğrulmuş aşkların, savaşların ortasında binlerce yüzyıl ayakta kalan Çifte köprülerin sevda şehridir.
Ciha'dan selamlayıp kafkasya'yı,yaylalardan sis denizine atılan hayal dünyasıdır.Martıların özgürlüğüdür kilise ve falez kayalıkları. Limandan süzülen takaların Arhavili İsmail ruhuyla denizdeki hikayesidir memleket.
Laz böreğinden, hamsili ekmeğe sofraların damak tadına doyum olmayan bambaşka bir gurmesidir sofralar. Arhavi, uzun uzun anlatılmayacak kadar derin,yağmur damlaları kadar naif bir coğrafyamdır.Kültür,sanat festivalinde sabahlara kadar tulum oynayıp sevdiğine aşkını haykırmaktır.
Arhavi,Sanatın sevgiyle,kültürün dostlukla buluştuğu mozaik taşıdır ülkemin..
Sevgiyle...