Asıl İntihar Edenler Biz Seyirciler miyiz?

Akşam akşam bir kalabalık toplanmış. Trafik kilitlenmiş. Bu kalabalık yıllardır dayatılan siyasi baskıların
sonucu, gelişmeyen ama her nedense her alanda geliştik gibi gösterilen tam adını koymak için
uzun uzadıya düşünmeye gerek bıraktırmayan anlamsız bir kalabalık, anlamsız olduğu kadar
insanlıktan nasibini almamış her türlü düşüncenin, bazı tasalı gamlı üzgün ve ağlamaklı gözler dışında
bir arada olduğu kalabalık.

Fazla duramadım. Bakamadımda. O ara evladım evlatlarımız geldi usuma. Yürüdüm yürüdüm yürüdüm.
Yine de kilitlenen trafiğin hengamesinde kaldırımlarda ellerinde cep telefonu görüntü almaya çalışan
ve bunu yaparken zerre kadar işin maneviyatını gerisinde ne var'ı düşünmeyen meraklıların sadece
rant peşinde olduğunu anlamamak içinse insanın aptal olması gerekir. Hem görüntü alıyor hem yanındaki arkadaşıyla gülüyor ve biraz ötede duranların ne kadar duyarsızlaştığını da anlıyor insan.
Ötedekiler şöyle bağııyor; Atlayamazsın atlayamazsın atlayamazsın. İddiaya giriyorlar atlar mı atlamaz mı
diye? Atlarsa tıpkı canlı yayınlarda seyrettiğimiz kazalar gibi ya da insan ölümleri gibi duyarsız yaşamaktan zevk alacaklar ve atlama anında çekilen görüntüleri acaba hangi kanala satarımın hesabı
içinde olacaklar.

Binanın en tepesinde. Elinde poşet var. Gençten biri. Gökyüzü kapalı. Yağmur serpiştiriyor.
İtfaiye seferber olmuş. Yüksekçe, eğer atlarsa kurtaralım diye yatağa benzer bir set hazırlamışlar.
Kimdir yüksekteki? Derdi nedir? İş mi aş mı aşk mı? O her şeyden önce bizizdir. O isyandadır.
Aslında ölmek umurunda değildir. Bir iletinin yansımasıdır bir yalnızlığın bir başına kalmışlığın duyarsızlığın politikanın kurbanıdır. Belki çocukları vardır. Belki çocukları gofret istemişlerdir alamamıştır. Belki
içinden kaç kez soygunculuk hırsızlık geçmiştir ama gururludur. Cebindeki maaş veya işsizlik canına
tak etmiştir. En utanması gerekenlerden daha fazla utanmıştır ailesine anasına babasına çocuklarına karşı...Sessiz kalmıştır. Sessiz kalma hakkını bir binanın en tepesine çıkakarak kullanmak istemiştir.

Durum;
Naılsın?
İyiyim...
Durum;
Nasıl gidiyor?
Çok şükür idare ediyoruz...

Binanın en tepesindeki bu sözleri şu noktaya gelene kadar kaç kez yinelemiştir acaba?

Binanın dışındaki seyircilerse, genci yaşlısı orta yaşlısı gülümseyeni acıyanı iddiya gireni hatta ordan geçerken pavyona gideni bir gece de
hemen biraz aşağıdaki otele milyarlar bırakanı bu laflar onlar için ne ifade eder? Çünkü onlarında farkı yok binanın en tepesindekinden.
Asıl acı gerçek burda başlıyor zaten.

Asıl intihar eden biz seyirciler miyiz yoksa?

26 Şubat 2011 2-3 dakika 181 denemesi var.
Yorumlar