Aşk...

Evet, sayın okuyucu bugün sizlerle ilk günüm bundan sonra Salı Perşembe ve Cumartesi günleri şiir'e akan bir ırmağın kaynağından sesleneceğim. Umarım bu kaynağın suyunu beraber taşırız zamanın imgelerine. Sayın okuyucu sizlerle bu beraberliğimizde zaman zaman kendi öz şiirimizden zaman zaman dünya şiirlerinin en güzel örneklerinden oluşan seçkiler paylaşmaya çalışacağım. Umarım bu beraberliğimiz şiirsel bir dizenin mısraları arasındaki geçişler gibi eşsiz güzelliklere yollar açar. Bugün sizlere her şairin ilham kaynağı olmuş insanoğlunun ebeden ezele kadar hiç eskimeyecek ve önemini hiçbir zaman yitirmeyecek beşeriyetin en gerçek duygusu olan Aşk'tan birkaç önemli şahsiyetin sözleriyle bahsedeceğim.
-(Leonardo da Vinci) İnsan ne kadar büyük ruhlu olursa, aşkı o kadar derin bir şekilde duyar
-Mevlana)"Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için âlemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.":
-(Dante)"Geniş varlık denizinin her yanında geniş bir aşk akışı vardır. Fiziksel devinim, bitkisel yaşam, zihinsel yaşam... Hep evrensel aşkın derece derece yükselen aşamalarını oluşturur. Aşağı derecelerinde yanılmayan aşk, akılla aydınlandığı zaman iyilik ve kötülüğe eğilim kazanır. Aşk kusursuz olmayan iyiliklerin üzerinde de vardır. Hatta irade, hile ve şiddet kullanmak yoluyla bir başkasının kötülüğüne çalışmış olsa bile yine aşka uyar. Kötülükler aşktan uzaklaşma oranında bir takım derecelere sahiptir ve kötülük aşka yaklaşmak için sarf ettiği üç oranında erdeme yaklaşmış olur... Cehennem bile adalet kadar aşkın eseridir."
İşte sayın okuyucu yukarda verdiğim birkaç örnekteki gibi yeryüzünde Aşk'ın bir kalıbının olmadığı Aşk'ı tanımlanmayacak kadar büyük yapan ona anlamlar yükleyip yaşamımızın her anında onunla yaşayıp onunla nefes almamızı ve onunla ölmeyi
İsteyebileceğimizi sağlayan sonsuz bir enerji Şimdi sizlerle son zamanlarda sıkça okuduğum ve şimdiden hayranı olduğum Sufi öğretisinin en önemli isimlerinden
GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU GEZGİN ŞEMS-İ TEBRİZİ'nin Aşk'ı tek boyutuyla değil bizim bilmediğimiz beklide bilip farkında olmadığımız çok yönlülüğüyle nasıl ele alıp harmanladığını birazda günlük hayatın içinden çıkıp kendi kendimizle baş başa kaldığımızda ve içimizdeki bize seslendiğimizde bizi nasıl çağırdığına tanıklık edeceğiz ve aşkı anlamaya çalışmaktansa bizzat Ask'ın kendisini yaşayacağımızı hisseder gibiyim.
Kırkıncı Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk'ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.

İŞTE ÖYLE BİRŞEY
Sen öyle bir şeysin ki!
En derin ormanlarda; güneşe tutsak
Sen öyle bir şeysin ki!
Gökyüzündeki mavide; bir buluta durmak
Sen öyle bir şeysin ki!
Okyanusa; bir denizkızı sadeliğiyle bakmak
Sen öyle bir şeysin ki!
İşte öyle bir şey... (Eylül 2008)

ARİFİ(www.arifkemik.com)
Sevgi ve saygılarımla sayın okuyucu tekrardan buluşmak ümidiyle...

26 Aralık 2010 3-4 dakika 2 denemesi var.
Yorumlar